20 Aralık 1999 22:00

Özelleştirmeye tavizsiz karşı çıkılmalı

Türk-İş Genel Mali Sekreteri Mustafa Kumlu, 2000 yılının özelleştirme yılı olacağını, hükümetin özelleştirme ve yabancı yatırımların...

Paylaş
Özelleştirmeye tavizsiz karşı çıkılmalı
Sultan Özer
Türk-İş Genel Mali Sekreteri Mustafa Kumlu, Türk-İş'in kazanılmış haklara yönelik her saldırıya karşı mücadele içinde olması gerektiğini belirtti. Türk-İş'i daha güvenli kılmanın yolunun konfederasyon ve sendikaların yöneticileri kadar işçilerin de görevi olduğunu hatırlatan Kumlu, "Hiçbir yönetim tabandan gelen güçlü taleplere karşı duramaz. Türk-İş için bir güven zaafı varsa, bunu giderecek olan üyesiyle, temsilcisiyle, yöneticileriyle topyekûn Türk-İş'tir" dedi.
Türk-İş yönetimine yeni seçilen Kumlu, gazetemizin, sermayenin saldırılarına karşı "Nasıl bir Türk-İş olması gerektiğine" ilişkin sorularını yanıtladı.
Türk-İş'e güvenin sarsıldığı bir dönemde Türk-İş yönetimine seçildiniz. Bu güveni yeniden kazanmak için neler yapılması gerekiyor?
Kurumlara güvensizlik sadece sivil toplum örgütleri ile sınırlı değil. Aksine, toplum yaşanan süreçte yine de en çok sivil toplum örgütlerine güveniyor. Siyasete, devlet kurumlarına güvenin giderek azaldığı bu dönemde, başta Türk-İş olmak üzere sivil toplum örgütleri yine umut olarak görülebiliyor. Toplum ve Türk-İş ilişkileri açısından sorun bence güvensizlikten çok, beklentilere yeteri kadar yanıt verememekten kaynaklanıyor. Yani, Türk-İş eğer umutsa, bu umudu boşa çıkarmayacak adımların atılması gerekiyor. Temsil ettiği topluluğun çıkarları için her türlü çabayı sarf eden bir Türk-İş, umutsuzluğu umuda çevirdiği oranda güvenirliliğini pekiştirecektir. Sistemin sendikaları devre dışı bırakmak için her türlü yöntemi denediği günümüzde sendikaların bir var olma mücadelesi verdikleri unutulmamalıdır. Bu mücadelede mevziler ancak işçilerin sendikalara sahip çıkması ile korunabilir. Türk-İş'i daha güvenli kılmak, konfederasyon ve sendikaların yöneticileri kadar işçilerin de görevidir. Hiçbir yönetim tabandan gelen güçlü taleplere karşı duramaz. Türk-İş için bir güven zaafı varsa, bunu giderecek olan üyesiyle, temsilcisiyle, yöneticileriyle topyekûn Türk-İş'tir.
Türk-İş 2000 yılı için nasıl bir mücadele çizgisi izlemeyi planlıyor?
2000 yılının özelleştirme yılı olacağı belli. Hükümet özelleştirmelerin ve uluslararası yatırımların sorunsuz bir ortamda yapılabilmesi için uluslararası tahkim gibi uygulamalarla Türkiye'yi sermaye için bir gül bahçesi haline getirmeye çalışıyor. Bu gül bahçesinde dikenler de var, bu dikenler de çalışanların payına düşüyor. İşverenlerin talepleri ise hep aynı, 'kıdem tazminatı kalksın, çalışma hayatını düzenleyen yasalar esnekleştirilsin vs.'
Türk-İş kazanılmış haklara yönelik her saldırıyı topyekûn göğüsleme mücadelesi içinde olacaktır. Şu anda hangi saldırıya karşı ne yaparız konusunda net yanıt veremiyorum. Çünkü çözüm yöntemleri sorunların ortaya çıkış biçimiyle bağlantılıdır. Sorunlar karşımıza çıktıkça, çözüm yöntemleri Türk-İş Başkanlar Kurulu'nca belirlenecektir.
2000 yılına damgasını vuracak sorunlardan birinin özelleştirme olacağı düşünüldüğünde, bu konuda Türk-İş ne tür bir tavır geliştirmeli?
Türk toplumu özelleştirmeleri gönül rahatlığıyla kabul edemiyor. Çünkü özelleştirmeler hep şaibeli oldu. Bu şaibe, zaman zaman hükümetlerin düşürülmesini beraberinde getirdi. Kimi özelleştirmelerde yapılan ve komuoyuna da yansıyan usulsüzlükler, toplumun devlete olan güvenini zedeledi. Özelleştirmelerin işçi ve sendikal haklar açısından getirdiği olumsuzluklar ise toplumsal tepkinin önemli bir boyutunu oluşturdu. Türk-İş olarak özelleştirmeleri onaylamıyoruz. Bu, genel kurul kararıdır. Türk-İş atacağı adımları bu genel çerçeve içinde atacaktır. Şimdiye kadar özelleştirme konusunda ortak tavır belirlenemedi. Ama önümüzdeki günlerde yapacağımız başkanlar kurulu toplantısında ortak bir noktada buluşacağımızı zannediyorum.
Türk-İş işverenlerin de içinde yer aldığı 7'li inisiyatif içinde. Peki, hem işverenlerle aynı oluşum içinde yer alıp hem de onlara karşı nasıl mücadele edeceksiniz? Bu çelişki değil mi?
Türk-İş'in içinde olduğu 7'li inisiyatif Türkiye'nin genel sorunlarıyla ilgili tavır belirliyor. İşverenlerle belirli amaçlar doğrultusunda aynı platformda yer almayı yadırgamamak lazım. Biz bugün Türkiye'nin AB üyeliği için işverenlerle birlikte hareket ederiz, yarın işgüvencesi konusunda kavga ederiz. Yani, işverenlerle ülkenin ulusal çıkarları için bir araya gelmemiz, işgüvencesi, kıdem tazminatı ya da başka konularda karşı karşıya gelmemizi engellemez.
Sizce, 'Nasıl bir Türk-İş?' sorusunun yanıtı ne olmalı?
İçinde bulunduğumuz koşullar, bu sorunun yanıtını da veriyor zaten. Tabii ki, mücadeleci, kararlı, ilkeli bir Türk-İş. Belirlediği politikaları inatla hayata geçiren bir Türk-İş olmalı. Başka türlü davranamaz. Temsil ettiğiniz kitleye başka türlü hizmet veremezsiniz. Başka türlü bir işçi sendikası, konfederasyonu olamazsınız.
ÖNCEKİ HABER

Ordudan gerillaya Noel kartı

SONRAKİ HABER

Avrupa'nın 2000 korkusu işsizlik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...