16 Aralık 1999 22:00

Kendisi küçük, etkisi büyük bir direniş

Sendikalaşma çabası içerisine girmeleri üzerine iki grup halinde işten atılan 100 kadar tekstil işçisi üç hafta önce başladıkları direnişlerine devam ediyorlar.

Paylaş
Kendisi küçük, etkisi büyük bir direniş
Gökhan Biçici
Sendikalaşma çabası içerisine girmeleri üzerine iki grup halinde işten atılan 100 kadar tekstil işçisi üç hafta önce başladıkları direnişlerine devam ediyorlar. İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu olan olan Natura Tekstil'de 120 kadar işçi halen üretime devam ediyor.
İşyerinin çapı dikkate alındığında çok belirleyici değilmiş gibi algılanabilecek bu direnişin asıl önemi, tümüyle faaliyete geçtiğinde 500 bin işçinin çalışacağı söylenen, ancak daha şimdiden onbinlerce işçiyi bağrında toplayan İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nde yaşanan ilk sendikalaşma çabası olmasından ileri geliyor. Bu önem, sadece işçiler tarafından değil, bölgede üretim yapan diğer işverenler tarafından da algılanmış durumda. Çünkü diğer fabrikalarda çalışmak üzere başvuru yapan bazı işçiler, bütün koşulları yerine getirdikleri halde, daha önceki işyerleri olan Natura'nın ismi duyulur duyulmaz geri çevriliyorlar.
Bu duruma en son örnek Arife Yıldız'ın başına gelenler. Natura'dan atıldıktan sonra Akın Tekstil'e başvuru yapan Yıldız, yapılan sınavı kazanmasına rağmen, eski işyeri öğrenilir öğrenilmez geri çevrilmiş. İsimlerinin diğer birçok fabrikaya da ulaştığını söyleyen işçilerden Talip Yılmaz, bu konuda benzer tavır alan diğer bazı fabrikaların daha ismini anıyor.
Direnişi sonuna kadar götürme konusunda sendikaları TEKSİF Bakırköy Şubesi'yle birlikte kararlı olduklarını ısararla vurgulayan işçilerin en önemli sorunu halen üretime devam eden işçilere ulaşarak onları da sendikaya üye yapabilmek. Bu, direnişin nasıl sonuçlanacağı konusunda da belirleyici olacak.
Fabrika değil, cezaevi
Bu durumun farkında olan işveren ise, içerideki işçilerin, dışarıdakilerle bağ kurmasını engellemeye çalışıyor. "İçerideki arkadaşlarımızın bizimle herhangi bir diyalog kurması yasak, öyleki açık bir pencereden dışarı bakan hemen uyarı alıyor. Bu yüzden pencereler dahi kapalı tutuluyor" sözleriyle durumu açıklayan Hacer Ergün, yine de umutlu. İşgünü içerisinde bağ kuramadıkları işçilere, işgünü sonrasında akşam saatlerinde bizzat evlerine giderek ulaştıklarını anlatan Ergün, bu çabaları sonucu içerisiyle daha iyi ilişkiler kurabildiklerini söyledi.
Çalışanların kendileriyle birleşmesini engellemenin tek yöntemi ise hiç kuşkusuz sadece baskı ve tehdit olmuyor. Atılmadan önce ustabaşı olarak çalışan Süleyman Çubuk'un aktardığına göre patron, içeride çalışmaya devam eden işçilere çeşitli vaatler veriyor. Patronun, "Siz benim çekirdek kadromsunuz" sözleriyle oyalamaya çalıştığı işçilere, sürekli olarak, buradan emekli olacakları, iş garantilerinin sağlanacağı gibi taahhütler verdiğini söyleyen Çubuk, her şeye rağmen sonuna kadar direnmekte kararlı olduklarının altını çiziyor.
ÖNCEKİ HABER

TÜMTİS'e saldırı sürüyor

SONRAKİ HABER

ABD, 'fırsatlar' değil 'fırsatçılık' ülkesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...