14 Kasım 1999 22:00

İşkencenin çıkmaz sokağı

'Çıkmaz Sokak' adlı oyun şu günlerde Ankara Birlik Tiyatrosu (ABT) sahnesinde seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Paylaş
İşkencenin çıkmaz sokağı
Özlem Ergun
Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı, Cezmi Gökalp'in yönettiği 'Çıkmaz Sokak' adlı oyun şu günlerde Ankara Birlik Tiyatrosu (ABT) sahnesinde seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor. İşkence olgusunun işlendiği oyunda rol alan oyuncular ise Murat Çobangil, Nilgün Karababa ve Almıla Uluer. 1980 yılında kaleme alınan ve daha önce de birçok kez sahnelenen oyun; '81 yılında açılan oyun yazım yarışmasında Abdi İpekçi Ödülü'nün, '86 yılında Oben Güney rejisiyle Avni Dilligil En Başarılı Yönetmen ve En Başarılı Yazar ödüllerinin, '87 yılında ise Ali Taygun'un rejisiyle Hollanda İnsan Hakları Ödülü'nün sahibi.
İşkence ve insan
Oyun, bir genç kadına yapılan işkence ile başlar; sonrasında bu kadının açmazları, bölünmüşlüğü ve yıllar sonra işkencecisi ile karşılaşması sırasında yaşadığı gel-gitler oyunun temasını oluşturan ana unsurlar olacaktır. İşkenceye maruz kalan kadın, yaşamının sonraki yıllarını da intikam duygusu içinde geçirecek ve kız kardeşini de bu intikam planının parçası haline getirecektir.
İşkenceci, abla ve kardeş ekseninde gelişen oyunda başta işkence ve bu olgunun kişide yaptığı tahribatı izlerken, diğer taraftan da insan psikolojisinin gel-gitlerine, çatışmasına tanık oluyoruz.
Yönetmen Cezmi Gökalp, işkencenin insanlık suçu olduğunu ve bir sanatçının her şeyden önce insan olarak bu olguya karşı çıkması gerekliliğini belirtirken, Cücenoğlu'nun kaleme aldığı metnin konuyu sorgulamak anlamında bulunmaz bir fırsat olduğunu söylüyor. Gökalp, 'Biz işkenceyi insanlara yüklemedik' derken oyunu nasıl yorumladığını şöyle dile getiriyor: "İşkencenin yapanı da uygulananı da ne kadar etkilediğini anlatmaya çalıştık. Herkesi hırpalıyor bu. Oyunumuzda hayatın insanları bu noktaya getirmesi söz konusu. Komiserimizin hayat hikâyesinde zorunlu olarak sınıfına ihanet etmesi söz konusu, hayat onu oraya getiriyor. Daha açık bir ifade ile, sistem onu oraya zorluyor. Yoksa ben insan olan hiç kimsenin bir zorunluluk olmadıkça işkence yapacağına inanmıyorum. Zaten ablamız da oyun boyunca bunun sıkıntısını yaşıyor; yapamıyor, beceremiyor... Kendine yapılanlara karşı bir tepki vermek istiyor ama insan olarak bunu başaramıyor. İnsanlık intikam duygusunun bile önüne geçebiliyor."
Kararı verecek olan seyirci
İşkenceci rolünde izlediğimiz Murat Çobanoğlu, 'oyun aslında işkencenin çıkmaz sokağını anlatıyor' derken, canlandırdığı karaktere ilişkin olarak komiserin şimdi bulunduğu yere gelene kadar yaşanmışlıkları olduğuna dikkat çekiyor." Komiser bir fırıncının çocuğu aslında, sonra bir gün biri gelip "Polis olur musun" diyor, o da "Olurum" diyor ve her şey böyle başlıyor. Ama onun da insani yanları var. Nedir, oğlu... Herşey tamam da oğluna yönelik bir saldırı söz konusu olduğunda artık onun da bütün hayatını görüyoruz orada. Bizim çıkışımız işkence insanlık suçudur ama işkence yapan da yapılan da toplumsal ya da sistematik olarak kendine göre haklı. Ama biz burada bunu boşlukta bırakıyoruz. Kendi kararını verecek olan seyirci."
Oyunun diğer bir karakteri de bir zamanlar işkenceye maruz kalmış, ardından da yaşamını intikam alacağı günü bekleyerek ve o güne ilişkin planlar yaparak geçirmiş genç bir kadın. Nilgün Karababa, canlandırdığı abla tipine ilişkin "O herşeyini kaybetmişti" derken devam ediyor. "Abla suçsuz yere herşeyini kaybetmiş. Bir kere annesi ölmüş, sevdiği insan ölmüş, sevme ve sevilme hakları elinden alınmış. Kadınlığını, doğurganlığı kaybetmiş ve sonrasında suçsuz olduğu kanıtlanmış. Hayata nasıl atılacak, yaşama sevinci kaldı mı, şimdi ne yapacak? Böylesi bir durumda abla. 7 yıl boyunca en büyük düşü, yaşama nedeni belkide, gözlerini gördüğü işkencecisini bulmak ve intikam almak. Artık hiç bir şeyin önemi yok abla için."
İşkence bitene dek...
Çıkmaz Sokak'taki bir başka karakter de, yönetmenin deyimiyle umudu temsil eden ama ablasının tutumundan dolayı fiziksel olarak olmasa da psikolojik işkenceye maruz kalan kız kardeş. Almıla Uluer canlandırdığı karaktere yönelik olarak "Kız kardeş de yaşamının 7 yılına yayılmış bir işkenceden geçiyor aslında. İşkenceye fiilen maruz kalmıyor belki ama psikolojik olarak işkence altında. Abla komisere işkence yaparken kızada işkence yapıyor, yani seyrettiriyor. Bunu şu anda da hepimiz yaşıyoruz. İşkenceyi görmesek de yapıldığını bilmek de bir işkencedir" yorumunu yapıyor.
Oyunu ilk gösteriminde izleyen Vedat Türkali'nin hem oyuna hem de yaşadığımız gerçekliğe ayna tutar nitelikteki sözleri ise hayli anlamlı...
"Çıkmaz Sokak, değişik yönetmen ve oyuncuların ilgisini hep çekecek, hep oynanacaktır. Yalnızca ülkemizde değil, bütün dünyada sahnelenecektir. Ta ki işkence olgusu bütün dünyadan ortadan kalkana dek."
Oyunu 17 Kasım tarihinden itibaren ABT sahnesinde görebilirsiniz.
ÖNCEKİ HABER

Deprem vuruyor, devlet uslanmıyor

SONRAKİ HABER

'Clinton öncesi' gözaltı terörü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...