12 Eylül 1999 21:00

İHD: '82 Anayasası değişmelidir'

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin, 1982 Anayasası'nın tamamen ortadan kaldırılması ve yeni bir anayasa yapılması gerektiğini söyledi.

Paylaş
İHD: '82 Anayasası değişmelidir'
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin, 1982 Anayasası'nın tamamen ortadan kaldırılması ve yeni bir anayasa yapılması gerektiğini söyledi. Keskin, dün düzenlediği basın toplantısında, aradan geçen 19 yıla rağmen, darbe izlerinin hâlâ yoğun olarak yaşandığını belirtti. Darbeciler tarafından hazırlanan 1982 Anayasası'nın diğerlerinden daha antidemokratik olduğunu belirten Keskin, "650 bin kişinin gözaltına alındığı 329 kişinin yargısız infazla, 349 kişinin şüpheli biçimde öldürüldüğü, 171 kişinin işkencede yaşamını yitirdiği, 1milyon 683 kişinin fişlendiği, 51 kişinin idam edildiği 517 kişinin idama mahkûm edildiği, 98 bin 404 kişinin siyasi nedenlerle yargılandığı, 937 filmin yasaklandığı, 23 bin 667 derneğin kapatıldığı, gazetecilere toplam 3315 yıl hapis cezası verildiği, 3 gazetecinin öldürüldüğü, tüm parti ve sendikaların kapatıldığı, binlerce kişinin işten atıldığı ve birçok yıkıma neden olan askeri darbeyi gerçekleştirenler ise, yaptıkları Anayasa'nın hâlâ geçerli olmasının getirdiği rahatlıkla verdikleri bunca tahribata rağmen yargılanmamışlardır" dedi. Keskin, yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın hazırlanması gerektiğini vurgulayarak, anayasanın hazırlanmasında tüm demokratik güçlerin ve hukuk kuruluşlarının görüşlerinin alınması gerektiğini de ifade etti.
Sanatçı Şanar Yurdatapan ise, 12 Eylül darbesini, 12 yıl Türkiye'ye gelmeyip "hafif atlattığını" söyleyerek, darbenin toplumda yarattığı tahribatın Marmara depreminden çok daha feci olduğunu ifade etti. 12 Eylül darbesinin Türkiye'yi yakıp yıkıp feci bir yıkıntı bıraktığını söyleyen Yurdatapan, "1980 12 Eylül'ün darbesi, söylendiği gibi kardeşin kardeşini vurduğu bir ortama son vermek amacı ile gelmedi, tam tersine gelebilmek için kardeşi kardeşe bizzat vurdurttu. Toplumun her kesiminden insanlar öldürüldü. O yıkıntıların en büyük sonucu Anayasa ve ona bağlı bir hukuk sistemidir" dedi.
İHD Elazığ Şubesi Başkanı Cafer Demir ise, yazılı olarak yaptığı açıklamada, 12 Eylül hukuksuzluğunun tüm sonuçlarıyla devam ettiğini söyleyerek, 1982 Anayasası'nın askeri bir anayasa olduğunu vurguladı. Demir, demokratik bir ülke, barış, dostluk için demokrasiden yana olan herkesi duyarlı olmaya çağırdı.
Sanatçılar 12 Eylül'ü protesto etti
Faşizme Karşı Sanatçılar, 12 Eylül askeri darbesini protesto ettiler. Taksim'de bulunan Nâzım Kültürevi'nde dün basın açıklaması düzenleyen sanatçılar, 21. yüzyıla 12. Eylül'ün utancıyla girmek istemediklerini dile getirdiler. Sanatçılar adına hazırlanan basın metnini okuyan Ahmet Mürted, "12 Eylül, örgütlü toplum inancımızı budadı. 12 Eylül, geleceğimizin kendi ellerimizde olduğu düşüncesine saldırdı. 12 Eylül, 'Artık gülme sırası bizde' diyen patronların emekçilere dönük korkunç sömürüsünü örgütledi" dedi.
12 Eylül'ün bilim adamlarını üniversitelerden uzaklaştırdığını, kişiliksizliği baştacı ettiğini kaydeden Mürted, sözlerine şöyle devam etti: "12 Eylül, onurun, erdemin, kararlılığın, inadın, insan sevgisinin iğdiş edilmesi oldu. Çiğliğin, sığlığın, zavalılığın, sanatın her yanına, her dalına sızmasının sorumlusu oldu. 12 Eylül, birey derken hiçleşmenin resmi oldu".
SİP: 12 Eylül emeğe darbedir
SİP Genel Başkanı Aydemir Güler, 12 Eylül'ün sermayenin emeğe bir darbesi olduğunu söyleyerek, "12 Eylül'ün sorumluları hesap verecek" dedi. Güler, dün yazılı olarak yaptığı açıklamada, 12 Eylül'den sorumlu olanların yargılanmasını, Anayasası'nın lağvedilmesini, cuntaya destek verenlerin hesap vermesini isteyerek, "Darbe anayasası yürürlüktedir, darbenin faşist liderlerinden döktükleri kanın, açtıkları yaranın hiçbir hesabı sorulmamıştır. Darbeye varan süreci bizzat yaratan Demirel'ler, Ecevit'ler hâlâ iktidardadır. Darbenin akıl hocaları, Koç'lar, Sabancı'lar yoksul halkımızı sömürmeye devam etmektedirler" dedi.
Ortak mücadele
Eğitim-Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Bahri Akkan da, 12 Eylül karanlığının devlet tarafından bile tartışıldığını söyleyerek, başta Anayasası olmak üzere 12 Eylül'ün tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasını ve sorumluların yargılanmasını istedi. Akkan, "Ortak bir mücadele ile 12 Eylül karanlığından birlikte çıkalım ve 12 Eylülcülerin hesap vermesini sağlayalım" dedi.
