13 Kasım 1999 22:00

'Acil şifa' değil, acil önlem isteniyor

Düzce'de yaşanan 7.2 büyüklüğündeki deprem, Düzce ve Kaynaşlı'yı yerle bir etti, Bolu'da hasara neden oldu. Çok sayıda kişinin enkaz altında kaldığı belirtiliyor.

Paylaş
'Acil şifa' değil, acil önlem isteniyor
Merkez üssü Bolu'nun Düzce ilçesi olan ve 25 kilometre derinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından iki ayrı büyük depremin daha yaşanabileceği uyarısı yapıldı. Kandilli Rasathanesi başta olmak üzere birçok deprem araştırma kurumu ve deprem uzmanları, Hendek bölgesinde ve Marmara Denizi'nde deprem beklendiğini açıkladı. Hemen tüm deprem uzmanlarının ortak görüşü, bu depremlerin hasar yapıcı olacağı ve mutlaka önlem alınması gerektiği yönünde. Bu arada, Düzce depreminin iki gün önce MTA tarafından Başbakanlık'a bildirildiği öğrenildi.
Acil önlem alınmalı
Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Kandilli Rasathanesi'nde Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Faruk Birtek ve Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Güliz Elal ile birlikte saat 11.45'te basın toplantısı düzenledi. Işıkara, "Şu ana kadar 4'ten büyük 39 artçı şok gerçekleşmiştir. Hepsi de Düzce Bolu arasında olmuştur" dedi. Prof. Işıkara, 17 Ağustos depremi sonrasında 8 artçı şok olduğunu vurgularken, önceden açıkladıkları yerin yırtıldığını söyledi. Işıkara, "En büyük artçı şok 6.2 büyüklüğünde beklenebilir. Fakat Kuzey Anadolu fay hattında 6'dan büyük artçı şok görülmemiş" diye konuştu.
Sistem harekete geçti
Marmara Denizi'ndeki sismik boşluklara işaret eden Işıkara, "Büyük bir sistem harekete geçmiştir, bu nedenle 'yörenin doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi bundan etkilenibilir' demiştim. Dolayısıyla buranın batısı olan Marmara'da da sismik boşluk vardı. 2 ihtimal var; bir tanesi Marmara Denizi de yırtılabilir, bu yırtılırsa Körfez de yırtılabilir ve boylu boyunca Marmara harekete geçebilir. Ama bunun zamanını söylememiz mümkün değil. Deprem Türkiye'nin gerçeği, Marmara'daki sismik boşluk da Marmara'nın gerçeği. Bu gerçeği hepimizin kabullenmesi ve bununla yaşaması lazım. 'Deprem olacak mı' sorusundan çok, 'evet deprem olacak, fakat ben bu depremde zararı ne kadar aza indirebilirim' sorusunun yanıtı aranmalı. Hem Marmara'nın hem Türkiye'nin bu yönde çalışması lazım."
'Hasar yapıcı bir deprem'
Gazetecilerin Düzce'nin doğusunda başka artçı olma olasılığı bulunup bulunmadığını sormaları üzerine Işıkara, "Onun için artçıların oluş biçimine bakmak lazım. Onu arkadaşlarımız izliyor. Marmara'ya geldiğimizde ise büyük farklılık var. Ama hasar yapıcı bir depremdir, ancak o şekilde ifade edeyim. İzmit Körfezi'nin bitiminden başlıyor, İstanbul'un dirseğinden geçerek Şarköye uzanan bir set" karşılığını verdi. "Büyük bir sistemin" harekete geçtiğini belirten Işıkara, "2 muhtemel sismik boşluk"ta deprem olabileceği uyarısını yaptı. Işıkara, söz konusu boşlukların Sapanca-Akyazı bölgesi ile Marmara Denizi'nin, İstanbul'un 20-25 kilometre güneyinden Şarköye kadar olan bölümünde yer aldığını bildirdi. Prof. Işıkara, bu olası depremden İstanbul'un etkilenip etkilenmeyeceğiyle ilgili bir başka soru için, "Tabii İstanbul etkilenir, ama bu kez daha yakın etkilenecektir. Bu kez mutlaka önlemi almak lazım, artık bu bizim depremimiz, bununla yaşayacağız" dedi.
Alışmamız gerekiyor
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Güliz Elal da, 17 Ağustos'tan sonra mağdurlarla çalışırken çıkardığı gözlemi anlatırken, "Bu kişiler deprem felaketi öncesi hayatın zorluklarıyla baş etmeyi iyi öğrenmiş kişiler. Baş etme becerileri gelişmiş. İkinci önemli etken de; kişinin sahip olduğu sosyal destek, bu çok sayıda ana nitelikli bir destek. Üçüncüsü ise atfettiği anlam. Ben bunu hayatımın geri kalan kısmına nasıl yerleştirebilirim" diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Faruk Birtek de, depremin, kışa veya yaza alışmak gibi normalize edilmesi gerektiğini bildirdi. Birtek, "Panikten kaçmak boyutu artırıyor, daha zorlaştırıyor işleri. Normale hazırlıklı olmamız lazım. Japonya bu konuda çok başırılı, ama bizim Japonya ile yarışabileceğimiz husus vatandaşımızın birbiriyle yaptığı işbirliği dayanışmasıdır" dedi. Prof. Dr. Faruk Biltek, bir soru üzerine depremin yakın ya da uzak bir zamanda olmasının çok önemli olmadığını belirterek, depremin ne zaman olacağı düşünülmeden hazırlıkların bir an önce yapılması gerektiği yanıtını verdi.
Batıda deprem bekleniyor
İTÜ Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlyas Çağlar ise, Düzce'de meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin beklenen bir hareket olduğunu belirterek, "Şu andan itibaren, Sapanca-Akyazı hattına dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bu hat henüz kırılmadı" dedi. Çağlar, Düzce depreminin, Kuzey Anadolu fay hattındaki hareketlenmenin yeniden doğuya yöneldiği şeklindeki iddiaları, "hayal ürünü ve bilimsel temelden yoksun" olarak nitelendirdi. İddiaların tersine "batıda Şarköy-Mürefte fayı ile Yalova'dan denize giren hattın birleşeceğini" ifade eden Doç. Dr. Çağlar, bu birleşmenin, "Marmara Denizi'nde meydana gelecek nispeten küçük ve çok sayıda depremle" olmasını beklediklerini söyledi.
'Bu şiddette beklemiyorduk'
Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kenan Gelişli de, 17 Ağustos'ta yaşanan deprem sonrası fayın her iki ucunda bir deprem beklediklerini bildirerek, "Ama bu kadar şiddetli olacağı beklenmiyordu" dedi. Sapanca-Akyazı arasında yeni bir deprem olma ihtimali bulunduğunu kaydeden Gelişli, "Ama bu kadar büyük şiddette olacağını sanmıyorum" diye konuştu.
Fransa: Artçı değil
Fransa Ulusal Sismoloji Kuruluşu'ndan Sismolog Michel Granet, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Bu şiddetli deprem, kesinlikle ağustos ayındaki depremin devamı değil. Kırılan Kuzey Anadolu fayının bir başka segmanına ait" dedi. Granet, iki depremin merkez üsleri arasında yaklaşık 80 km uzaklık bulunduğunu belirterek, ikisi arasında bir bağlantı bulunmadığını söyledi.
ÖNCEKİ HABER

MHP'liye torpil yapmayan müdür

SONRAKİ HABER

Yetkililer yine 'şifa' diledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...