03 Ekim 1999 21:00

Depremzede değil... Onlar AKSA'zede

Yalova Altınkum Sitesi sakinleri, AKSA'da meydana gelen akrilonitril gazı kaçağından en çok etkilenenlerden. Site sakinleri de depremi yaşamışlar yaşamasına, ama onları asıl mağdur eden meydana gelen gaz sızıntısı olmuş. Kendi yaşadıklarının deprem felaketinden daha çok AKSA felaketi olduğunu söyleyen site sakinleri, kendilerini de "AKSA'zede" olarak tanımlıyorlar.

Paylaş
Depremzede değil... Onlar AKSA'zede
Sibel Hürtaş
Yalova Altınkum Sitesi depremde patlayan iki akrilonitril tankından çevreye 6500 ton 'akrilonitril' gazı sızan AKSA Akrilik Kimya Sanayi AŞ'ye en yakın yerleşim birimi. Site sakinleri değil evlerine, ilçeleri Taşköprü'ye bile depremden haftalar sonra girebildiler. Depremin ardından gaz sızıntısından dolayı tüm site sakinleri önce enkaz altında kalan komşularını kurtarmaya çalıştı. Gaz, burada birçok kişiyi uyuştururken çoğunun da bayılmasına sebep oldu, dağlara kaçmak zorunda kaldılar. Kaçtıkları yerlerde günlerce hasta yattılar, ama gittikleri hiçbir hastane vücutlarına bu zehrin karıştığını tespit edebilecek düzeyde değildi. Şimdi sitelerine gazdan ne kadar etkilendiklerini bilmeden geri döndüler ve AKSA'nın kapanması için mücadele etmeye başlıyorlar. Site sakinleri, sağlık muayenelerinin yapılmasını ve AKSA'nın kapatılmasını istiyorlar.
'Nefes alamadık'
Yeni bir sızıntı korkusuyla Altınkum Sitesi'ne dönen site sakinleri, deprem anından bu yana yaşadıklarını, taleplerini ve yapacaklarını anlattılar. 72 yaşındaki Mediha Hanım, depremde üzerine düşen dolaplardan kendini zor kurtarmış, dışarı çıktığında ise fabrikadan yayılan gazdan bayılmış. Mediha Hanım'ı komşuları kurtarmış. Bundan sonra Mediha Hanım'ın yaşadıklarıyla diğer site sakinlerinin yaşadıkları aynı: "Evin içinde kokuyu hissetmiştik. Dışarı çıkar çıkmaz daha da fazlalaştı. Etrafta tüp kokusuna benzer bir koku soluyordum. Gözlerim ve ciğerlerim yanıyordu. Nefes almakta zorluk çekiyorduk. Dudaklarımız uyuşmaya başladı önce, sonra da bütün vücudumuz... Yarı baygın, yalın ayak dağlara kaçtık. Saatlerce yürüdük yollarda. Siteden 15-20 kilometre uzaklarda bile kokuyu hissedebiliyorduk.
'Kurtarma yapılmadı'
Dışarı çıkan site sakinleri, önce yıkılan evlere yönelip komşularını çıkarmaya çalışmışlar. Arkadaşlarının sesini duyabildiğini, hatta kurtarılabileceklerini söyleyen Engin Aydın, gazdan fazlaca etkilendikleri için siteyi terk etmek zorunda kaldıklarını söylüyor. Ölen insanların da o gece gaz sızıntısı yüzünden öldüklerini söyleyen Aydın, kurtarılamamalarının olanaksız olduğunu söylüyor.
Altınkum Sitesi'nde enkaz kaldırma çalışmalarına bu yüzden kurtarma ekipleri de katılamamış. Depremden sonra Engin Aydın, enkazın altındaki arkadaşlarını köpeği ve komşuları ile kurtarmaya çalıştıklarını belitiyor. Aydın, enkaz kaldırma çalışmalarına katılanların gazdan etkilenerek bayıldığını ve kaçmak zorunda kaldıklarını, hayvanların ise hepsinin öldüğünü söylüyor. Gaz sızıntısına rağmen fabrikadan da gerek ekinleri için, gerek kendileri için hiçbir uyarı yapılmamasından şikâyetçi olan Aydın, şöyle devam ediyor: "Bize hiçbir fabrika yetkilisi Allah rızası için 'Fabrikamızda patlama oldu. Kaçın, size yardım edelim' demedi. Kaçışma anında hepsi arabalarıyla geldi, bizi gözledi. Oradaki patronlar bunu bizden uzun bir süre sakladılar."
Gaz sızıntısının ardından Taşköprü beldesinin yanı sıra çevresindeki 8 köyün de boşaldığını söyleyen Aydın, yanlarına hiçbir şey alamadan çıktıkları dağlarda günlerce hasta yattıklarını söylüyor.
