21 Eylül 1999 21:00

AİHM'in Kenan Bilgin sorgusu sürüyor

AİHM'in Kenan Bilgin sorgusu sürüyor
Gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki davasının Ankara Adliyesi Kütüphanesi'nde başlayan duruşması dün de tanıkların dinlenmesiyle devam etti. Gizli oturumla yapılan duruşmanın dünkü oturumunda 5 tanık dinlendi.
AİHM'nden MM Jean-Claude Geus başkanlığında, Marek A. Nowicki ve Marc Vila Amigo'dan oluşan heyetin yürüttüğü ve Kenan Bilgin'in avukatları Kamil Tekin Sürek, Nesrin Hatipoğlu, Ali Uluk ile Türkiye'yi temsilen Şükrü Alpaslan başkanlığında Ayşen Emüler, Meltem Gülşen, Yusuf Aki ve Fırat Polat'ın katıldığı gizli oturum saat 09.00'da başladı.
Kenan Bilgin'le aynı dönem Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde gözaltında tutulan ve bu süre içerisinde Kenan Bilgin'i gördüğünü beyan eden tanıklardan Müjdat Yılmaz, Salman Mazı ve Emine Yılmaz öğleden önce ifade verdiler. Öğleden sonraki bölümde ise yine TEM'de gözaltında iken Kenan Bilgin'i gördüğünü ifade eden Ayşenur İkiz, Özer Akdemir'in tanıklığına başvuruldu. Daha sonra Ankara Cumhuriyet Savcılarından Özden Tönük'ün tanıklığına başvurulan dünkü oturuma ara verildi. AİHM heyeti bugün de, Kenan Bilgin'in gözaltında kaybedildiği 12 Eylül 1994 tarihinde görevde bulunan TEM amirlerinden Ülkü Met ve Mehmet Karataş'ı dinleyecek.
Bilindiği gibi Kenan Bilgin 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara'nın Dikmen semtinde gözaltına alınarak, Ankara Terörle Mücadele Şubesi'ne götürülmüş, o tarihten sonra ailesi ve avukatları kendisinden bilgi alamamıştı.
Bilgin'in gözaltında olduğunu gören ve tanıklık eden 11 kişi, gözaltından çıktıktan sonra yaptıkları yazılı açıklamalarda Kenan Bilgin'i gördüklerini ilan etmişlerdi. M. Cavit Nacitarhan, Bülent Kat, Talat Abay, Ercan Aktaş, Murat Demir, Sahir Çoban, Müjdat Yılmaz, Emine Yılmaz, Salman Mazı, Ayşenur İkiz ve Özer Akdemir'in ifadeleri doğrultusunda resmi kurumlara yapılan başvurulara olumsuz sonuç alan İrfan Bilgin, olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmüştü.
AİHM ise 17 Ekim 1994'de kendisine yapılan başvuruyu değerlendirip, 30 Haziran 1997'de kabul edildiğini açıklayarak, soruşturmayı başlatmıştı. Bu doğrultuda yürütülen süreç 17 Eylül 1999'da Stazburg'da Avukat Murat Demir'in tanıklığı ile başladı. Ardından 20 Eylül'de Ankara'da başlatılan tanıkları dinleme süreci yarın sona erecek. Komisyon, tanıkları dinledikten sonra, elde ettiği bilgiler doğrultusunda bir rapor hazırlayarak, ekim ortalarında AİHM'e iletecek. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Silah fuarı önünde protesto
Aynur Toraman
İngiltere'de "Uluslararası Savunma Sistemleri Ekipmanları Fuarı" adı altında düzenlenen ve Savunma Bakanlığı tarafından finanse edilen silah fuarı olaylı bir şekilde sona erdi. Silah Ticaretine Karşı Kampanya (CAAT) adlı kitle örgütünün yüzlerce üyesi, Londra'daki Kürtler, Doğu Timorlular ve bazı kilise temsilcileri, fuar alanı dışında protesto eylemi düzenlediler. Protestocular, kendilerini araçlara kilitleyip fuar girişlerini kapatmaya çalıştılar. Polisin bu sırada gerçekleştirdiği saldırıda 7 kişi gözaltına alındı. Polis saldırısını kınayan CAAT, eylemin başarılı olduğunu bildirdi.
14-17 Eylül tarihleri arasında Londra'nın Docklands ve Surrey'in Chertsey bölgesinde düzenlenen fuar, bugüne kadar yapılmış en büyük silah gösterisi oldu. Birçok ülkeden silah tekellerinin, tanktan savaş uçaklarına, zırhlı araçlardan füze sistemlerine kadar her türden silahı sergilediği fuara; delege, alıcı ve resmi yetkili düzeyinde 20 bin kişinin katıldığı tahmin ediliyor.
İşte ahlaklı politika!
Silahlanma karşıtı örgütler ve insan hakları kuruluşlarının, fuara davetli ülkeler listesine yönelik tepkileri, "ahlaklı dış politika" vaatleriyle işbaşına gelen İşçi Partisi hükümetini güç durumda bıraktı. İnsan hakları örgütleri; Endonezya, Türkiye, Cezayir ve Suudi Arabistan gibi insan hakları ihlallerinin yaygın olarak yaşandığı ülkelerin fuara davet edilmesine karşı çıkmış ve bu ülkelerin, satın alacakları silahları kendi halklarına karşı kullanacaklarını belirtmişlerdi.
İngiltere'nin geleneksel "dost"larından Endonezya diktatörlüğünün Doğu Timor'da gerçekleştirdiği katliamlar, fuara karşı tepkilerin daha da yoğunlaşmasını sağladı. Kendini aklama çabası içine giren hükümet, birdenbire Endonezya'ya silah ambargosu koyduğunu açıklayarak diğer ülkeleri de aynı şeyi yapmaya çağırdı. Çünkü artık, Endonezya'ya satılan silahların, Doğu Timor'a "barış gücü" olarak giden İngiliz askerlerine karşı kullanılması tehlikesi de ortaya çıkmıştı! Silah fuarına davet edilen ülkeler içinde faşist rejimlerce yönetilenlerin bulunması, iki listenin ortaya çıkmasına neden oldu. CAAT, Savunma Bakanlığı'nın parlamento ve kamuoyuna açıkladığı listede, insan hakları ihlalleri ile ünlü birçok ülkeye yer verilmediğini, ama bu ülkelerin de davetliler arasında bulunduğunu açıkladı. Bu yılki fuarın tartışmalı bitmesine neden olan bir başka olay da, fuarda antipersonel mayınlarının pazarlanması oldu. İngiltere'nin de imza attığı ve antipersonel mayın üretimi ve satışını yasaklayan Ottawa Anlaşması ve 1998 Mayın Yasası'na rağmen, fuara katılan Romtechnica adlı Romen şirket, "MS-3 Sürpriz" ve MAI-75 tipi mayınların reklamını yaptı. Bu mayınlar, Angola başta olmak üzere birçok ülkede yüzbinlerce insanın ölümüne ve sakat kalmasına neden oluyor.