06 Ekim 1999 21:00

'Tutukluları olumsuz gelişmeler bekliyor'

İstanbul Barosu Cezaevleri Komisyonu Sorumlusu Kemal Aytaç, son günlerde sıkça gündeme getirilen hücre sistemini eleştirdi.

Paylaş
'Tutukluları olumsuz gelişmeler bekliyor'
Beyda Yıldız
Devletin sistemli politikaları sonucu insani yaşam koşullarının bir türlü sağlanmadığı cezaevleri, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde yaşanan katliamla bir kez daha gündeme geldi. İstanbul Barosu Cezaevleri Komisyonu Sorumlusu Kemal Aytaç, devletin cezaevlerinde ciddi, örgütlü ve planlı bir politikası olduğunun altını çizerek, son günlerde sıkça gündeme getirilen hücre sistemini eleştirdi. Aytaç, cezaevlerinde bir iyileştirmeye gidilmesinin yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğine vurgu yaptı.
Cezaevlerinde görüşmeler sona erdi ve siyasi tutuklu ve hükümlülerin taleplerinin kabul edildiği açıklandı. Gelinen nokta, geçici mi yoksa uzun vadeli bir çözüm mü?
Belli noktalarda ileri geri adımlar atıldı. Ancak asıl olarak tutukluların talepleri kabul edildi. Ancak bundan öncede yapılan görüşmelerde talepler kabul edilmişti. Hatta açıklama yapılarak, protokole bile bağlanmıştı. Ama bir süre sonra uygulamada yine tutuklu ve hükümlülerin sorunları giderilmiyor. Zaten bu Adalet Bakanlığı ile bu kafa yapısı ile bu yöntemler ile cezaevi sorunlarının aşılması mümkün değil. Durum böyle olunca da olaylar patlak veriyor.
Kısa bir zaman önce çete davası mahkûmları arasında bir silahlı çatışma yaşandı, ardından Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde siyasi tutuklulara yönelik bir katliam gerçekleştirildi. Hemen ardından da hücre sistemi tekrar gündeme alındı. Devlet, olayları nasıl sonuçlandırmak istiyor?
Cezaevlerinde büyük bir sıkıntı yaşanıyor. Koğuş sistemi en adil, en sağlıklı, insani münasebetlerinin olduğu bir yaşam alanı. Düşünsenize insanları tek tek odalara, hücrelere kapattığınızı... Onları diğer insanlardan kopardığınızı. Bu tamamen insanları yanlızlaştırma politikasıdır. Esas amacı insanların biraraya gelip toplumsal sorunları tartışmasını, bunlara kafa yormasını, kendilerini geliştirmesini engelleyen bir sistemdir. Tutuklular, hücrelere konulmaları halinde daha vahşi bir ortamda yaşıyor olacaklar. Bir insanın 5-10 yıl hücreden çıktıktan sonraki halini hayal edebiliyor musunuz? Bu insanı ha yok etmişsin, ha hücreye kapatmışsın. Bu sistem, insanı değil düzeni koruyan, hakim sınıfların kendi zulüm düzenlerini nasıl sürdürebilecekleri düşüncesinin cezaevlerindeki uzantısıdır. Bilinçli ve amaçlı olarak gündeme getirilen bir sistem. Şunu da belirtmek gerekiyor. Koğuşlarda kapasitesinin 3-4 kat üstünde tutuklu bulunuyor. Yani 40 kişinin kalması gereken koğuşlarda 120, 160 hatta 180 kişi kalıyor. Dolayısıyla bu şartlara sahip olan bir cezaevinde sorun yaşanmaması mümkün değil.
Hükümetin cezaevleri sorununa yaklaşımına ilişkin geleceğe dair öngörüleriniz nelerdir?
Bu hükümeti oluşturan unsurlar ortada: ANAP, MHP, DSP. Bunların cezaevine bakış açıları belli. Bu yüzden cezaevlerine yönelik önümüzdeki günlerde daha olumsuz adımlar atılacak. Bugün tutuklu ve hükümlülerin endişeyle izledikleri gelişmeler var. O da hücre sistemi. Şu anda varılan uzlaşma geçici bir durum, çünkü cezaevlerindeki sorunlar yığılarak artıyor. Önümüzdeki günlerde daha olumsuz gelişmeler bekliyor tutuklu ve hükümlüleri.