05 Aralık 1999 22:00

Devlet sözünü tutsun

Kışın gelmesiyle birlikte çamur deryasına dönen çadırkentlerde barınan deprem, devlet ve soğuk mağduru depremzedeler, devletin verdiği sözleri tutmasını istiyor.

Paylaş
Devlet sözünü tutsun
Muzaffer Özkurt
"Tuvalet yok, banyo yok, su yok; soğukta yatıyoruz, hangisini söyleyeyim. Çamur içinde yaşıyoruz. Devlet bize bunu reva görüyor. Aylarca bu halde yaşamak zorunda kaldık. Halimiz perişan" diyen yaşlı bir teyzenin feryatlarıyla karşılanıyoruz Düzce'de. Adı sanı olmayan yüzlerce çadırkentten sadece birisi burası. İnsanlar günlerini soğukla mücadele etmekle ve hiç değilse o gün aç kalmamak için birkaç parça yiyecek bir şeyler aramakla geçiriyor. Televizyonlar ve gazetelerde yer alan "Yardımlar geliyor. Açıkta insan kalmadı. Herkese yardım yapılıyor" şeklindeki haberleri yalanlarcasına, yaşamın acı yüzü sarıp sarmalıyor deprem bölgesinde insanı. Çocuklar yırtık elbiseler ve botlarla, hava sıcaklığının sıfırın altına düştüğü deprem bölgesinde, çamurun içinde 'hayatta kalma oyunu' oynuyorlar. Yaşlılar ve hastalar bile bir işin ucundan tutmak zorunda kalıyor bu çadırkentlerde. Verilen sözlerin tutulmaması ve kayırmacılık burada yaşayan insanların devlete olan güvenini iyice sarsmış. En çok su sıkıntısı çekiyorlar, tuvaletleri ve banyoları ise yok. Tüm bu sağlıksız koşullara bir de soğuk eklenince salgın hastalıklar çadırkentlerin kapısına dayanıyor. Özellikle prefabrik ev bekleyen, deprem, devlet ve soğuk mağduru bu insanlar, artık prefabrik konutlardan da umudu kesmişler.
Verilen sözler tutulmadı
Kış gelmesine karşın sıcak bir yer bulamayan depremzede Hanife Durmaz, devletin verdiği sözleri tutmamasına isyan ediyor en çok. "Rezillik içinde yaşıyoruz. Bu halde yaşamak çok zor" diyen Hanife Durmaz, hükümetin prefabrik vaadini hatırlatarak, devam ediyor: "Prefabrikten de geçtik, doğru düzgün bir çadır bile verilmedi. Daha birkaç gün öncesine kadar dışarıda ateş yakarak ısınmaya çalışıyorduk. Devletten yardım gördüğümüz yok, hep yalan söylüyorlar. Halkın yardımları ile ayakta durmaya çalışıyoruz."
'Çözüm insanların birliğinde'
İstanbul'da çalışan, ancak 17 Ağustos depremini de Düzce'de yaşayan Fehime Şahin, "17 Ağustos depreminde de buradaydım. O zamanda çadır verilmediği için evde yalnız başıma 4-5 gün kaldım. En son yine devletten değil, bir arkadaşımdan çadır edinebildim. Üstelik Düzce'ye oldukça fazla miktarda çadır geldiği halde bunlar bize dağıtılmadı" sözleriyle tepsini dile getiriyor. Kendilerine yardım olarak katalitik dağıtıldığını söyleyen Şahin, yangına neden olma tehlikesi bulunduğu için bu sobaları da korka korka yaktıklarını belirtiyor. Yardımların adaletli dağıtılmadığından yakınan Şahin, "Gerçekten ihtiyacı olan insanlar çoğu kez bu yardımlardan faydalanamıyorlar" şikâyetinde bulunuyor. Kendilerine en azından kışlık çadır verilmesini isteyen Fehime Şahin, "Birlik olmadan hiçbir şey olmuyor. O yüzden birlik olalım ki hakkımızı alalım" diye düşünüyor.
Ekmek bulursak karnımız doyuyor
Düzce'nin kanalizasyonu olarak kullanılan derenin yanı başına kurulan çadırkentin yöneticilerinden Erol Zengin de oldukça tepkili: "Biz hiçbir sözün tutulmadığını yaşayarak öğrendik. Bir devletin olduğunu biliyorduk. Bu devletin bize sahip çıkacağını düşünüyorduk, ama artık bu devletin bize sahip çıkmayacağını, daha doğrusu çıkmak istemediğini biliyoruz." Zengin, bir tek gönüllülerden yardım gördüklerini söylüyor. Çadırkentlerinde 350 kişinin yaşadığını anlatan Zengin, "350 kişinin temsilcisi olarak tuvalet alamadık. Sabunumuz bile yok. Sözler aldık ama sonuç yok. Bir yetkili gelip de 'Ne haldesiniz, bir ihtiyacınız var mı?' diye sormadı. 30 Kasım'da prefabriklere geçecekti herkes. Ortada prefabrik yok. Olanlara da halktan kimse geçemedi. Ama yandaşlar geçti. Gariban vatandaş yine sokakta, çaresiz ve kimsesiz. Bir ekmek bulursak karnımızı doyuruyoruz, yoksa açız" diyerek, devletin verdiği sözleri tutmasını istiyor.
Sahipsiz 'çamurkent'
Buradan ara sokaklarda kurulmuş küçük çadırkentlerden birisine geçiyoruz. Halkın deyimiyle 'çamurkent'. Gerçekten de tam manasıyla çamurkent olan bu birkaç baraka ve çadırdan oluşan çadırkente gidiyoruz. 67 yaşındaki Halil İbrahim İnan, "Perişan olduk" diyerek, diğerlerininkinden farklı olmayan sorunlarını anlatıyor. Bileklerine kadar çamurun içine batmış bir halde oyun oynayan çocukları görünce aklımıza hemen Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un "Çamur zararlı değil" sözü geliyor. Bu çadırkentte de tuvalet yok, ortalık mikrop kaynıyor. "25 sene Ecevit'in peşinden koştum. Son seçimlerde ise oyumu Bahçeli'ye verdim, şimdi bin pişman oldum" diyerek kendisini bu zor gününde yalnız bırakan devlete sitem eden İnan'ın bir de 35 yaşında kötürüm bir oğlu var. "Bazen oğlumun başka yere gitmesi gerekiyor" diyor İnan ve ekliyor: "Oğlum 35, ben 67 yaşındayım. Çocuğu sırtıma yüklüyorum yola çıkartmak için, ama çamurdan ayağım kayıyor bazen. Çocukla beraber çamurun içine yuvarlanıyoruz. Bu durum benim için çok acı verici oluyor." src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