'Demokrasi için daha cesur olalım'
SODEV Başkanı ve CHP PM Üyesi Ercan Karakaş ise, 12 Eylül ve Anayasa tartışmalarına ilişkin yaptığı basın açıklamasında, demokrasi için daha cesur olunması gerektiğini söyledi. Karakaş, mevcut Anayasa'nın içeriği gibi hazırlanışı ve referanduma sunuluş biçiminin de demokratik olmadığını hatırlatarak, "12 Eylül darbesinden 19 yıl sonra, ülkemizde halen '82 Anayasası'nın ve bu Anayasa'ya paralel olarak çıkartılan temel yasaların yürürlükte olması son derece düşündürücü ve üzücü bir durumdur" dedi.
Hak-İş: Ülkemizin ayıbı olacaktır
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, "Türkiye'nin yeni bir yüzyıla demokratikleşmedeki atılımları sağlayamadan, Anayasa'daki antidemokratik unsurları kaldırmadan girmesi, ülkemizin bir ayıbı olacaktır" dedi. Yazılı bir açıklama yapan Uslu, Türkiye'nin çoğulcu bir demokrasiye, kültürel çeşitliliğe, kişisel hak ve özgürlüklere sahip çıkan bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu belirterek, toplumun tüm kesimlerinin çağdaş hukuk devletine yaraşır bir Anayasa özlemlerini yüksek sesle dile getirmeye başladığını ifade etti. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Buca'daki tutuklulara destek istendi
Buca Cezaevi'nde siyasi tutukluların haklarının gasp edilmesine yönelik saldırıların devam ettiğini söyleyen tutuklu aileleri, demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve siyasi partileri ziyaret ederek destek istediler. 35 gündür cezaevi idaresi tarafından tutukluların her türlü haklarının gasp edildiğini söyleyen tutuklu aileleri, günlerdir Buca Cezaevi önünde bekleyerek yakınlarının taleblerinin kabul edilmesini ve cezaevi idaresinin baskıları sona erdirmesini istiyor.
Direniş 35. gününde
Buca Cezaevi idaresinin, ziyaretçisi olmayan tutuklu ve hükümlülerin görüş alanına çıkmamasını istemesi ve haftada birkaç saat koğuşlar arası görüşü yasaklaması sonucu otuz beş gün önce başlayan gerginlik devam ediyor.
Tutuklu yakını Sevda Dağ, temmuz ayı sonlarında ve ağustosun başlarında, cezaevi idaresi ve siyasi tutuklu temsilcileri arasında görüşmeler yolu ile bir ölçüde sorunların çözümlendiğini belirterek, sadece bir hafta normal görüş yapılabildiğini söyledi. 5 Ağustos'tan itibaren koğuşlar arası iç görüşün de yasaklandığını söyleyen Dağ, bu tarihten itibaren siyasi tutukluların, yasaklar kaldırılıncaya kadar sayım vermeme ve arama yaptırmama eylemi başlattıklarını hatırlattı. Buca Cezaevi'ndeki tutukluların direnişe geçmesiyle birlikte Bergama ve Aydın cezaevlerinde de tutuklulara destek vermek amacıyla eyleme geçilmişti.
Yakınlarının hayatlarından endişe duyduklarını söyleyen tutuklu aileleri, 5 Ağustos tarihinden itibaren cezaevi idaresinin elektrik ve suyu kestiğini, tüp vermediğini, maltaya ve havalandırmaya açılan kapıların kapatıldığını söylediler.
Sağlık durumlarından endişeliyiz
Gelişmelerle ilgili kaygılı olduklarını belirten tutuklu yakınları, Adalet Bakanlığı'nın, diğer cezaevlerinde de eylemler başlayınca cezaevindeki hükümlülerin istedikleri yerlere sevkin yapılacağına dair söz verdiğini, ancak aradan geçen süre içerisinde bunu unuttuğunu belirtiyorlar.
Tutuklu yakınlarının cezaevi idaresinden, iç görüşün eskiden olduğu gibi normal şartlar içerisinde yürütülmesi talebinde bulunduğunu söyleyen tutuklu yakını Ahmet, idarenin iç görüşün avukatlarla görüş yerinde yapılmasını, avukatlarla görüş yerine gelen hükümlülerin de geliş ve gidiş sırasında tek tek aranmasını şart koştuğunu söyledi. Ancak hükümlülerin, görüş yerindeki iç görüş konusunda anlaştığını, fakat geliş gidiş sırasındaki tek tek üst aramasına karşı çıktığını belirtti. Diğer bir tutuklu yakını ise adli tutuklu ailelerin ziyarete alındığını, ancak siyasi tutuklu ailelerinin ziyarete alınmadığını söyleyerek, "Getirdiğimiz yiyecekler elimizde kalıyor, alsalar da verildiğinden emin değiliz. Yiyeceklerinin ve sularının olduğunu tahmin etmiyorum. Artık kimseye güvenimiz kalmadı. Çocuklarımızın hayatından kuşku duyuyoruz ve gerekli hakların verilmesini istiyoruz" dedi.
ÖNCEKİ HABER

Durmuş'a kadrolaşma davası

SONRAKİ HABER

Tanıdık bir sesten şiir dinletisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...