06 Eylül 1999 21:00
100 kara gün
Hükümetin kurulduğu günden bugüne kadar geçen 100 gün, işçi ve emekçilere saldırının azgınlaştığı bir dönem oldu.
100 kara gün
Muzaffer Özkurt
DSP, MHP, ANAP'ın kurduğu hükümet 100. gününü doldurdu. Tarihe 100 kara gün olarak geçecek bu süre boyunca, çoğunluğunu hükümet üyesi partilerin oluşturduğu TBMM'de, bu 100 günü emekçiler aleyhine alınan kararları çıkarmak için yoğun bir çalışma ile geçirdi.
57. hükümet Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 28 Mayıs 1999 tarihinde onaylanmıştı.
Hükümeti oluşturan DSP, MHP ve ANAP, IMF ve Dünya Bankası'nın emirlerini yerine getirmek için TBMM'de görülmedik yoğunlukta bir "çalışma" sergileyerek, işçi ve emekçilerin aleyhine kararlara imza attılar.
IMF'ye tam sadakat
Hükümet programını açıklayan Ecevit, IMF'nin ve MGK'nın damgasını taşıyan tüm görüşleri savunduklarını açıkladı. Hükümet IMF tarifesini her yerde uygulamaya soktu ve buğday fiyatını 80 bin lira olarak açıkladı. Çiftçiler akaryakıt ve gübre fiyatına yüzde 100 zam geldiğini söyleyerek taban fiyatının kabul edilemez olduğunu söylerken Tarım Bakanı Yusuf Gökalp fiyat analizini iyi yaptıklarını söyleyerek taban fiyatını savundu. Bu uygulamalarla çiftçi geçen yıla göre yarı yarıya fakirleşmiş oldu.
Yolsuzlukla başladı
Yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyen hükümet daha kurulduğunun ilk zamanlarında yolsuzluk skandalı ile sarsıldı. IMF Türkiye masası şefi Cottarelli ile görüşmeler sırasında belge sızdırılarak borsada düşüş gerçekleştirildi. Bu belgeyi sızdıranın Mesut Yılmaz olduğu söylenirken, Yılmaz yaptığı açıklama ile sorumlu kişinin Hikmet Uluğbay olduğunu iddia etti. Uluğbay, bu açıklama üzerine intihar girişiminde bulundu.
Bankaları kurtarma operasyonu
Hükümetin ekonomik anlamda ilk saldırısı TBMM gündeminde bekleyen Bankalar Yasası'nı çıkarması oluşturdu. Mali reform adı altında sunulan bankalar kanunu tasarısı ile bankalara yönelik devlet güvencesi daha da genişletildi. Daha önce kanun hükmünde kararname ile zor durumda olan bankalar, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devrediliyordu. Cavit Çağlar'ın İnterbank'ı ve Korkmaz Yiğit'in Bank Ekspres'i devlet tarafından böylece kurtarılmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi bu kararnameyi yasalara aykırı bularak iptal etmişti. Hükümette reform adı altında bankaları kurtarma operasyonunu yasal bir zemine oturtacak düzenlemeyi uygulamaya sokmuş oldu.
Emekçiye komik zam
Kamu emekçilerine maaş artışı yapacağını söylayen hükümet, memura yüzde 25 gibi komik bir artışı öngördü. Hükümetin belirlediği zammı protesto eden ve bordro yakma eylemi yapan emekçilere ise İstanbul'da polis saldırdı.
Hükümet tekel ürünlerine yaptığı yüzde 43'e varan zam ve her ay yüzde 10'u bulan benzin zammıyla kamu emekçilerine dayattığı yüzde 25 zammı vermeden geriye almış oldu.
Ve vatana ihanet
Bağımsızlık ve ülkenin çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuklarını iddia eden MHP ve DSP, ağırlıklı koalisyon hükümeti kuruluşunun hemen arkasından Türkiye'nin emperyalistlere olan bağımlılığını artıracak ve uluslararası tekellerin çıkarlarını hukuki güvence altına alacak olan tahkim konusunda anlaştı. Özelleştirme ihalelerinde Danıştay denetiminin ve Anayasal engellerin kaldırılmasını ihaleyi alan şirketlere uluslararası güvence sağlamayı hedef alan tahkim maddelerinin kaldırılmasında anlaşan hükümet 13 Ağustos'ta gerçekleştirilen jet oylama ile yabancı sermaye karşısında ulusal yargıyı devre dışı bırakan tahkimi kabul etti. İşçiler ve emekçiler bu saldırılara genel grev ve çeşitli eylemlerle karşı koydular.
