07 Aralık 1999 22:00

Emekçilere Maastricht dayatması

Bir Hollanda şehri olan Maastricht, 7 Şubat 1992'de, Avrupa Topluluğu liderleri tarafından burada imzalanan Avrupa Birliği Şartı'ndan sonra, AB ile birlikte anılmaya başlandı.

Paylaş
Emekçilere Maastricht dayatması
Bir Hollanda şehri olan Maastricht, 7 Şubat 1992'de, Avrupa Topluluğu liderleri tarafından burada imzalanan Avrupa Birliği Şartı'ndan sonra, AB ile birlikte anılmaya başlandı. Şart, 1 Kasım 1993'te yürürlüğe girdi ve ekonomik-parasal birliğin ilk adımı böylece atılmaya başlandı. Ancak bu adımların bir bedeli vardı ve bedel, Avrupa işçi sınıfı ve emekçilerine ödetildi.
Maastricht Anlaşması'nın en önemli unsuru, "Toplumsal Politika" adı ile anıldı. Avrupalı emekçilerin yaşamını dolaysız etkileyen ve sosyal yaşam düzeyine büyük darbe vuran ekonomik politikalar, bu kısımda belirlendi. İngiltere dışındaki tüm AB üyeleri, çalışma koşullarının esnekleştirilmesi ve sosyal güvenlikte "reform" gibi konuları ortak olarak belirleme kararı aldı.
Maastricht ile birlikte ortak para birimi, ortak yurttaşlık, ortak güvenlik ve dış politikası, daha etkili bir AP ve ortak bir çalışma politikasının temelleri atıldı. Ancak Maastricht kriterleri esas olarak iki anlam taşıyordu: Sabit kurlar ve sürekli istikrar paketi.
Anlaşmayla, Avrupa Para Birliği'ne girmek için beş ekonomik-parasal koşul belirlendi. Bu koşullar, AB çapında, emekçi sınıfların çıkarlarıyla taban tabana zıt bir "sürekli istikrar paketi" anlamına geliyordu. Koşullardan ilki, üye ülkelerde fiyat istikrarı idi. Bu koşulla birlikte, EMU üyeliği için ülkelerin azami enflasyonun yüzde 3 olması kararlaştırıldı.
İkinci koşul uzun vadeli faiz oranları ile ilgiliydi. Bu oran, azami yüzde 7.8 olarak saptandı.
Üçüncü koşul, para birimi istikrarı oldu. Bu koşulla, üye ülke paralarının, ECU karşısında yüzde 2.5'tan fazla dalgalanması engellendi.
Dördüncü koşul, bütçe açıklarıyla ilgiliydi. Anlaşmada, ulusal ortalama bütçe açığının, bir ülkenin ulusal gelirinin yüzde 3'ünü aşmaması öngörülüyordu.
Beşinci koşul ise en zorlusuydu. Buna göre, üye ülkelerin iç kümülatif borcu, ulusal gelirin yüzde 60'ını aşmamalıydı. Buradaki sorun "kümülatif" teriminden kaynaklanıyordu; genellikle artan kümülatif borcu azaltmak için uzun zaman gerekirdi; çünkü borç faizleri, yeni borçlar alınarak ödenmekteydi. Oysa AB'li kapitalistlerin fazla zamanı yoktu ve kriterin yükü emekçilerin sırtına bindirildi.
Maastricht, aslında AB'nin içine girdiği derin ekonomik krizin bir göstergesi ve krizden çıkış için hazırlanan bir "acı ilaç"tı. Nitekim, anlaşma öncesinde, burjuva iktisatçılar "yeni bir 1929'un eşiğinde olunduğunu" söylüyorlardı, ancak Maastricht'in ardından "yeni ve parlak bir istikrar dönemi"nden bahsetmeye başladılar.
Kriterlerin uygulanmaya başlanması ile; tüm AB ülkelerinde işçi ve emekçilere karşı ardı ardına "paket"ler açılmaya başlandı. Fransa, Almanya, İtalya, Belçika ve Yunanistan işçileri Maastricht'e sert tepki gösterdi; AB, emekçiler için işten atmalar, özelleştirme, düşük ücretler, sosyal güvenliğin yok edilmesi ve esnek çalışma ile eşanlamlı hale gelmişti. Bu ülkelerde patlak veren grevler, bazı hükümetleri devirdi, yerine "daha sosyal politikalar" vaat edenler geldi. Fransa ve Almanya başta olmak üzere birçok ülkede, seçim programlarını "sosyal Avrupa" üzerine oturtan sosyal demokrat partilerin iktidara gelişi, iddia edildiği gibi "Üçüncü Yol"un halk tarafından benimsendiğini değil, Avrupa Birliği'nin emek karşıtı politikaları karşısında bir çıkış arandığını gösteriyordu.
Maastricht sonrası açılan "istikrar" paketlerinden birini inceleyerek, emekçilerin yüz yüze kaldığı saldırının boyutlarını kavrayabiliriz. Avrupa liderliğine oynayan Almanya'da, Kohl hükümetinin açtığı ekonomik paketle, kamu harcamalarının tam 70 milyar mark kısılması öngörüldü. İşsizlik yardımı dondurulacak, çalışanlara yönelik sağlık yardımı azaltılacak, emekli maaşları düşürülecekti. Kadınlarda emeklilik yaşı 60'tan 65'e çıkarılacaktı. Ayrıca, hastalık halinde izin ücretinin, normal ücretin yüzde 80'ine indirilmesi kararlaştırıldı.
Bedeli işçi sınıfına ödetilecek olan bu "istikrar"a tepki sert oldu. Almanya'da günler süren grev ve eylemler sonucunda, emeklilik konusu ve hastalık ücreti gibi bazı maddeler geri çekildi. Ancak paket genel olarak uygulandı ve Kohl hükümetinin sonu da geldi. Geçtiğimiz yıl, Kohl'e karşı "sosyal Avrupa" sloganlarıyla seçime giren sosyal demokratlar ezici bir zaferle birinci oldu. Ama Yeşiller-Sosyal Demokratlar koalisyonu da, Maastricht politikasını sürdürdü.
Avrupa işçi sınıfı ise, Maastricht'te ifadesini bulan AB'nin gerçek anlamına karşı, "Sermayenin Avrupası'na Hayır!" sloganları ile, ülkeler arası dayanışmasını güçlendirmeye başladı.
ÖNCEKİ HABER

Avrupa kapısında 40 yıl

SONRAKİ HABER

Ortak Pazar'dan emperyalist AB'ye

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...