03 Aralık 1999 22:00
Nükleer lobi işbaşında
Yabancı ve yerli sermayeye yeni yatırım alanları açmak isteyen hükümet, "enerji krizi" senaryoları ile Türkiye'nin enerji darboğazında olduğu yalanını...
Nükleer lobi işbaşında
Özlem Albayrak
Türkiye, bir süredir, daha önce de defalarca denenen "Karanlıkta kalacağız" senaryosunu yaşıyor.
Ecevit ve Demirel önceki gün yaptıkları açıklamalarla nükleer lobilerin ellerinde kalan teknolojiyi pazarlamak için sıraladıkları yalanları tekrarladılar. Ancak, gelişmiş ülkelerin temiz enerji kaynaklarına yöneldikleri ve eskimiş ve zarar veren nükleer teknolojiyi Türkiye gibi azgelişmiş ülkelere satıp kurtulmaya çalıştıkları biliniyor.
Dünyanın nükleer teknolojiden vazgeçmesi nedeniyle işsiz kalan nükleer lobi, azgelişmiş ülkelerde nükleer teknolojinin kullanılması için yoğun bir lobi faaliyeti yürütüyorlar. Ellerinde kalan nükleer teknolojiden kâr etmek isteyen gelişmiş ülkeler de kendi topraklarında tutmak istemedikleri nükleer santralleri azgelişmiş ülkelere taşımak ve bu santrallerin sökülme maliyetlerini karşılamak için nükleer santralleri azgelişmiş ülkelere satmaya çalışıyorlar. Bir nükleer santral ABD'de 250 milyon dolara yapılırken, aynı santralin sökülmesinin maliyeti 2 milyar doları buluyor. Söküm maliyetlerinin azaltılması için santralin parçaları azgelişmiş ülkelere ucuza satılıp elden çıkarılıyor.
Uzmanlar, Türkiye'nin nükleer lobiler ve emperyalist ülkeler tarafından nükleer çöplüğe dönüştürülmek istendiğine dikkat çekiyorlar. Türkiye'de birincil enerji kaynakları yeterince kullanılmamış durumda. Nükleer enerjinin teknik bir zorunluluk olmadığını tamamen siyasi tercihlere bağlı olduğunu belirten uzmanlar ise Türkiye'nin hidrolik enerji potansiyelinin yüzde 30'unu kullandığına işaret ediyorlar ve dağıtım şebekelerini yenileyici yatırım yapılmadığı için kurulu gücün yüzde 25'inin iletim-dağıtım hatlarında kaybolduğunu vurguluyorlar.
Uzmanlar, Akkuyu'da kurulması düşünülen ve en az 5 milyar dolara mal olacak 1400 megawatt gücündeki bir nükleer santralin maliyetinin daha azı bir maliyetle gerekli yatırımlar yapılıp kayıplar geriletildiğinde, Akkuyu'nun kapasitesinin üç katı elektrik enerjisinin kazanılabileceğini dile getiriyorlar.
Atıkları saklama sorunu, ekonomik maliyetler, kazalar ve sızıntılara çözüm bulunamaması gibi nedenlerle nükleer enerji santralleri tercih edilmiyor. Nükleer Enerji Ajansı'nın 1997 Yılı Nükleer Enerji verileri Raporu'na göre; dünyada Güney Kore ve Japonya'nın dışında yeni bir nükleer santral yapımı planı bulunmuyor. Geçtiğimiz aylarda Japonya Tokaimura'daki Nükleer Deneme Merkezi'nde ve Güney Kore'deki Wolsung Nükleer Santrali'nde meydana gelen kazalarda çok sayıda insan yaksek radyasyona maruz kaldı.
Nükleer atıkları saklamanın güvenilirlik sorunu ve ekonomik maliyeti hâlâ çözüme kavuşturulamadı. Dünyada bu nedenlerle 1978 yılından beri planlanan ve sipariş verilen yaklaşık 200 nükleer santral projesi iptal edildi.
Özlem Albayrak
Türkiye, bir süredir, daha önce de defalarca denenen "Karanlıkta kalacağız" senaryosunu yaşıyor.
Ecevit ve Demirel önceki gün yaptıkları açıklamalarla nükleer lobilerin ellerinde kalan teknolojiyi pazarlamak için sıraladıkları yalanları tekrarladılar. Ancak, gelişmiş ülkelerin temiz enerji kaynaklarına yöneldikleri ve eskimiş ve zarar veren nükleer teknolojiyi Türkiye gibi azgelişmiş ülkelere satıp kurtulmaya çalıştıkları biliniyor.
Dünyanın nükleer teknolojiden vazgeçmesi nedeniyle işsiz kalan nükleer lobi, azgelişmiş ülkelerde nükleer teknolojinin kullanılması için yoğun bir lobi faaliyeti yürütüyorlar. Ellerinde kalan nükleer teknolojiden kâr etmek isteyen gelişmiş ülkeler de kendi topraklarında tutmak istemedikleri nükleer santralleri azgelişmiş ülkelere taşımak ve bu santrallerin sökülme maliyetlerini karşılamak için nükleer santralleri azgelişmiş ülkelere satmaya çalışıyorlar. Bir nükleer santral ABD'de 250 milyon dolara yapılırken, aynı santralin sökülmesinin maliyeti 2 milyar doları buluyor. Söküm maliyetlerinin azaltılması için santralin parçaları azgelişmiş ülkelere ucuza satılıp elden çıkarılıyor.
Uzmanlar, Türkiye'nin nükleer lobiler ve emperyalist ülkeler tarafından nükleer çöplüğe dönüştürülmek istendiğine dikkat çekiyorlar. Türkiye'de birincil enerji kaynakları yeterince kullanılmamış durumda. Nükleer enerjinin teknik bir zorunluluk olmadığını tamamen siyasi tercihlere bağlı olduğunu belirten uzmanlar ise Türkiye'nin hidrolik enerji potansiyelinin yüzde 30'unu kullandığına işaret ediyorlar ve dağıtım şebekelerini yenileyici yatırım yapılmadığı için kurulu gücün yüzde 25'inin iletim-dağıtım hatlarında kaybolduğunu vurguluyorlar.
Uzmanlar, Akkuyu'da kurulması düşünülen ve en az 5 milyar dolara mal olacak 1400 megawatt gücündeki bir nükleer santralin maliyetinin daha azı bir maliyetle gerekli yatırımlar yapılıp kayıplar geriletildiğinde, Akkuyu'nun kapasitesinin üç katı elektrik enerjisinin kazanılabileceğini dile getiriyorlar.
Atıkları saklama sorunu, ekonomik maliyetler, kazalar ve sızıntılara çözüm bulunamaması gibi nedenlerle nükleer enerji santralleri tercih edilmiyor. Nükleer Enerji Ajansı'nın 1997 Yılı Nükleer Enerji verileri Raporu'na göre; dünyada Güney Kore ve Japonya'nın dışında yeni bir nükleer santral yapımı planı bulunmuyor. Geçtiğimiz aylarda Japonya Tokaimura'daki Nükleer Deneme Merkezi'nde ve Güney Kore'deki Wolsung Nükleer Santrali'nde meydana gelen kazalarda çok sayıda insan yaksek radyasyona maruz kaldı.
Nükleer atıkları saklamanın güvenilirlik sorunu ve ekonomik maliyeti hâlâ çözüme kavuşturulamadı. Dünyada bu nedenlerle 1978 yılından beri planlanan ve sipariş verilen yaklaşık 200 nükleer santral projesi iptal edildi.
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