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ülkemizde genel olarak birçok sorun var. Sendikalar, partiler, sivil toplum örgütleri bir arada durup gerçekten bu hükümeti uyarıcı eylem ve etkinlikler yapmalıdırlar. Baskı grupları oluşturulabilirse, cezaevinde yaşayanların da insan olduğu ve insanca yaşam hakkına sahip oldukları noktasında ilerlemeler sağlanabilir. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Okuyan'dan işçiye ayak oyunu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilciliği'ne yaptığı ziyarette, halka rağmen çıkardıkları yasanın 'aslında işçi hareketinin 47 yıllık özlemini giderdiğini' iddia etti. İşgüvencesi, işsizlik parası ve kayıtdışı çalışmayı bu temel talepler arasında sayan Okuyan, kendileri tarafından çıkartılan Sosyal Güvenlik Yasası'nın bu üç temel talepten ikisi olan işsizlik parası ve kayıtdışı çalışmanın önlenmesi taleplerinin gerçekleşmesine yönelik etkili düzenlemeler getirdiğini de ileri sürdü. Henüz gerçekleşmeyen diğer talep olan işgüvencesini de, sosyal güvenlik reformunun ikinci ayağı olarak gündeme getirecekleri 5 maddeyle gündeme sokacaklarını açıklayan Okuyan, "57. hükümet olarak bu yasayı mutlaka çıkartacağız" dedi.
Okuyan, ziyaret boyunca yaptığı açıklamalarla, işçi taleplerini sosyal güvenlik hakkına yönelik sadırıları meşrulaştırabilmenin dayanağı olarak kullanmaya çalışacağının işaretlerini verirken, Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak da "Sosyal Güvenlik Reformu'nun hepsi kötü değil. Sendika camiası olarak sizden beklentilerimiz var, sözlerinizi tutmanızı bekliyoruz, sendika camiası, sizin sözlerinin arkasında duran birisi olduğunuzu biliyor ve size güveniyor" diye konuştu.
'Tabii ki işçi çıkartabilirsiniz'
Görüşmede, sendikal nedenlerle işten atmayı engellemeye yönelik düzenlemeleri içeren 158 No'lu ILO sözleşmesinin de '92 yılından beri beklediği Meclis'ten bir an önce çıkartılmasını isteyen Büyükkucak, kamuoyunun bu anlamda kendilerini yanlış anladığını belirtti. Faruk Büyükkucak şöyle devam etti: "Biz işçi çıkarılmasın demiyoruz, tabii ki çıkarılacak. İşveren fabrikasını daraltır, kapatır, bunun için İş Yasası'nda 17. madde işliyor, 17/2 işliyor zaten. Biz bir işçi sendikaya üye olduğu için işten çıkarılmasına karşı çıkıyoruz. İşverenler 'Çıkaramayız mı efendim?' diyor. Tabii ki çıkartırsınız."
12 Eylül darbesiyle birlikte gasp edilen bir hak olan hak grevine de değinen Büyükkucak, bu hakkın yeniden kullanılabilmesine yönelik düzenlemelerin yapılması gerektiğinin altını çizdi. Toplusözleşmelerin işverenler tarafından uygulanmadığı koşullarda uygulanan grevi düzenleyen 'hak grevi'ne ilişkin düzenlemelerin geri getirilmesinin, sendikal hareketin geleceği için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Büyükkucak'tan sonra söz alan diğer sendikacılar da kendi işkollarından verdikleri örneklerle işgüvencesinin öneminin altını çizdiler.
TGS Genel Başkanı Ziya Somay, Denizciler Sendikası Genel Sekreteri Cemil Yeniay, Denizciler Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Hamit Kalkavan, Tek Gıda-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, Tek Gıda-İş Teşkilatlandırma Sekreteri Turan Ayber, Kristal-İş Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Okuyan, ANAP İstanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu ve ANAP İstanbul İl Başkanı İbrahim Taşkın'ın da hazır bulunduğu ziyaret yaklaşık yarım saat sürdü.
ÖNCEKİ HABER

Yargıtay Öcalan'a idam kararını

SONRAKİ HABER

Altın Portakal ödülleri sahiplerini buldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa