26 Aralık 1999 22:00

Sarıyer'de taşeronla gelen yıkım

İşçilerin sendikal örgütlenme hakkına yönelik saldırının koçbaşı olan taşeronlaştırmanın uygulamaya ilk sokulduğu belediyelerden birisi Sarıyer Belediyesi.

Paylaş
Sarıyer'de taşeronla gelen yıkım
Gökhan Biçici
İşçilerin sendikal örgütlenme hakkına yönelik saldırının koçbaşı olan taşeronlaştırmanın uygulamaya ilk sokulduğu belediyelerden birisi Sarıyer Belediyesi. Taşeronlaştırmayla birlikte son on yılda ciddi bir yıkım yaşayan Sarıyer Belediyesi'nin trilyonlarca liralık borcu var. Ayrıca temizlik hizmetleri bakımından da Sarıyer, İstanbul'un en kötü belediyelerinden birisi olarak anılıyor.
Hedef örgütlülük
Sarıyer'in taşeronla ilk tanışması, SHP'nin yönetimde olduğu 1989-94 dömenini hemen başında gerçekleşti. Sarıyer Belediyesi işçilerinin o dönemde "oldukça atak ve eylemci" olduğunu söyleyen eski Baştemsilci İsmail Özçelik'in, "İhsan Yalçın'ın amacı işçilerin bu örgütlülüğünü kırmaktı ve bu yüzden taşeronu ilk olarak, elimizdeki en önemli silah olan temizlik işlerine soktu" diyor.
Aradan geçen on yılda, 'emekten yana' SHP yönetiminin başlattığı, ondan sonra sırayla yönetime gelen 'adil düzenci' ve liberal belediye başkanlarının da sahip çıktığı taşeronlaştırma, büyük oranda amacına ulaştığını gösteriyor. On yıl önce 500-550 kadrolu işçinin çalıştığı belediyede, şu anda 300 kadar kadrolu işçi var. Bunların da büyük çoğunluğu asfalt, süpürge, makine ikmal gibi bölümlerde çalışıyor. Yani burada çalışan işçiler greve çıksa da sonuç almaları zor. Temizlik işlerinde ise özellikle de çöp toplamada çalışan 100 kadrolu işçiye karşın 180 taşeron işçi çalışıyor. Dolayısıyla, bu birimde yapılacak olan herhangi bir eylem, taşeron işçilerinin grev kırıcılığı yaptığı durumda, istenen etkiye ulaşamaz.
Gaspların önü açıldı
İşçilerin örgütlü gücündeki bu erimeyi her zamanki gibi kazanılmış haklarda erime takip ediyor. Sarıyer'de kadrolu olarak çalışan bir işçi 200 milyon lira alırken, taşeronda çalışan şoförler 120, diğerleri ise 80-90 milyonla yetinmek zorunda. Taşeron işçiyle, kadrolu işçi arasındaki ücret farkı, işverenin en önemli kozu. Ayrıca işçiler 4 aydır fazla mesai paraları ile eğitim, giyim, ramazan, gıda yardımı gibi sosyal haklarını alamıyor. İki aydır alınamayan ikramiyeler, yol paraları gibi kalemlerle birlikte her işçinin alacağı 600 milyon lirayı aşıyor.
Örgütsüzlüklerinden kaynaklanan bu ve benzeri sorunların çözülmesinin için taşeron işçilerin de sendikalı yapılması gerektiğine dikkat çeken İsmail Özçelik, bu konuda girişimde bulunmalarına rağmen başarıya ulaşamadıklarını söyledi. Bu başarısızlığın en önemli nedeni olarak örgütlü oldukları Hizmet-İş'in tutumunu gösteren Özçelik, "Varlığıyla yokluğu belli değil" diyor.
Belediyenin araçları hurdaya
Taşeronun, tek zararı işçiye değil. Belediye kaynaklarının ihale kılıfı altında peşkeş çekilmesi, kamu hizmeti kavramının yozlaşması ve hizmette kalitenin kaçınılmaz olarak düşmesi de yaşanan diğer sonuçlardan. Belediyenin bu süreçte gördüğü maddi zararın en çarpıcı örneği ise ilk sözleşmenin imzalanmasıyla taşerona devredilen 28 çöp aracının akıbeti. On yıldır araçlara hiçbir bakım yapmayan taşeron firma Albayrak, bu araçların büyük oranda hurdaya çıkmasına neden olurken, belediyenin mülkiyetinde doğru dürüst çöp aracı dahi kalmamış.
Yeni araçlar taşerona
Ancak kamu araçlarına yapacağı her kuruş masrafı sakınan taşeron firma Albayrak'ın, kısa süre önce 6 yeni Mercedes çöp aracı aldığı biliniyor. Bu bir taşla iki kuş vurmak anlamına geliyor. Çünkü Albayrak, hem masraflardan tasarruf ederek kendi mülkiyetinde araçlar edinme, hem de elinde araç kalmadığı için istese de kendi adına faaliyet yürütemez hale gelen belediyeyi, kendine bağımlı kılma şansı elde ediyor. Henüz daha iki hafta önce yapılan 2000 yılı temizlik ihalesini de, 1,3 trilyonluk teklif veren Albayrak firması kazandı. İşin ilginç yönü, Albayrak'ın geçen yılda ihaleyi aynı teklifi vererek kazanmış olması.
Kaliteli hizmet balonu
Özelleştirmenin ve taşeronlaştırmanın en temel gerekçelerinden birisi olan "hizmetler daha kaliteli olacak" vaadinin de balondan ibaret olduğu, Sarıyer'de yaşayanlar tarafından dile getirilen bir diğer gerçek. Sarıyer Belediyesi'nin, temizlik hizmetlerinin henüz taşeronda olmadığı Beşiktaş Belediyesi'yle komşu olması, karşılaştırma yapma olanağı sunuyor. Sarıyer'de oturan ve Beşiktaş Belediyesi işçilerinin örgütlü olduğu Genel-İş 4 No'lu Şube Başkanı Yakup Fidan, bu durumu "Sarıyer'le Beşiktaş'ın sınır olduğu Aşiyan'dan bir Sarıyer'e doğru, bir de Beşiktaş'a doğru gidin. Farkı göreceksiniz" sözleriyle açıklıyor.
ÖNCEKİ HABER

'Uygun bayrak kaçışı'na karşı

SONRAKİ HABER

Genel-İş, belediyeleri icraya verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...