22 Ekim 1999 21:00

Her şeyimiz çadır!

17 Ağustos depreminin vurduğu her şehirde, halkın sıkıntıları kışla birlikte katlanarak devam ediyor. Üstelik sadece Adapazarı, Yalova ve Kocaeli değil, sadece belli semtlerinde hasar meydana gelen 'en büyük' şehir İstanbul'da bile depremzedeler kışı bez çadırlar içinde karşılıyor.

Paylaş
Her şeyimiz çadır!
Suzan Doğan
Onlar, depremin üzerinden onca zaman geçmesine rağmen hâlâ İstanbul'un göbeğinde çadırda yaşamak zorundalar. Bağcılar'da kirada oturdukları evden, depremin ardından çadıra taşınan Yakak ailesinin evleri hasarlı. Ailenin reisi 60 yaşına gelmiş Ali Yakak, 11 çocuğuyla birlikte çadırda kalıyor ve devlet tarafından kendilerine yer gösterilmemesinden şikâyetçi. Yakak, "Deprem gününden beri dışarıda kalıyoruz. Bizlere çadır dahi vermediler, onu bile kendimiz yaptık. Devlet bizlere yer göstersin" diyor. Yağmurun altında çadırda kaldıkları için hasta olduklarını vurgulayan Yakak, "Benim eşim hasta oldu, sigortamız olmadığından özel hastaneye götürmek zorunda kaldım. Para olmadığı için nüfus kâğıdımı aldılar. Para bulduktan sonra geri alabildim" diyerek anlatıyor yaşadıklarını. Yakak ayrıca, "Ev sormaya gittim, ev sahibi dolar üstünden depozit istedi. Tabii bir de 150 milyon lira kira. Ben nasıl vereyim!.." diyerek sinirleniyor. Her şeylerinin çadır olduğunu söyleyen Yakak, ekliyor: "Bütün işlerimizi çadırda yapmak zorunda kalıyoruz. Çadırda hem yıkanıyoruz, hem yemek yiyiyoruz. Bir de bu soğukta dışarda yemek zorunda kalıyoruz." Ailenin kriz masasından alacağı söylenen para ise sadece 100 milyon lira.
Çocuğunu düşürdü
Ali Yakak'ın inşaat işçisi olan damadı Mehmet Bengü de kiraların çok yüksek olduğunu söyleyerek başlıyor söze: "Çadırda sadece biz kaldık. Kiralar çok pahalı olduğu için çadırda yaşamak zorunda kalıyoruz". Kendilerine daha önce kriz masasından yemek verildiğini, şimdi onun da kesildiğini belirten Bengü, "Bizden başka kimse çadırda kalmıyor. Gelen giden bize bakıyor. Bizim de bir gururumuz var, utanıyoruz" diyor.
Ali Yakak'ın gelini Melehat Yakak ise, deprem korkusuyla çocuğunu düşürmüş. Melehat, "Deprem şoku geçirdim ve çocuğu düşürdüm. Sadece tahliller için 50 milyon lira istediler. Veremediğimiz için tedavi olamıyorum" diye anlatıyor yaşadıklarını ve ekliyor: "Suyu bile bodrumdan içiyoruz."
ÖNCEKİ HABER

İşçiler uyardı: Bir kez daha düşünsünler

SONRAKİ HABER

Tunus'ta tek adaylı seçim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...