Mezarı reva gördüler
Türkiye'ye gelerek yetkililerle görüşen IMF heyeti kredi şartı olarak özelleştirme ve sosyal güvenliğin tasfiyesini ortaya koyarken hükümette IMF'nin bütün şartlarını yerine getireceğinin garantisini verdi. Hükümetin 14 Ağustos'ta kabul ettiği ve reform adı altında sunduğu sosyal güvenlik yasa tasarısına göre bir işçinin 30 yıl çalışıp 7000 gün prim yatırması gerekiyor. Emeklilik yaşı ise kadınlarda 58'e, erkeklerde ise 60'a yükseltildi.
Depremin altında kaldı
Tüm bu saldırıları yapan devlet Türkiye'yi derinden yaralayan, on binlerce insanın yaşamını yitirmesine ve yüz binlercesinin evsiz kalmasına neden olan 7.4 şiddetindeki depremin sonuçlarına "takdir-i ilahi" derken Ecevit yaptığı ilk açıklama ile müteahhitleri savundu. Devlet depremle beraber depremin mali külfetini karşılamak için iç borçlanmaya giderken, bankalara rant kapısını açtı.
Yardımlar konusunda üzerine düşeni yapmayan devlet, yapılan yardımların önünü kesti. Yurtdışından gelen yardımlar ise sağlık bakanının incileri ile geri çevrildi. Devlet depremzedelerin yarasını sarmazken, sosyal güvenlik yasa tasarısını Meclis'te görüşmeye başladı. Çıkartmaya çalıştığı afet vergisi ile depremin mali faturasını halka çıkartmaya çalıştı.
Çetelere af
28 Ağustos'ta hükümetin hazırladığı af tasarısı, TBMM Kurulu'nda kabul edildi. Kabul edilen yasa ile çeteler, işkenceciler ve katiller ceza indiriminden yararlanırken işkencede adam öldürenler çete kurarak bin operasyon düzenleyenler aftan yararlandı. Siyasi tutuklular af kapsamı dışında tutuldu. Böylece 7 kez idama mahkûm edilen Susurluk ve Bahçelievler Katliamı sanığı Haluk Kırcı dahi af kapsamına alındı. İşkence yapan aftan yararlanırken işkence gören bu affın dışında tutuldu. Cumhurbaşkanı demirel halkın baskısına ve tepkilere dayanamayarak bu af tasarısını veto etti.
Muzaffer Özkurt
DSP, MHP, ANAP'ın kurduğu hükümet 100. gününü doldurdu. Tarihe 100 kara gün olarak geçecek bu süre boyunca, çoğunluğunu hükümet üyesi partilerin oluşturduğu TBMM'de, bu 100 günü emekçiler aleyhine alınan kararları çıkarmak için yoğun bir çalışma ile geçirdi.
57. hükümet Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 28 Mayıs 1999 tarihinde onaylanmıştı.
Hükümeti oluşturan DSP, MHP ve ANAP, IMF ve Dünya Bankası'nın emirlerini yerine getirmek için TBMM'de görülmedik yoğunlukta bir "çalışma" sergileyerek, işçi ve emekçilerin aleyhine kararlara imza attılar.
IMF'ye tam sadakat
Hükümet programını açıklayan Ecevit, IMF'nin ve MGK'nın damgasını taşıyan tüm görüşleri savunduklarını açıkladı. Hükümet IMF tarifesini her yerde uygulamaya soktu ve buğday fiyatını 80 bin lira olarak açıkladı. Çiftçiler akaryakıt ve gübre fiyatına yüzde 100 zam geldiğini söyleyerek taban fiyatının kabul edilemez olduğunu söylerken Tarım Bakanı Yusuf Gökalp fiyat analizini iyi yaptıklarını söyleyerek taban fiyatını savundu. Bu uygulamalarla çiftçi geçen yıla göre yarı yarıya fakirleşmiş oldu.
Yolsuzlukla başladı
Yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyen hükümet daha kurulduğunun ilk zamanlarında yolsuzluk skandalı ile sarsıldı. IMF Türkiye masası şefi Cottarelli ile görüşmeler sırasında belge sızdırılarak borsada düşüş gerçekleştirildi. Bu belgeyi sızdıranın Mesut Yılmaz olduğu söylenirken, Yılmaz yaptığı açıklama ile sorumlu kişinin Hikmet Uluğbay olduğunu iddia etti. Uluğbay, bu açıklama üzerine intihar girişiminde bulundu.
