27 Aralık 1999 22:00

Beybi işçileri kazandı

Beybi işçisi görüşmeler sırasında "Taşeron gidecek, bu iş bitecek", "Taşerona karşı omuz omuza" gibi sloganlarla tepkilerini dile getirdiler.

Paylaş
Beybi işçileri kazandı
Beybi Eldiven'den bir işçi
Ümraniye'de kurulu Beybi Eldiven Fabrikası'nda taşerona karşı verilen kazanımla sonuçlanan mücadele sürecini anlatan bir işçi mektubunu aynen yayınlıyoruz.
Yıl 1993. Beybi çatısı altında bulunan üç taşeron firmaya bağlı 150 işçi arkadaşımız ve ana firma Beybi'ye bağlı 50 işçi arkadaşımızla gidip sendikaya üye olup sendika yetkisini aldıktan sonra TİS masasına oturduk. Sonuçta 3 yıllık bir sözleşme imzaladık. Her firmaya sayıları gereğince birer temsilci seçildi ve bu arkadaşlarımız görevlerini sürdürmeye başladılar.
Kısa zaman sonra işyerinde problemler çıkmaya başladı. Özellikle taşeron firmalar eski tas eski hamam misali yine yapacaklarını yapıyordu. Toplusözleşmeyle kazanılmış sosyal ve ekonomik haklarımızı gasp ediyorlardı.
Temsilci arkadaşlarımız müdahale etmeye kalktığında dinlemiyorlar ve hatta bir firmanın temsilcisi diğer bir firmaya karışamaz diye baskı uyguluyorlardı. Temsilci arkadaşlarımız durumu sendikaya bildirdiğinde ise sendika, işçilerin sorunlarına duyarsız kalıyordu.
İlerleyen süreç içerisinde sendikanın neden bu kadar Beybi işçisinin sorunlarına duyarsız kaldığını tespit etmiştik. Bunun sebebi taşeronlardan birinin o dönemki Laspetkim-İş'in kurucularından olması ve mevcut sendika yöneticileriyle ahbap çavuş ilişkisinin olmasıydı.
Tabii ki bu ilişki Beybi işçisinin aleyhine işliyordu. Sendika yöneticileri işyerine geldiğinde ana işveren ve taşeron patronlarıyla görüşüyorlar, işçilere 'Kolay gelsin' deme zahmetinde dahi bulunmadan gidiyorlardı. İşçi arkadaşlarımız bu duruma karşı tavır aldılar ve aldıkları bir dizi kararı uygulamaya geçirdiler. Bu kararlardan biri, işyerinde bir komite oluşturarak sendika yönetimiyle görüşmekti. Görüşmelerden vaat dolu sözlerle ceplerimizi doldurarak döndük. Yine değişen bir şey olmadı.
İkinci olarak tüm işçi arkadaşlarımızla beraber sendikaya gitme kararını hayata geçirdik. Sendikada yapılan toplantıda yine aynı nakarat tekrarlandı. Sonuçta anladık ki sendika bizlere örgütlü bir sınıf olarak değil, aidat çeşmesi olarak bakıyordu. İşverene karşı örgütlenmek yetmiyordu. Mevcut sendikal yapıya karşı da örgütlenmemiz gerekiyordu.
Sözleşme imzalanalı bir yıl olmuştu ve sürecin bitmesine iki yıl daha vardı. Bu süreç içerisinde Beybi işçisi tekrar iç örgütlülüğünü sağlamış duruma gelmişti. 1996'nın son ayları geldiğinde ikinci dönem toplu iş sözleşmesine oturmak için sendika bakanlıktan yetki istedi. Gelen yazıya göre ana firma olan Beybi için yetki geçersizdi. Çünkü sendikasız sayısı sendikalı sayısından fazla idi. Taşeron firmalarda ise böyle bir sorun yaşanmıyordu. Fakat işçiler ve sendika olarak ana firmayı yetkili görüyorduk. Bu konuyla ilgili olarak işverenle yapılan toplantılar sonucunda taşeron firmadan üç işçi arkadaşın ana firmaya aktarılmasıyla, 1997'nin ilk ayında tekrar ana firma için yetki istendi ve ikinci ayın sonlarına doğru yetki geldi.
Taşerona karşı ilk kazanımlar
Yeniden başlayan TİS süreci 11.07.1997 tarihine kadar sürdü. Bu toplu iş sözleşmesindeki kazanımlar bizler için çok önemliydi. Çünkü Beybi işçisi bu kazanımlarla taşeron sisteminin Beybi'den sökülüp atılması için ilk tohumları serpiştirmişti. Almış olduğumuz ekonomik hakların yanı sıra, temsilci seçimi yapılırken firma ayırt edilmeden, her firmanın işçisi diğer firmalardan çıkan temsilci adaylarına oy verebilecekti. Aynı zamanda taşeron işçisine resmi bordro verilecek, tüm kazanılmış ekonomik haklar bu bordroya işlenecekti.
Bu arada sendikamızın İstanbul Şubesi'nin, yani Beybi işçisinin bağlı bulunduğu şubenin olağan kongresi başlamak üzere idi. Mevcut şube yönetimine muhalefet yapan bir oluşum vardı. Bu oluşuma Beybi işçisi olarak destek verdik. Bir de şube yönetimine bir arkadaşımızı gönderdik. Yapılan seçimlerde muhalefet eden oluşum yönetime geldi.
Bu sürecin sonucunda Beybi Eldiven Fabrikası'nda temsilci seçimi kararı aldık. İşçi arkadaşlarımız önceki temsilcileri yetersiz gördüler ve yeni bir temsilci kadrosu seçildi. Yeni şube yönetimi ve yeni temsilci kadrosuyla yapılan çalşmalar sonunda Beybi işçisi şube bazında sendikasıyla barışık duruma geldi. Çünkü şu anki şube yönetimi işçilerin sorunlarıyla ilgilenip çözümler üretiyor ve uyguluyordu.
