02 Mart 2011 05:40

Barışa uzanan eli geri çevirdiler

2010 yılını toplam 23 bin 573 hak ihlaliyle kapatan Türkiye'nin KCK'nin 7 aylık eylemsizlik sürecindeki karnesi de kırıklarla dolu. 7 aylık süreçte beklenenin aksine hükümetin milliyetçi söylem ve politikalarında artış gözlenirken MGK'deki teklik vurgularında da bir değişiklik olmadı.İHD verilerine göre sadece

Barışa uzanan eli geri çevirdiler
Paylaş
Sertaç Kayar

İHD verilerine göre sadece 4 aylık eylemsizlik sürecinde 9 bin 177 hak ihlali yaşandı. Düşüncelerinden dolayı 345 kişi ceza aldı ve 525 kişiye dava açıldı. İşkence ve kötü muameleye de 266 "tolerans" tanındı.

OPERASYONLAR HIZ KESMEDİ

KCK'nin eylemsizlik süresini Haziran ayında düzenlenecek genel seçimlere kadar uzatmasının ardından gözler hükümet ve devlet cephesinden atılacak adımlara çevrildi. KCK'nin yayınladığı çözüm deklarasyonu ve sivil toplum örgütlerinin ortaya koyduğu yeni bir anayasa, askeri ve siyasi operasyonların durdurulması, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi ve görüşmelerde müzakere sürecine geçilmesi ve Kürt siyasetçilerin serbest bırakılması gibi taleplere yönelik adım atılması beklenirken, devlet cephesinden hiçbir adım atılmadı, aksine operasyonlar sürdü, Öcalan ile görüşler 'hava muhalefeti' ve 'koster bozuk' gibi gerekçelerle engellendi, siyasi ve askeri operasyonlara ise devam edildi. Bu süreçte yaşanan hak ihlallerindeki artış ise, dikkat çeken bir başka alan oldu.

İŞKENCEYE TOLERANS

İHD verilerine göre, eylemsizlik kararının alındığı Ağustos ayında bin 758, Eylül ayında bin 959, Ekim ayında bin 723, Kasım ayında bin 550 ve Aralık ayında da 2 bin 187 olmak üzere toplam 9 bin 177 hak ihlali olayı yaşandı. Sadece 4 aylık süre içinde yaşamını yitiren 17 HPG'linin cenazesi parçalanırken, farklı tarihlerde yaşamını yitiren 33 HPG'linin cenazeleri de ailelerine verilmedi. Hak ihaleleri ile gündemden düşmeyen cezaevlerinde ise, 247 hak ihlali yaşandı. Düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar da bu sürede durmadı. Yapılan 100 eylem ve etkinliğe polis müdahale ederken, müdahale sırasında polisin kullandığı aşırı şiddet tartışmalara neden oldu. Ev baskınlarının durmadığı eylemsizlik süresinde, 307 eve baskın düzenlenirken, binlerce kişi ise gözaltına alındı. Yine düşüncelerini ifade ettikleri için 345 kişi ceza alırken, aynı gerekçe ile 525 kişi hakkında da dava açıldı. Başbakan Erdoğan, "İşkenceye sıfır tolerans" diye dursun, dört aylık eylemsizlik sürecinde işkence ve kötü muamelede '266 tolerans' yaşandı.

KÜRTÇE ÜZERİNDEKİ BASKI ARTTI

KCK ile sivil toplum örgütlerinin "Kürt siyasetçileri serbest bırakılsın" talebine karşılık, 3 bin 298 yıla varan hapis cezası istemi karşısında Kürt siyasetçilerin tek kelime dahi savunma yapmasına izin verilmedi. 18 Ekim'de Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlayan ve Kürt siyasetçileri ile insan hakları savunucularından oluşan 104'ü tutuklu 152 kişinin yargılandığı tarihi davada, devletin Kürt diline resmi yaklaşımında bir değişikliğin olmadığı gerçeği açığa çıktı. Kürtçe savunma yapmak isteyen Kürt siyasetçilerin Kürtçe savunma talepleri reddedilirken, Kürtçe savunma önce "Bilinmeyen bir dil", ardından "Mahkemenin anlamadığı bir dil", daha sonra "Kürtçe olduğu iddia edilen bir dil" olarak mahkeme tutanaklarına geçirildi. Son duruşmada ise, "Kürtçe olduğunu düşündüğümüz bir dil" olarak tutanaklara geçirilen Kürtçenin bir dil olduğu yavaş yavaş kavramaya başladı. Mahkemenin bu tutumuna sert tepki gösteren Kürtler, yaşadıkları her yerde sokağa çıkarak anadillerine sahip çıkarken, BDP ile DTK Kürtçenin yaşamın her alanında kullanılması için kampanya başlattı.

MGK TEKÇİLİĞE DEVAM ETTİ

20 Ağustos günü yapılan ve toplumda "AKP projesi devlet projesi" oldu yorumlarına yol açan MGK toplantısı sonrasında, yapılan tüm MGK toplantılarında sürekli "terörle mücadele" ön plana çıkarılırken, DTK'nın 'Demokratik özerklik' önerisi ile 'iki dilli' hayatın görüşüldüğü 29 Aralık günü yapılan MGK toplantısının sonuç bildirgesinde, "'Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet' anlayışını ve önde gelen ortak paydalarımızdan birini teşkil eden Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dilinin Türkçe olduğu gerçeğini değiştirmeye yönelik hiçbir girişimin kabul edilemeyeceğini de bilinmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir" denildi. MGK toplantısının hemen ardından tepkileri kırmak için Diyarbakır'ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Gül, burada da MGK bildirisini tekrarlayarak, "Resmi dil Türkçedir, başka resmi dil olmaz" açıklamasını yaptı.(DİYARBAKIR/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Barış Anneleri AKP ilçe binalarını işgal etti

SONRAKİ HABER

'İyi çocuklar'ın işi mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...