Site sakinleri, zehir almış olabilecekleri şüphesi ile gittikleri hastanelerden, "Biz bu gazın size etkisi olduğunu anlayamayız, böyle bir gaz hakkında bilgimiz yok" cevabını almışlar, gazın üzerlerindeki etkisi de serum ve ağrı kesici ilaçlarla kesilmeye çalışılmış.
'Muayene olmamız lazım'
Siteye televizyondan izledikleri bilgilerle dönmeye karar veren Engin Aydın, İznik Gölü'ne kadar gittiklerini söylüyor. Aydın buralara yardım gelmediğini belirterek, "Bizim aslında evimiz yıkılmadı, sadece depremzede olsak o kadar uzaklara gitmemize gerek kalmazdı. Burada kalıp yardım da alabilirdik belki, ama biz gaz sızıntısı yüzünden günlerce aç, susuz dağlarda kaldık. Gördüğünüz gibi biz deprem değil, AKSA mağduruyuz" diye konuştu.
Yaşadıklarından beri site sakinlerinin aklında zehirden etkilenip etkilenmedikleri konusunda soru işaretleri var. Başvurdukları tüm hastanelerden sağlam bilgi verilmeden gönderilen site sakinleri ilçelerinde zehri alıp almadıklarını tespit edebilecek sağlık tarama merkezlerinin kurulmasını istiyorlar.
Feriha Dağdevir'in ise o ara yanında en büyüğü 17 en küçüğü 5 yaşında beş torunu varmış. Depremden günler sonra İstanbul'a kızının yanına gelen Feriha Dağdevir de torunlarının sağlıklarından şüpheli. "Biz yaşadık yaşayacağımızı" diyen Feriha Hanım da insanların acele olarak muayene edilmesi gerektiğini söylüyor.
'Domates kadar...'
Altınkum Sitesi sakinleri, meyvelerinin, sebzelerinin de yenecek halde olmadığını, hatta evdeki yiyeceklerinin bile zehirlendiğini belirterek; bunun kamuoyuna yansımasının ardından birkaç profesörün gelip bu yönde incelemeler yaptığını hatırlatıyorlar. Mediha Karataş hiçbir muayene taleplerinin kabul görmediğine dikkat çekerek, "Depremden sonra gördük ki bu ülkede domates kadar değerimiz yok" diyor.
Mücadele başladı
Altınkum Sitesi sakinleri hâlâ fay hattının üzerine kurulu bulunan akrilonitril tanklarının tekrar patlama tehlikesiyle yüz yüze. Diğer bölgelerde de olduğu gibi eskisi gibi olmayacak onların yaşamları. Akrilonitril kokulu sitelerinden kaçan komşularını da gittikleri çadırkentlerden AKSA'ya karşı başlatacakları mücadele için çağırıyorlar. Site sakinleri, fabrikanın kapanması için şimdiye kadar yaklaşık 1000 imza topladılar. Başlattıkları imza kampanyasına, duyarlı tüm insanların katılmasını isteyen site sakinleri, aynı zamanda fabrikaya karşı toplu dava açma girişiminde. Davaları üstlenen Avukat Ayşe Aydemir de Altınkum Sitesi'nde oturuyor. Deprem sonrası fabrika yetkililerinin yaşattıklarının insanlık dışı olduğunu kaydeden Aydemir, yaptığı tüm başvurularda, "Çok biliyorsanız gidin dava açın" dendiğini, kimsenin kendilerine yardımcı olmadığını hatırlatıyor.
Altınkum Sitesi sakinlerinin talepleri ise şöyle: "AKSA başta olmak üzere bu tür fabrikaların deprem bölgelerinden uzaklaştırılması, uzaklaştırılana kadar bu tankların yeraltına alınması, en kısa sürede hava ölçüm merkezlerinin ve sağlık istasyonlarının kurulması."
Avukat Ayşe Aydemir, "Eğer bu önlemler alınmazsa burada birilerinin iki kuruş para kazanması için pisi pisine öleceğiz. Biz öldükten sonra da bir şey değişmez, orada herkes yemek yemeye devam edecek, ortaklar pastadan payını almayı sürdürecek" diyor. Aydemir, önce savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını, maddi ve manevi tazminat davası açacaklarını, AKSA yönetiminin kınanması ve tanklarının bu çevreden derhal tahliyesine karar verilmesi için hem savcılıktan hem de hukuk mahkemelerinden yardım isteyeceklerini ifade etti. Aydemir, tüm bu girişimlerin olumsuz sonuçlanması halinde davayı Avrupa'daki mahkemelere taşımakta kararlı olduklarını söylüyor.
ÖNCEKİ HABER

Balıkesir'de emekçi düşmanlığı

SONRAKİ HABER

35 saat taslağına işçi müdahalesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa