12 Kasım 1999 22:00

AGİT kimilerine teyp kapattırdı

Aydın sözcüğünün en basit tanımı; 'bilgili, aydınlanmış, ayırdına varmış' olarak bilinir.

Paylaş
AGİT kimilerine teyp kapattırdı
Şenay Aydemir
Aydın sözcüğünün en basit tanımı; 'bilgili, aydınlanmış, ayırdına varmış' olarak bilinir. Bu basit
tanım, kendisini öyle tarif eden; kamuoyunda öyle bilinen insanların, olup bitenlerden az çok haberdar olduğu, gelişmeleri takip ettiği ve bu nedenle insanları 'aydınlattığı' ön kabulünü de beraberinde getirir. Aydın, hiçbir şey yapamıyorsa, yazar, konuşur.
Tarihin 'en hassas' dönemleri, bütün çelişkileriyle beraber akıp giderken, yukarıdaki kaba tarifin sınırları içende yer alan, yazdıklarıyla, söyledikleriyle ve 'ettikleriyle' bu dönemlere adını yazdıran aydın ya da aydınlara tanıklık etti.
Türkiye'nin de 'hassas' olarak tanımlanacak bir sürece, AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) toplantısına hazırlandığı bugünlerde, sınıf mücadelesinin iki tarafı da hazırlıklarını son hızla sürdürüyor. Bir taraftan, başta emekten yana siyasi partiler olmak üzere, sendikalar, öğrenciler ve her meslekten emekçiler; ABD Başkanı Clinton ve bütün AGİT yöneticilerini hak ettikleri gibi karşılamaya hazırlanıyor. Diğer taraftan da sermaye kesimi ve hükümet; Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Türkiye üzerine yeni emperyalist kararların rahat bir şekilde alınabilmesi için canhıraş çalışıyor. Evler basılıp insanlar gözaltına alınıyor. Polis terör estiriyor, toplantıların yapılacağı bölgeler, başkanların geçeceği yollar insansızlaştırılıyor.
Memleketin böylesine 'hassas' bir toplantıya evsahipliği yaptığı bir dönemde, birçok aydının bir araya gelmesine neden olan TÜYAP Kitap Fuarı oldukça iyi bir olanak. Ülkede yaşanan hak ilhallerinde, bırakalım genel demokratik hakların kısıtlanmasını, kendilerine yönelik saldırılarda dahi bir araya gelemeyen onlarca aydın, kitap imzalamak, okurla söyleşmek, kitap satmak için aynı çatı altında!..
Ülke gündeminin AGİT toplantısına çevrildiği, 'sıradan bir vatandaşın' bile toplantıda ne konuşulacağı, kimlerin katılacağı konusunda bilgi sahibi olduğu bir dönemde; toplantıyla ilgili görüşlerini almak üzere teybimizi uzattığımız aydınların durumu ise hayli yürek burkucu. Aydınların bir kısmı 'gündeminde olmadığı' gerekçesiyle teybimizi kapatmamızı isterken, bir kısmı da önce teybi kapattıırıp, AGİT'in ne olduğu konusunda bilgi aldıktan sonra birkaç kelime etmeyi tercih etti. Örneğin Konur Ertop, 'kendisine edebiyatla ilgili' sorular sormamızın daha faydalı olacağını ifade ederken, Füsun Demirel ve Mehmet Kaygısız önce bilgi alma ihtiyacı hissetti. Bazı aydınlar ise bu konuda konuşmamayı tercih etti.
Türkiye ve içinde bulunduğu coğrafya açısından bu kadar önemli olan bu toplantının, Yunanistanlı emekçilerin 'halkların kasabı' diye tanımladığı ve şimdilik ülkelerine sokmadığı Clinton'ın Türkiye'ye gelecek olmasının; bu nedenle bu ülkede insanların rahatsız edildiğinin ve en önemlisi toplantının asıl amacının ne olduğuna ilişkin bilgi sahibi olunmamasının da şaşırtıcı bir tarafı yok.
Kendisini yaptığı işten menkul sayan, 'kitap yazar, kitap satarım' söylemiyle dünyaya bakan geniş bir aydın kesiminin, yalnız kendi yaptıkları işlerle tartışılmak istenmesini anlamak zor değil. Yıllardır, toplatılan kitaplara, yasaklanan kasetlere, konserlere, tiyatro oyunları ve filmlere sahip çıkmayan; yazdığı yazı nedeniyle cezaevine girmek zorunda kalan arkadaşlarının yanında olmayan memleket aydınının gündeminden çok uzakta olmalı AGİT. (Burada bütün bu sayılan ihlaller konunda elinden geleni yapan aydınların hakları saklıdır.)
Daha birkaç gün öncesinde, bulunduğu binanın önünden öğrenciler yaka paça dövülerek gözaltına alınırken, imza stantlarından gençler toplanırken; TÜYAP binasının sıcaklığına sığınanlar, söz konusu AGİT olunca 'Teybi kapatabilir misiniz?' diye sorabiliyor. Peki yarın nerenin sıcaklığına sığınılacak?
ÖNCEKİ HABER

Fuar, aydınlanma, iletişim araçları,

SONRAKİ HABER

Hükümet ücretleri öğütüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...