Netice olarak 1997'de başlayan 1999'a kadar süren ikinci dönem toplu iş sözleşmesinin son ayları da gelmişti. Yetki istemiyle ilgili yasal süreç tekrar başlamıştı. Fakat ana firma yine yetkisizdi. Sendikayı bu konuda uyardık. Sendika da bu uyarıyı dikkate alarak, işverenlerle görüşme talep etti. Ana firmanın yetki alabilmesi için beş kişiye ihtiyaç olduğu tespit edilerek, önceki toplusözleşmede olduğu gibi taşeron firmalardan ana firmaya 5 işçinin aktarılmasından sonra yetki için başvurulması kararlaştırıldı. Bu karar uygulandı. Artık ana firma ile yetki problemi yaşanmayacak, toplusözleşmemiz ise normal sürecinde bitecekti.
Bu arada toplu iş sözleşmesi taslağının hazırlanması için sendika bizlere bilgi formu dağıttı. Önceden kurmuş olduğumuz toplusözleşme komitesi de çalışmalarını tüm yoğunlukla sürdürüyordu. Komite şunun farkındaydı: Özelleştirme, fasonlaştırma ve taşeronlaştırma dayatmaları sınıfın örgütlülüğüne darbe vurmayı amaçlıyordu. Ve bu sistemi Beybi'den söküp atmak gerekiyordu. Beybi işçisi ise taşeron sisteminin zararlarını yaşayarak görmüş ve başkaldırmaya hazırdı. Tabii ki taşeronların işe aldığı dostu, ahbabı hariç.
Sonuçta sendikanın bizlere dağıttığı bilgi formlarının ek maddeler bölümüne işyeri sendikalı mevcudu olan 190 kişiden 160 kişisi aynen, "Beybi Eldiven Fabrikası çatısı altında hammadde girişinden paketleme çıkışına kadar taşeron sistemi işletilemez" diye yazdık ve bu formları sendikaya verdik.
Gerekli düzenlemelerden sonra istenilen haklar taslak haline getirildi ve işverene verildi.
Fakat taşeronlar yine yapacaklarını yapmışlardı. Yetkiye başvuru döneminde ana firmaya aktardıkları beş kişinin sigorta sicil numaraları yanlış verilmişti. Sonuçta ana firmanın yetkisi yine olumsuz gelmişti. Bunun anlamıysa TİS sürecinin uzaması ve işçilerin mağdur olmasıydı. Bu, Beybi işçisinin taşeron sistemine karşı olan kinini daha da artırdı. Taşeronlar tarafından bilinçli olarak gönderilen bu 5 işçi arkadaşımızın sigorta sicil numaraları düzeltildikten sonra ana firma yetkisi alındı ve toplu iş sözleşmesi oturumları başladı.
'Sırtımızda asalak istemiyoruz'
İşverene, "Beybi çatısı altında bulunan taşeron sistemini bitirmediği sürece bir daha oturum yapmanın bir anlamının olmadığı" ifade edildi. Oturumlar sonuç vermedi. Bu arada Beybi işçisi görüşmeler sırasında "Taşeron gidecek, bu iş bitecek", "Taşerona karşı omuz omuza" gibi sloganlarla tepkilerini dile getirdiler. Düşüncelerini dövizlere yazıp temsilci odasına ve soyunma dolaplarının kapaklarına asıyorlardı. İşte bunlardan birkaçı: "Taşeron şaşırma, sabrımızı taşırma", "Yar saçların lüle lüle, taşeron sana güle güle", "Olursa olur olmazsa hüsran olur", "Kapı açık arkanı dön çık. İstenmiyorsun", "Günün menüsü taşeron çorba" ve "Sırtımızda asalak istemiyoruz."
İşveren durumun ciddiyetini kavradı ve sendikadan bir toplantı talep etti. Toplantıda işveren, "Tamam taşeronları gönderiyorum. Ama bana iki sene müddet verin" diye teklifte bulundu. Biz bu teklifi değerlendirmek için toplantıyı başka bir güne aldık. İşçi arkadaşlarımız ve sözleşme komitesinin değerlendirmesi sonucunda bu teklif olumlu karşılanmadı. "Yarın olmaz, hemen şimdi" sloganı ile ikinci toplantıya katıldık. İşveren ile bu toplantıda restleştik. 69 maddeden oluşan taslağın 43 maddesiyle ilgili uyuşmazlık tutulmuş, yasal süreç bitmişti.
Grev süreci başlamak üzere idi. İşveren tekrar bir toplantı talep etti. Bu toplantıda ise bir yıl teklifle geldi. İşçiler ve sendika bu teklifi de kabul etmeyince, bir sonraki toplantıya kadar ara alındı. Bu arada işçi arkadaşlarımızla yapılan toplantılar sonunda kabul edeceğimiz son tarihi belirledik. Toplu iş sözleşmesi tarihinden sonraki yılbaşı yani 31.12.1999 tarihi. Sendika olarak işverene bu teklifi sunduk. İşveren teklifimizi kabul etmek zorunda kaldı.
Ve 31.12.1999, Beybi Eldiven'de Beybi işçisinin onurlu mücadelesinin sonucu olarak taşeron sistemine son noktanın konulacağı tarih olarak bilinecek ve Beybi işçisi bu mücadelesi ile örnek teşkil edecek ve onurlanacaktır.
ÖNCEKİ HABER

MGV davası yerinde sayıyor

SONRAKİ HABER

Asgari ücret bugün belirleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...