06 Kasım 1999 22:00

Çadır zor ama, sakatlık da olmasa...

17 Ağustos depreminde yıkılmaya başlayan evinin penceresinden atlayarak kurtulmaya çalışan beş çocuk annesi Güneş Tepe, depremin sakat bıraktığı binlerce insandan biri.

Paylaş
Çadır zor ama, sakatlık da olmasa...
Serpil İlgün
17 Ağustos depremi yanlızca onbinlerce canı alıp, evleri yıkmadı. Deprem sonrasında, mağduriyetleri süren depremzedelerin bir çoğu da sakat kaldı. Deprem gecesi, Derince Öğretmenler Mahallesi'nde, kirada oturdukları evin penceresinden atlayan 37 yaşındaki Güneş Tepe, bel kemiği kırıldığı için bugün yürüyemiyor. Beş çocuğunu yakınlarının yanına gönderen ve çadırda yaşam savaşı veren Tepe'nin eşi de bir süre önce kendisini terketmiş.
Dağılan bir aile
Kızılay'ın Yenikent çadırkentini dolaşırken, çadır komşusunun önerisiyle Güneş Tepe'nin yoğun nem kokulu çadırına konuk oluyoruz. Hastane yataklarına benzer bir somya üzerinde, artık kirlenmiş çarşafların üstünde ve bir tek battaniyenin altındaki bedeni oldukça halsiz görünüyor. Hiç bir yerini kımıldatamadığı vücudunu, sürekli tutunduğu çadır direğinden güç alarak doğrultmaya çalışıyor. Başaramamak, donuklaşmış gözlerine, sapsarı yüzüne ve kurumuş dudaklarına acı yerleştiriyor. 17 Ağustos depreminin şiddetine, kirada oturdukları üçüncü kattaki evleri de dayanamamış. Çocuklarını çıkardıktan sonra, düğününde takılan ve dar günler için bir kenara sakladığı 4 altın ve 5 çöp bileziğini almak için yeniden yatak odasına yöneldiğinde, ikinci sallantıyla yıkılmaya başlayan binadan kurtulabilmek için çareyi pencereden atlamakta bulmuş. "Bel kemiğim kırıldı, platin takıldı. Kolumdan, burnumdan, kalça ve belimden ameliyat oldum. Burnum kırıldı. Keşke ölseydim" diyen Tepe, 32 günlük hastane maratonunun ardından, Yenikent'te kurulan Kızılay çadırlarından birine yerleştirilmiş. Beş çocuğundan en küçüğü Aysel, Erzurum'un bir köyündeki nene ve dedesinin yanına; Aysel'in büyüğü Ahmet, Manisa'daki dayının yanına, ortanca Abdullah, Adana'daki halanın yanına ve iki numara Ozan İzmir'deki dayının yanına yollanmış. 16 yaşındaki Özlem ise anneye bakmak için Güneş'in yanına bırakılmış. Bütün bu ayarlamaları yapan inşaat işçisi baba ise Güneş Tepe'nin tabiriyle "daha fazla dayanamadığı için" bir süre önce çadırı terkedip gitmiş. Çocuklarından sözedince ağlamaya başlıyor ve hıçkırıklar arasında anlatmayı sürdürüyor: "Çocuklarımın her biri bir yerde. Bir ayı geçti, bir seslerini bile duyamadım. Büyük kızım, benim yüzümden okula gidemiyor. Eşim, bıktı gitti. Kızım da bıkacak. Herkes terkedecek beni. Kimse istemeyecek."
İlaç yok
Hastaneden bugüne kadar ücretsiz aldığı ve sürdürmesi gereken ilaçlara, çadırkent revirinde "yok" denmeye başlanmış. İlaçları dışardan karşılayacak gücünün olmadığını söylüyor Tepe: "Ne olacak bizim bu halimiz. Kimsem yok koştursun, bir yerden yardım bulsun. Verirlerse karnımız doyuyor, giyiyoruz.Vermezlerse açız, çıplağız. Evimiz yıkıldı, her şeyimiz altında gitti. Bir gelirim yok. Bittik."
Yeniden ağlamaya başlıyor. Sonra çadırkentteki "sağlam" insanlar için bile büyük problem olan tuvalet, banyo ihtiyacını karşılamanın kendisi için ne ne denli güç olduğunu anlatıyor: "Eşim buradayken, sırtlıyordu, götürüyordu tuvalete. Pis ama, mecbur, ihtiyacımı görüyordum. Şimdi o da gitti. Kızım beni taşıyamıyor. Utanıyorum komşuma söylüyeyim ki beni tuvalete götür. Çektiğim ızdırabı anlatamam." Günlerdir kıpırdamadan yattığı hasta yatağında umudunu her gün biraz daha yitiriyor. "Deprem beni yıktı. Bizi bir yere yerleştirsinler. Ortada kaldık. Dayanamıyorum, böyle giderse intihar edeceğim" diyen Tepe, beş yıl önce daha iyi bir yaşam adına yola çıktıkları Erzurum'dan ayrıldığına pişman. "Çok perişanız. Her şey zaten problem, bir de ben problemim. Bunlarda hiç mi insanlık yok, hiç mi duygu kalmamış. Biz ister miydik, bu hale gelelim. Biz mi yaptık depremi? Bize imkan versinler, çoluk çocuğum yanımda olsun" derken, kısa bir süre de olsa durdurduğu gözyaşları yeniden yerleşiyor gözlerine.
ÖNCEKİ HABER

Sağlık çalışanlarının sağlığı tartışılacak

SONRAKİ HABER

Rusya Gürcistan'ı da kullanmak istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...