13 Aralık 1999 22:00
Bienal'e övgü
Amerikalı sanat tarihçisi ve eleştirmen Robert C. Morgan, çağdaş sanatın yüz yüze kaldığı sorunları dile getirirken...
Bienal'e övgü
Amerikalı sanat tarihçisi ve eleştirmen Robert C. Morgan, çağdaş sanatın yüz yüze kaldığı sorunları dile getirirken, 6. Uluslararası İstanbul Bienali'nin dünya sanat ortamına taze bir soluk getirdiğini ileri sürdü.
"Günümüzde, küreselleşmenin, reklamların, kitle iletişiminin ve modanın egemenliğinde yoğun pop imgeler arasına sıkışıp kalan sanat ortamında, yeni bir soluk getiren özgün bir formu görmenin giderek güçleştiği"ni söyleyen Morgan, bu ortamda izleyicinin rolünün de daha büyük önem kazandığına işaret ediyor.
"Bir yapıt ister modernist gelenekte, ister postmodernist bir söylemle oluşturulsun, sanat sürecindeki imgeleri nasıl algıladığımız yaşamsal bir önem taşıyor. Ama bu yapıtları tüketecek izleyici kim? Önüne geçilemeyen semiyotik bir bombardıman altında, modanın cazibesi, televizyonun yapay görkemi, cinsel imgelerle yüklü çizgi romanlarda beyni tıka basa doldurulmuş bir izleyiciye sanat sunulabilir mi?" diyen Morgan, bu noktada sanat eleştirmenlerini de acımasızca eleştiriyor.
Morgan, "Biz sanat eleştirmenlerinin gerçek anlamda objektif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Oysa günümüzde, sanat ortamının içinde olmak, bu pazarın içinde yer almak; özellikle bu pazarda etkili olan kişiler tarafından yönlendirilmek anlamına geliyor. Böylece eleştirmen gerçek işlevinden uzaklaşıyor. Ancak bu döngünün dışına çıkabilirsek doğru saptamalar yapabilir ve gerçekten başarılı olabiliriz" diyerek, özellikle Amerika'da bu olgunun daha yoğun hissedildiğini, artık sanat ortamlarında da sanatçıdan çok bir galerinin gelişmesinin tartışıldığını ifade ediyor.
Amerikalı sanat tarihçisi ve eleştirmen Robert C. Morgan, çağdaş sanatın yüz yüze kaldığı sorunları dile getirirken, 6. Uluslararası İstanbul Bienali'nin dünya sanat ortamına taze bir soluk getirdiğini ileri sürdü.
"Günümüzde, küreselleşmenin, reklamların, kitle iletişiminin ve modanın egemenliğinde yoğun pop imgeler arasına sıkışıp kalan sanat ortamında, yeni bir soluk getiren özgün bir formu görmenin giderek güçleştiği"ni söyleyen Morgan, bu ortamda izleyicinin rolünün de daha büyük önem kazandığına işaret ediyor.
"Bir yapıt ister modernist gelenekte, ister postmodernist bir söylemle oluşturulsun, sanat sürecindeki imgeleri nasıl algıladığımız yaşamsal bir önem taşıyor. Ama bu yapıtları tüketecek izleyici kim? Önüne geçilemeyen semiyotik bir bombardıman altında, modanın cazibesi, televizyonun yapay görkemi, cinsel imgelerle yüklü çizgi romanlarda beyni tıka basa doldurulmuş bir izleyiciye sanat sunulabilir mi?" diyen Morgan, bu noktada sanat eleştirmenlerini de acımasızca eleştiriyor.
Morgan, "Biz sanat eleştirmenlerinin gerçek anlamda objektif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Oysa günümüzde, sanat ortamının içinde olmak, bu pazarın içinde yer almak; özellikle bu pazarda etkili olan kişiler tarafından yönlendirilmek anlamına geliyor. Böylece eleştirmen gerçek işlevinden uzaklaşıyor. Ancak bu döngünün dışına çıkabilirsek doğru saptamalar yapabilir ve gerçekten başarılı olabiliriz" diyerek, özellikle Amerika'da bu olgunun daha yoğun hissedildiğini, artık sanat ortamlarında da sanatçıdan çok bir galerinin gelişmesinin tartışıldığını ifade ediyor.