Bankaları kurtarma operasyonu
Hükümetin ekonomik anlamda ilk saldırısı TBMM gündeminde bekleyen Bankalar Yasası'nı çıkarması oluşturdu. Mali reform adı altında sunulan bankalar kanunu tasarısı ile bankalara yönelik devlet güvencesi daha da genişletildi. Daha önce kanun hükmünde kararname ile zor durumda olan bankalar, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devrediliyordu. Cavit Çağlar'ın İnterbank'ı ve Korkmaz Yiğit'in Bank Ekspres'i devlet tarafından böylece kurtarılmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi bu kararnameyi yasalara aykırı bularak iptal etmişti. Hükümette reform adı altında bankaları kurtarma operasyonunu yasal bir zemine oturtacak düzenlemeyi uygulamaya sokmuş oldu.
Emekçiye komik zam
Kamu emekçilerine maaş artışı yapacağını söylayen hükümet, memura yüzde 25 gibi komik bir artışı öngördü. Hükümetin belirlediği zammı protesto eden ve bordro yakma eylemi yapan emekçilere ise İstanbul'da polis saldırdı.
Hükümet tekel ürünlerine yaptığı yüzde 43'e varan zam ve her ay yüzde 10'u bulan benzin zammıyla kamu emekçilerine dayattığı yüzde 25 zammı vermeden geriye almış oldu.
Ve vatana ihanet
Bağımsızlık ve ülkenin çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuklarını iddia eden MHP ve DSP, ağırlıklı koalisyon hükümeti kuruluşunun hemen arkasından Türkiye'nin emperyalistlere olan bağımlılığını artıracak ve uluslararası tekellerin çıkarlarını hukuki güvence altına alacak olan tahkim konusunda anlaştı. Özelleştirme ihalelerinde Danıştay denetiminin ve Anayasal engellerin kaldırılmasını ihaleyi alan şirketlere uluslararası güvence sağlamayı hedef alan tahkim maddelerinin kaldırılmasında anlaşan hükümet 13 Ağustos'ta gerçekleştirilen jet oylama ile yabancı sermaye karşısında ulusal yargıyı devre dışı bırakan tahkimi kabul etti. İşçiler ve emekçiler bu saldırılara genel grev ve çeşitli eylemlerle karşı koydular.
Mezarı reva gördüler
Türkiye'ye gelerek yetkililerle görüşen IMF heyeti kredi şartı olarak özelleştirme ve sosyal güvenliğin tasfiyesini ortaya koyarken hükümette IMF'nin bütün şartlarını yerine getireceğinin garantisini verdi. Hükümetin 14 Ağustos'ta kabul ettiği ve reform adı altında sunduğu sosyal güvenlik yasa tasarısına göre bir işçinin 30 yıl çalışıp 7000 gün prim yatırması gerekiyor. Emeklilik yaşı ise kadınlarda 58'e, erkeklerde ise 60'a yükseltildi.
Depremin altında kaldı
Tüm bu saldırıları yapan devlet Türkiye'yi derinden yaralayan, on binlerce insanın yaşamını yitirmesine ve yüz binlercesinin evsiz kalmasına neden olan 7.4 şiddetindeki depremin sonuçlarına "takdir-i ilahi" derken Ecevit yaptığı ilk açıklama ile müteahhitleri savundu. Devlet depremle beraber depremin mali külfetini karşılamak için iç borçlanmaya giderken, bankalara rant kapısını açtı.
Yardımlar konusunda üzerine düşeni yapmayan devlet, yapılan yardımların önünü kesti. Yurtdışından gelen yardımlar ise sağlık bakanının incileri ile geri çevrildi. Devlet depremzedelerin yarasını sarmazken, sosyal güvenlik yasa tasarısını Meclis'te görüşmeye başladı. Çıkartmaya çalıştığı afet vergisi ile depremin mali faturasını halka çıkartmaya çalıştı.
Çetelere af
28 Ağustos'ta hükümetin hazırladığı af tasarısı, TBMM Kurulu'nda kabul edildi. Kabul edilen yasa ile çeteler, işkenceciler ve katiller ceza indiriminden yararlanırken işkencede adam öldürenler çete kurarak bin operasyon düzenleyenler aftan yararlandı. Siyasi tutuklular af kapsamı dışında tutuldu. Böylece 7 kez idama mahkûm edilen Susurluk ve Bahçelievler Katliamı sanığı Haluk Kırcı dahi af kapsamına alındı. İşkence yapan aftan yararlanırken işkence gören bu affın dışında tutuldu. Cumhurbaşkanı demirel halkın baskısına ve tepkilere dayanamayarak bu af tasarısını veto etti.