01 Aralık 1999 22:00
Kongre'ye kulisler egemen oldu
Türk-İş'in Genel Kurulu'ndan günler, hatta haftalar öncesinden başlayan kulis çalışmaları, ikili-üçlü görüşmeler dün de salona taşındı.
Kongre'ye kulisler egemen oldu
Sultan Özer
Türk-İş'in Genel Kurulu'ndan günler, hatta haftalar öncesinden başlayan kulis çalışmaları, ikili-üçlü görüşmeler dün de salona taşındı. Delegelere ve davet edilen konuk sayısına bir de çok sayıda gazetecinin eklenmesiyle tıklım tıklım dolan DSİ Salonu'nda tam bir izdiham yaşandı.
Salonda, kürsüde yer alan "Ekmek-barış-özgürlük mücadelesinde 48 yıl" yazılı pankart dışında, işçi sınıfının taleplerini dile getirir tek bir pankart bile yoktu. Oldukça cansız, sönük başlayan genel kurulda, Meral'in kürsüye çağrılması ve konuşması sırasındaki cansız alkışlar dışında bir hareketlilik gözlenmezken, devlet bakanlarının ve muhalefet partilerinin konuşmaları sırasında seslerin yükselmesi salonu biraz hareketlendirdi. Özellikle Çiller'in kürsüye çağrılması sırasında, "Hani sülüktük. Ne işiniz var burda?" diyerek, Çiller'in başbakanlığı döneminde işçiler için kullandığı "sülükler" sözünü hatırlatmaları dikkat çekti. Ancak, ne bu tepkiler ne de zaman zaman yükselen "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye" sloganı salonu canlandırabildi.
Üç genel başkan adayının yarışması ve yönetimin ön plana çıkması genel kurulun cansız geçmesine neden oldu. Delegeler ve ağırlıklı olarak sendika başkanları salon dışında gruplar halinde kulis çalışmalarını sürdürdüler. Konuklar konuştu, konuklar dinledi demek abartı olmayacağı gibi, konuşan konukların ayrılması yüzünden, yabancı delegasyon boş koltuklara konuştu.
Genel kurulun başlamasına ve günlerdir kulis toplantıları devam etmesine rağmen adayların isimleri netleşmedi. Bu da, "pazarlıkların sürdüğü, kim nerede olursa daha kazançlı çıkacağı" şeklinde değerlendirildi.
Sultan Özer
Türk-İş'in Genel Kurulu'ndan günler, hatta haftalar öncesinden başlayan kulis çalışmaları, ikili-üçlü görüşmeler dün de salona taşındı. Delegelere ve davet edilen konuk sayısına bir de çok sayıda gazetecinin eklenmesiyle tıklım tıklım dolan DSİ Salonu'nda tam bir izdiham yaşandı.
Salonda, kürsüde yer alan "Ekmek-barış-özgürlük mücadelesinde 48 yıl" yazılı pankart dışında, işçi sınıfının taleplerini dile getirir tek bir pankart bile yoktu. Oldukça cansız, sönük başlayan genel kurulda, Meral'in kürsüye çağrılması ve konuşması sırasındaki cansız alkışlar dışında bir hareketlilik gözlenmezken, devlet bakanlarının ve muhalefet partilerinin konuşmaları sırasında seslerin yükselmesi salonu biraz hareketlendirdi. Özellikle Çiller'in kürsüye çağrılması sırasında, "Hani sülüktük. Ne işiniz var burda?" diyerek, Çiller'in başbakanlığı döneminde işçiler için kullandığı "sülükler" sözünü hatırlatmaları dikkat çekti. Ancak, ne bu tepkiler ne de zaman zaman yükselen "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye" sloganı salonu canlandırabildi.
Üç genel başkan adayının yarışması ve yönetimin ön plana çıkması genel kurulun cansız geçmesine neden oldu. Delegeler ve ağırlıklı olarak sendika başkanları salon dışında gruplar halinde kulis çalışmalarını sürdürdüler. Konuklar konuştu, konuklar dinledi demek abartı olmayacağı gibi, konuşan konukların ayrılması yüzünden, yabancı delegasyon boş koltuklara konuştu.
Genel kurulun başlamasına ve günlerdir kulis toplantıları devam etmesine rağmen adayların isimleri netleşmedi. Bu da, "pazarlıkların sürdüğü, kim nerede olursa daha kazançlı çıkacağı" şeklinde değerlendirildi.