16 Kasım 1999 22:00

AKTAŞ'a hâlâ göz yumuluyor

AKTAŞ'a hâlâ göz yumuluyor
Serpil İlgün
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) avukatı Gökhan Candoğan, yürütmenin durdurulması kararının ardından AKTAŞ'ın Anadolu yakasında faaliyetlerini yasadışı sürdürdüğünü vurgulayarak, trilyonlarca borcu olan AKTAŞ'ın bütün mal varlığına el konulması gerektiğini söyledi. Enerji Bakanlığı'ndan yüzde 14'lerde aldığı kayıp kaçak oranını, AKTAŞ'ın yüzde 25'lere çıkardığını belirten Candoğan; elektriğin özelleştirilmesinin en temel gerekçelerinden birinin kayıp kaçak oranının indirilmesi olduğunu hatırlatarak, "Sadece bu kayıp kaçak oranı üzerinde bile durulsa, bu şirketin inanılmaz şeyler yaptığı ortaya çıkar.
Dolayısıyla burdan elektriği özelleştirmenin gerekçesi olarak öne sürülen şeylerin safsata olduğu ortaya çıkmış oluyor. AKTAŞ'ta bunun bu şekilde mümkün olmadığı ortaya çıkıyor" dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, Danıştay Genel Kurul kararı ile yönetimine el koyduğu AKTAŞ'ın faaliyetlerine devam ettiğini belirten Av. Gökhan Candoğan, kararın tamamen uygulanması için TEDAŞ yetkililerinden oluşan bir ekibin AKTAŞ'a el koyarak, bütün birimlere TEDAŞ yetkililerinin geçmesi ve elektrik fatura tahsilatının TEDAŞ tarafından yapılması gerektiğini söyledi.
AKTAŞ hiçbir işlem yapamaz
"AKTAŞ kesinlikle Anadolu yakasında elektrik dağıtım hizmeti yürütemez. Kendi adına işlem yapamaz, kendi adına fatura tahsilatı yapamaz, fatura düzenleyemez, yatırım yapamaz. Ancak bu yapılmadı. Göstermelik bir kurul oluşturuldu. O kurulda Enerji Bakanlığı'ndan, TEAŞ'tan ve TEDAŞ'tan temsilciler var. Ama bunlar hiçbir şey yapmıyorlar. Zaten kurul başkanı olarak atanan Osman İlhan'ın açıklaması var. Bu kişinin açıklaması, 'Biz geçici bir süreyle denetim yapmak için burdayız. Yürütmenin durdurulması kararını uygulanıyor göstermek için burdayız' şeklinde. Bu, yürütmenin durdurulması kararının uygulanmadığını gösteriyor zaten" diyen Candoğan, Osman İlhan'ın, 2 Kasım'da Danıştay'da görülen duruşmaya Enerji Bakanlığı adına katıldığını, ancak duruşmada AKTAŞ'ın temsilcisiymişçesine savunma yaptığını ifade etti.
Bunun da oldukça göstermelik bir işlem yapıldığını gösterdiğini belirten Candoğan, "Şirket hakkında resmi denetleme kurumlarının çok ciddi raporları var. Bu şirketin usulsüzlük yaptığı sabit. Osman İlhan ve TEDAŞ yetkilileri, AKTAŞ'ın borcunun olmadığını söylüyor. Ama bizim duruşmanın yapıldığı gün, TEAŞ 18 trilyon lira için alacak davası açtı. Bu da gerçeğe aykırı beyanla kamuoyunu yanılttıklarını gösteriyor" dedi.
Borç tahsil edilmeli
AKTAŞ'ın kamuya çok ciddi bir borcunun olduğunu hatırlatan Candoğan, "Bu borcu tahsil edememe gibi bir sorunla karşılaşma olasılığı yüksek. Çünkü bu, Türkiye'de yaşanan bir şey. Şirketin içi rahatlıkla boşaltılabilir, trilyonlarca liralık kamu alacağı da tahsil edilemez noktaya gelir. Şu anda AKTAŞ'a bu tür faaliyetlerine devam izni verilmesi bunu teşvik etmekten başka hiçbir şey sağlamayacaktır" diyerek, bu işe onay veren kamu yetkililerinin, kamunun uğrayacağı her türlü zarardan doğrudan sorumlu olacaklarına dikkat çekti. Bundan sonraki süreçte, yürütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirmek amacıyla hukuki bir süreç başlatacaklarını söyleyen Candoğan, öncelikli olarak AKTAŞ'ın kamu adına fatura tahsilatı yapmasının önüne geçmek istediklerini belirtti. AKTAŞ'ın hiçbir hukuki dayanağı olmadan toplamaya devam ettiği fatura bedellerinin, TEDAŞ adına toplanmasına çalışacaklarını aktaran Candoğan, "Yani kamunun kendisinin yapması gereken işlemi davacı taraf olarak biz yapmaya çalışacağız. Hukuken gereği de bu paraların TEDAŞ adına toplanmasıdır. Bunun için çeşitli hukuki yollara başvuracağız. Tüketiciler tabii ki burda asli unsur. Bu insanların da bilinçli hareket etmesiyle, AKTAŞ'ın orda faaliyet yürütmesi engellenebilir" dedi.