ABD Kıbrıs'a asker çıkarmak istiyor
New York'taki dolaylı Kıbrıs görüşmelerinde, Kıbrıs'a, Bosna-Kosova modelinde, Türk ve Yunan askerlerini de içerecek NATO gücü gönderilmesi tartışılıyor.
Güney Kıbrıs'ta yayınlanan Simerini gazetesinin haberine göre, böylece ABD, kendisinin de garantör güçler arasına dahil edilmesini hedefliyor.ABD bu öneri için iki toplum arasındaki güvensizliği gerekçe gösteriyor.
Habere göre, ABD, bu konuda Rusya'nın nabzını yokladı. Rusya, çok uluslu güce katılma konusunda, "planın şekillenmesini bekleyerek hareket etme açısından" açık kapı bıraktı. Rusya'nın daha çok, konunun BM Güvenlik Konseyi'ne gelmesini beklediği belirtildi.
Çok uluslu gücün içinde NATO'nun ne oranda bulunacağının belirsiz olduğuna işaret eden Simerini gazetesi, "Amerikalılar, NATO karakterli olmasını istiyor. Ancak bir yandan Rusya gibi başka ülkelerin kuvvetlerinin de katılması, diğer yandan da ABD'nin garantör güçlere dahil edilmesi olasılığı açık tutuluyor" ifadesini kullandı.
Rum yönetimi destekliyor
Kıbrıs Rum Yönetimi, güvenlik konusunda çok uluslu güç fikrini destekleyerek, bu gücün bir parçası olarak 5000 civarında Türk ve eşit sayıdaki Yunan askerinin adada kalması fikrine sıcak baktığını belirtmişti. Üçlü garanti sisteminin, tek yanlı müdahale hakkının kaldırılarak devamından yana olan Rum yönetimi, askersizleştirme sağlandığında, Kıbrıs'a konuşlandırılacak çok uluslu gücün, Güvenlik Konseyi talimatları temelinde oluşturularak görev yapmasını planlıyor.
Gazete Rum yönetiminin, söz konusu güce Rusya'nın da dahil edilmesini görüşmeye hazır olduğunu yazdı.
ÖNCEKİ HABER

Emekli Sandığı otelleri

SONRAKİ HABER

Kaset yasağı ilden ile

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...