27 Ekim 1999 21:00

Bor yağmasına tepki

Özelleştirme uygulamaları tam bir yağma mantığıyla sürdürülüyor. Dünyanın en önemli rezervlerinin Turgay Ciner'e ait Serena AŞ'ye peşkeş çekilmek isteniyor.

Paylaş
Bor yağmasına tepki
Dünya rezervinin üçte ikisine sahip olan ve sadece Amerika ve Türkiye'de üretilen bor madeni, "yağma Hasan'ın böreği" gibi kapışılmaya çalışılıyor. Etibank tarafından işletilirken, Turgay Ciner ve Kamuran Çörtük'ün sahibi olduğu Serena AŞ'ye verilmeye çalışılan bor madenlerinin özelleştirilmesinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin batışı olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, KİGEM Başkanı Mümtaz Soysal ve Türkiye Maden-İş Başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı, dün Türk-İş Genel Merkezi'nde ortak basın toplantısıyla, olayın vehametine dikkat çektiler.
Kamu kurumlarına yatırım yok
Özelleştirme uygulamalarının ve iddia edildiği gibi bütçeye tek kuruş katkısının olmadığına değinen Bayram Meral, Etibank'ın özelleştirildiğini, ancak işçilerin ortak tavrıyla yürürlüğe sokulmasının durdurulduğunu söyledi. Kurumun özelleştirilmesinin yeniden gündeme geldiğine değinen Meral, Sümerbank ve diğer özelleştirilen kurumlardan da örnekler verdi.
Meral, ülkenin önde gelen kuruluşlarından biri olan Sümerbank'a hiçbir yatırımın yapılmadığını, devletin kendi kuruluşuna sahip çıkmadığı gibi, şimdi de çok değerli olan arsalarının peşkeş çekilmeye çalışıldığını ifade etti. Meral, Divriği madenlerinde çalışan işçilerin de ocak ayından beri toplusözleşme farklarının verilmediğini, hükümetle yaptıkları görüşmelerde işi birbirlerinin üzerlerine attıklarını söyledi.
Türk-İş olarak yapılan iyi şeylerin yanında olduklarını, ülkeye kim çivi çakar, işsizliğe çözüm bulup halkın yüzünü güldürürse, hangi parti olursa olsun destekleyeceklerini kaydeden Meral; ancak bugüne kadar siyasilerin mirasyedi gibi ülkenin kaynaklarını yok ettiklerini, bunun da işsizliği, yoksulluğu artırdığını belirtti.
Daha sonra söz alan Türkiye Maden-İş Genel Başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı ise Etibank üzerinde oynanan oyunları anlattı. Etibank'ın Türkiye madenciliğinin motor gücü olduğunu ve Anayasa gereği devlet eliyle işletilmesi gerektiğini hatırlatan Kayabaşı, 24 Ocak kararlarıyla başlayan devletin ekonomiden çekilmesi politikası sonucu, Etibank'ın maden sahalarının özel sektöre verilmesinin üç aşamalı bir senaryo ile gerçekleştirildiğini söyledi.
Üç aşamalı senaryo
Kayabaşı, önce Etibank'ın finans desteğinden koparılıp, yatırımların yok denecek düzeye çekildiğine ve bunun da bankacılık bölümü ile madencilik bölümünün ayrıldığını ve ve bankacılığın özelleştirilmesi sağlanarak senaryonun birinci bölümünün gerçekleştirildiğini söyledi.
İkinci aşama olarak 1998'de Eti Holding AŞ ve buna bağlı 7 AŞ biçiminde kurumun yeniden yapılandırıldığını belirten Kayabaşı, burada dikkat çekenin ise kâr ve zarar eden madenlerin ayrı ayrı şirketler biçiminde toplanması olduğunu ifade etti.
Senaryonun son aşamasının ise Etibank'ın elindeki madenlerin, bor madeni örneğinde olduğu gibi hukukdışı sözleşmelerle özel sermayeye devredildiğini vurgulayan Kayabaşı; bor madeninin sadece Türkiye açısından değil, dünya ekonomisi açısından da ne kadar değerli olduğunu anlattı.
3 milyar tonluk dünya rezervinin 2 milyar tonunun (yüzde 66'sı) Türkiye'de bulunduğuna, Etibank'ın dünya bor pazarının yüzde 40'ına sahip olduğuna ve Türkiye'nin maden ihracatının yüdde 50'sini borun oluşturduğuna dikkat çeken Kayabaşı; bununla Etibank'ın, Amerikan firmalarının tekelini kırdığını sözlerine ekledi.
Hukuk göz ardı ediliyor
Etibank'ın devlet eliyle işletilmesinin yasal güvencesi olduğuna ve Danıştay 1. Dairesi'nin bu konuda mütalaasının da bulunduğuna vurgu yapan Kayabaşı, Eti Holding AŞ yönetiminin, bu yasaları göz ardı ederek, bor madeninin özelleştirilmesi girişimlerine başladığını söyledi.
KİGEM Başkanı Mümtaz Soysal ise cumhuriyetin batışının hazırlandığını, bunun sadece özelleştirme ile değil, devletin kendi hukukunu hiçe sayarak ekonomik bakımdan zayıflatılmasıyla da yapılmaya çalışıldığını ifade etti. Bunun en tipik örneğinin bor madeni olduğuna, dünya rezervinin üçte ikisine sahip olunan, cam sanayiinden temizliğe, nükleer enerjiye kadar pek çok alanda çok önemli bir hammadde olan bor madeninin özele devredilmeye çalışıldığına vurgu yapan Soysal; Danıştay'da olduğu gibi, devletin kendi kurumlarının görüşlerini dinlemediğine dikkat çekti.
İşçilerin bir günlük üretimden gelen güçlerini kullanarak şimdilik işi durdurduğunu, Beykoz'da işçilerin direndiğini hatırlatan Soysal, hükümetin özelleştirmede kararlı olduğu hatırlatıtı.
Türk-İş'in tavrının ne olacağının sorulması üzerine Meral, hükümetle görüştüklerini ve bir iki gün içinde çözüm bulacaklarını söylemekle birlikte, çözümün de çalışan işçilerin başka kurumlara aktarılması olduğunu dile getirdi.
ÖNCEKİ HABER

'Irkçılık hastalıktır'

SONRAKİ HABER

Açılışta Tarım Bakanı'na öfke

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...