9 yıldır yasadışı çalışıyordu
AKTAŞ'ın para toplayabilmesi ve çalışmalarını sürdürmesi için yasal bir dayanağının olmadığına vurgu yapan Candoğan, "Bu şirket 9 yıldır yasadışı çalışıyor. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Ama tabii ki burada aboneler elektrik tüketiyorlar. Bunun bir bedeli var elbette. Burda sorun bedeli kimin alacağı. Hiç ortalıkta olmaması gereken bir şirket sanki açıkta ve halktan para topluyor. Maalesef birtakım hukuki süreçlerin aşılması lazım. Burda abonelerin fatura bedellerinin TEDAŞ'a ödemek için birtakım girişimlerde bulunması gerekiyor. Bu TEDAŞ'a, Enerji Bakanlığı'na başvuru şeklinde ya da sulh hukuk mahkemesine başvurup bu yasal durum belirtildikten sonra fatura bedellerinin TEDAŞ adına açılacak bir hesapta toplanmasını istemek şeklinde olabilir" diyerek, abonelerin bu tür girişimlerde bulunması gerektiğini söyledi.
9 yıllık sürede sadece 94 yılı için bir mahsuplaşma yapıldığına dikkat çeken Candoğan, mahsuplaşma olması durumunda, AKTAŞ'la TEAŞ arasında hiçbir hukiki itilafın kalmaması gerektiğini söyledi.
"Ama, TEAŞ'la AKTAŞ arasında süren birçok dava var. Mahsuplaşma yapıldıysa bu davaların sürmemesi lazım. Bu alacak, borç ilişkisidir. TEAŞ hâlâ dava yoluyla alacağını istiyor ve kalkıyor, duruşmanın olduğu gün tekrar 18 trilyonluk yeni bir dava açıyor. Böyle bir dava açılırken, nasıl bir mahsuplaşmadan bahsedilebilinir ki.
Kaldı ki böyle bir mahsuplaşmayı yapmayı da idarenin cesaret edememesi lazım. Eğer bu mahsuplaşma olursa da şirketi kurtarmak için bir mahsuplaşma olacaktır" diyen Candoğan, bunun da kamunun trilyonlarının birkaç idareci tarafından şirkete bağışlanması anlamına geleceğine vurgu yaptı. "Böyle bir sorumluluğun altına da kimsenin girmemesini tavsiye ederiz. Çünkü o paralar, kamu zararı ortaya çıkarsa o kişilerden tahsil edilir. Oradaki kurum yetkilileri kendi paralarını kullanmıyorlar, o paralar kamunun parası. Böyle bir şeyi yaparlarsa da cezai açıdan da sorumlu olacaklardır. Mahsuplaşma diye bir şey yok. Geçici mahsuplaşma yaptık diyorlar. Şu ana kadar ancak geçici mahsuplaşmayı yaptılarsa herhalde 30 yıl içinde de kesin mahsuplaşmayı yaparlar" diyen Candoğan, 'AKTAŞ borcunu ödedi' şeklindeki iddialara da şu yanıtı verdi. "AKTAŞ gerçekten 17 Eylül '99'da 4 trilyonluk bir ödeme yaptı. Ama bu bir mahkeme kararı gereği ödenmesi gekeren bir paraydı ve yürütmenin durdurulması kararının çıkması, AKTAŞ'ı ödeme durumunda bıraktı. Ama bunun yanında 30-40 trilyon daha alacak var. Bu ödenmemiş bir halde duruyor. Bunlar tabii ki alınabilir. Bu şirketin bütün mal varlığına el konulması lazım."
Candoğan, özelleştirme işlemlerinin dayanağı olan 3096 sayılı yasanın da kamu zaranına elverişli boşluklar taşıdığının da ortaya çıktığını belirterek, yasada denetime ilişkin hükümler olmadığına vurgu yaptı. "Bu yasa bu haliyle sürer ve yeni sözleşmeler de buna dayanılarak yapılırsa, bir tane değil, 15-20 tane AKTAŞ'ımız olur" diyen Candoğan, 3096 sayılı yasanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini istediklerini ifade ederek, bu istekleri kabul edilerse, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği bir iptal kararının, elektrikte yapılan bütün özelleştirmeleri etkileyeceğini sözlerine ekledi.