3 Kasım 1999 22:00

Ortaklar krizi erteledi

Ortaklar krizi erteledi
Koalisyon hükümetinde ciddi sıkıntıya neden olan ve özellikle MHP ve DSP arasında üstü örtülü restleşmeye giden Af Yasası, ortaklar arasında uzlaşma sağlanana kadar ertelendi. MHP ve DSP, bu yolla aralarındaki krizi de ertelerken, dün açıklama yapan bakanlar, ya suskun kaldılar ya da oldukça temkinli açıklamalar yaptılar.
MHP'li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu, kooperatifçilik kongresi öncesi af konusundaki soruları yanıtladılar. Tarım Bakanı Gökalp, af konusunun hükümette bir krize yol açıp açmayacağı sorulduğunda, "Hayır, hayır" yanıtını verirken, "Geri adım atılacak mı" şeklindeki bir başka soru üzerine ise, "Sayın genel başkanımız dün söyledi, koltuk sevdalısı değiliz. İnandığımız yolda yürürüz" dedi. Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu da, aynı soruya, "Temenni ederim açmasın" yanıtını verdi. Bakan Somuncuoğlu, "Af konusu hükümetin programında olan bir konu değil. Türkiye'nin çok önemli meseleleri var. İstikrar arayan Türkiye böyle bir konuda zarar görmemelidir" dedi.
Soğumaya bırakıldı
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı DSP'li Emin Karaa ise, Anayasa Komisyonu'nda hükümet ortakları arasında ipleri koparma noktasına getiren Af Yasası'nı "soğumaya" bırakacağını, hemen gündeme almayacağını bildirdi. Karaa, Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtlarken, belirli maddelerde direnilmesinin sorun çıkardığını ifade etti ve Anayasa Komisyonu'ndaki görüşmelerin, Adalet Komisyonu'nda yapılacak görüşmelerin provası şeklinde geçtiğini söyledi. Af Yasası'nı Adalet Komisyonu'nda hemen gündeme almayacağını, koalisyon ortakları arasında uzlaşma sağlanmasını bekleyeceğini bildirdi.
Af Yasası'nda tüm dikkatlerin Haluk Kırcı'nın affında toplandığını belirten Karaa, "Bizim için olmazsa olmaz koşul türbanlı öğrencilerle ilgili düzenlemelerdir. Biz türbandan hiçbir şekilde taviz vermezken, DYP'nin önergesi kabul edilerek üniversitelerde türbanın yolu açılıyor. Bunu hiçbir şekilde kabullenemeyiz" dedi.
'İstikrar önce gelir'
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Devlet Bahçeli ise, af yasa tasarısı konusunda hükümet ortakları arasında çeşitli tartışmalar olduğuna ilişkin sorular üzerine, "Herhangi bir yasa üzerinde görüş farklılıkları Türkiye'de istikrarsızlığa sebep olacak önemde değildir. Türkiye'nin istikrarı her şeyin üzerindedir" dedi. Bahçeli, gazetecilerin "Af yasa tasarısı askıya mı alındı?" sorusu üzerine, "Bu yorumu yapmak için erken" yanıtını verdi.
Toplantıya katılan Sağlık Bakanı Osman Durmuş da, af yasa tasarısına ilişkin soru karşısında gülerek, "Allah sizi de bizi de affetsin" dedi. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ise bu konuda bir şey söylemek istemediğini belirtti.
Bu arada, DİSK Genel Sekreteri Murat Tokmak, af yasa tasarısının katilleri ödüllendiren bir tasarıya dönüşmeye başladığını belirterek, tasarının bir an önce Meclis gündeminden çıkarılmasını istedi.
Af bir an önce çıkarılsın
Bu arada, FP Grup Başkan Vekili Bulent Arınç, af yasa tasarısının DSP ile MHP arasındaki Haluk Kırcı pazarlığı yüzünden askıya alınmasını eleştirdi. 2000 yılına temiz bir sayfayla girilmesi için siyasi suçların tümünün affedilmesi gerektiğini belirten Arınç, hükümetin muhalefet partileriyle uzlaşma sağlayarak yasayı bir an önce çıkarmasını istedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Emek Platformu 'mücadeleye devam' dedi
Sosyal güvenlik yasa tasarısına karşı verilen mücadele sürecinde bir araya gelen 15 örgütün oluşturduğu Emek Platformu, deprem nedeniyle ara verdiği çalışmalarına dün yaptığı toplantıyla yeniden başladı. Platform, başta Sosyal Güvenlik Yasası'nın iptali ve 2000 yılı bütçesi olmak üzere çalışanların sorunlarıyla ilgili olarak güçbirliğine devam etme kararlılığında.
Hak-İş Genel Merkezi'nde yapılan toplantı sürerken Emek Platformu adına açıklama yapan Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, platformun, Türkiye'nin yaşadığı deprem acısı nedeniyle ara verdiği çalışmalara yeniden başladığını söyledi. Platform üyesi sendikaların, meslek kuruluşlarının, depremde devletin ve hantal kurumlarının çaresiz kaldığı bir dönemde etkin bir görev yaptığına dikkat çeken Uslu, bunun umut verici olduğunu belirtti.
'Etkin mücadeleyi sürdüreceğiz'
Toplumda ciddi bir demokrasi ihtiyacının hissedildiğini, devletin irade felci yaşadığı bir süreçte, sivil ve demokratik reflekslerin daha etkin ve verimli kullanımına ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Uslu, Emek Platformu'nun geçmişte verdiği etkin mücadeleyi bundan sonra da sürdüreceğini söyledi. Türkiye'nin bir taraftan ağır ekonomik ve sosyal sorunlar yaşarken, bir taraftan da AGİT ve Helsinki zirvelerinin olacağını hatırlatan Uslu; platformun gündeminde bu konuların da olması gerektiğini, ancak acil olanın Sosyal Güvenlik Yasası'nın iptali ve 2000 yılı bütçesi olduğunu belirtti.
Yasaya itiraz edilecek
Yasa için 60 günlük itiraz süresinin dolması için iki gün kaldığını ve itirazın bugün yapılacağını dile getiren Uslu, IMF makyajıyla süslenen 2000 yılı bütçesiyle memur ve emeklilere sadaka zammının gündemde olduğunu ifade etti. Bütçenin çalışanlara ağır yükler getireceğine, borç bütçesi olduğuna değinen Uslu, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünün artık, "Egemenlik kayıtsız şartsız borç verenindir" olarak değişeceğine dikkat çekerek, "Buna karşı çıkmak Türkiye'nin bağımsızlığına karşı çıkmaktır" dedi.
İptal hazırlığı Soysal'dan
Sosyal Güvenlik Yasası'nın iptaline yönelik hazırladıkları rapor hakkında bilgi veren KİGEM Başkanı Mümtaz Soysal da, yasanın Anayasa'ya aykırılık iddialarına zemin hazırlayacak bir rapor hazırladıklarını söyledi.
"Eğer sosyal güvenlik reformu idiyse, ondan yararlanacak olanların sesleri dinlenerek yapılmalıydı" diyen Soysal, düzeltilmesinin baş sorumluluğunun devlete ait olduğu sosyal güvenliğin yükünün çalışanların sırtına bindirildiğine dikkat çekti. Yasa tekniği ve hukuk anlayışının da zedelendiğini, hakların bütün olarak korunması bakımından da hukuksuzluk olduğunu ve yasanın "bohça" gibi olduğunu belirten Soysal, yasa içinde 'yeni' olarak yer alan işsizlik sigortasının da kargaşanın içinde verildiğini söyledi.
Yasayla devletin 'Artık sosyal güvenlik sağlamıyorum' demek istediğini, oysa sosyal güvenliğin gelir dengesizliğini düzeltmek amacı taşıması gerektiğini kaydeden Soysal; gelişmiş ülkelerde sosyal güvenliğe yüzde 35-40'lar oranında pay ayrılırken, Türkiye'de bunun yüzde 7 olduğunun altını çizdi.
Bir işçinin, 60 günü hastalanmadan önce olmak üzere 120 günlük sigortalı olması şartı getirildiğine de değinen ve yeni işe başlayan bir işçinin hastalığının yeni fark edilmesi durumunda tedavisinin yapılamayacağına dikkat çeken Soysal, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarından örnekler vererek, "önce yaşam hakkı" dediğini hatırlattı. Yasanın iptali için şimdi parlamentonun, milletvekillerinin önünde bir görev olduğuna vurgu yapan Soysal, "Cumhurbaşkanı'nın böyle bir olanağı vardı, kullanmadı. Geri çevirebilirdi ya da Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilirdi yapmadı" diyerek, şimdi parlamentoya bir kefaret ödeme fırsatı çıktığını hatırlattı.
Öğleden sonra ise Meclis'e giden platform üyeleri, hazırlanan metni parti grup başkanlıklarına ilettiler.