25 Ağustos 1999 21:00
Çadırkentte bir gün
GÜNÜN YAZILARI
Çadırkentte bir gün
Muzaffer Özkurt
Sabahın ilk ışıklarıyla Derince Öğretmenler Mahallesi'nde bulunan Emeğin Partisi'nin kurduğu ve organize ettiği çadırkent aydınlanmaya başlıyor.
İlk önce görevlileri çıkıyor ortaya, oradan oraya koşuşturup duruyorlar ve saat 12.00'de başlayacak yiyecek dağıtımı için hazırlıklarını yapıyorlar. Çadırkentte üç yerde dağıtım yapılıyor. Mutfak bölümünde bisküvi, makarna, yumurta, yağ, salça, su, meyve suyu, konserve ve daha birçok çeşit yiyecek ve içecek dağıtılıyor. Saat 11.00 sıralarında ise mutfak bölümünün tam karşısında bulunan alanda temizlik malzemeleri paylaştırılıyor ve dağıtılıyor. 10.00 ile 12.00 arası ise revirin yanında bulunan çadırdan bebek bezi ve buna benzer ihtiyaçlar dağıtılıyor. Tüm bu dağıtımlar düzenli sıralar oluşturularak gerçekleştiriliyor kampta. Çay ocağında da kahveden, meyveli çaya kadar her türlü içeceği bulmak mümkün. Kamp bazen dışarıdan yardım dağıtmaya gelen kamyonları ve kamyonetleri de ağırlıyor. İlk önce kampın organizasyonunu bilmeyenler, "Hadi yardım geldi" diye bağırarak insanlara yardımları atmaya çalışırken, görevliler duruma hemen müdahale ederek insanları sıraya sokuyor ya da dağıtılan yardım yiyecekse mutfağa taşıyarak buradan tüm mağdurlara dağıtıyor.
Yağmur gelince...
Ancak bazı olumsuzluklar da yaşanmıyor değil. Yağmur yağması bazı şeyleri altüst ediyor. İnsanlar ilk önce revirdeki ilaçları sonra da mutfak bölümünde bulunan yiyecekleri kurtarıyorlar. Daha sonra da çadırlarda bulunan eşyaları. Ancak bu olumsuzluk fazla sürmüyor. Yağmurun azalmasıyla hep birlikte brandalar ve naylonlar çıkartılıyor ve çadırların üzeri örtülüyor. Bir yandan da temizlik yapılıyor çadırların içinde. Eşyaların ıslak olanları kurumak üzere asılıyor, kuru olanlar tekrar çadıra alınıyor. Her yer tamir ediliyor, çadırların etrafına hendek açılıyor ve çadırkent bir iki saat içinde tekrar eski görüntüsüne kavuşuyor. Kampın sağlık bölümü her zaman olduğu gibi kalabalık yine. En çok da çocuklar geliyor revire. İğne yapılmasından korkan çocukların ağlaması, sağlık personelinin bir gülümsemesi ve çocuğa uzatılan küçük bir şekerle sona eriyor. Akşamüstüne doğru sağlık bölümünde yeni bir hareketlenme başlıyor çünkü revir bölümünde sadece kamp içi ve çevresinden gelenlere değil kendilerine ulaşamayanlara da yardımcı olmak istiyorlar. İnsanlara belli konularda uyarıda bulunmak ve onları bilinçlendirmek için yapılan bu geziler sırasında müdahale edilebilen hastalıklara da elden gelen her şey yapılıyor.
Bu arada kampta sıcak yemek dağıtımı başlıyor. Menüde şimdilik patates yemeği ve salçalı makarna var. İnsanlar günlerden sonra ilk kez böyle bir yemek yiyorlar. Kampa yavaş yavaş akşamın karanlığı çökmeye başladığında son aksaklıklar tamamlanıyor. Çocuklar yine eski neşesine kavuşuyor. Kadınlar kirlenmiş bulaşıklarını yıkıyorlar ve yatmaya hazırlanıyorlar. Kamp, karanlık çökmesine rağmen yine de yalnızlığına terk edilmiyor. O akşam nöbet tutacak görevliler belirleniyor. Bu görevliler giriş çıkışı kontrol için kamp girişine, yiyecekleri kontrol için mutfağa ve tuvaletin başına nöbetçi olarak yerleşiyor. Kampta Aleviler de var Sünniler de, Kürtler de var Türkler de. İşte bu yüzden kamp karanlığa gömülürken Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yükseliyor gökyüzüne doğru...
Muzaffer Özkurt
Sabahın ilk ışıklarıyla Derince Öğretmenler Mahallesi'nde bulunan Emeğin Partisi'nin kurduğu ve organize ettiği çadırkent aydınlanmaya başlıyor.
İlk önce görevlileri çıkıyor ortaya, oradan oraya koşuşturup duruyorlar ve saat 12.00'de başlayacak yiyecek dağıtımı için hazırlıklarını yapıyorlar. Çadırkentte üç yerde dağıtım yapılıyor. Mutfak bölümünde bisküvi, makarna, yumurta, yağ, salça, su, meyve suyu, konserve ve daha birçok çeşit yiyecek ve içecek dağıtılıyor. Saat 11.00 sıralarında ise mutfak bölümünün tam karşısında bulunan alanda temizlik malzemeleri paylaştırılıyor ve dağıtılıyor. 10.00 ile 12.00 arası ise revirin yanında bulunan çadırdan bebek bezi ve buna benzer ihtiyaçlar dağıtılıyor. Tüm bu dağıtımlar düzenli sıralar oluşturularak gerçekleştiriliyor kampta. Çay ocağında da kahveden, meyveli çaya kadar her türlü içeceği bulmak mümkün. Kamp bazen dışarıdan yardım dağıtmaya gelen kamyonları ve kamyonetleri de ağırlıyor. İlk önce kampın organizasyonunu bilmeyenler, "Hadi yardım geldi" diye bağırarak insanlara yardımları atmaya çalışırken, görevliler duruma hemen müdahale ederek insanları sıraya sokuyor ya da dağıtılan yardım yiyecekse mutfağa taşıyarak buradan tüm mağdurlara dağıtıyor.
Yağmur gelince...
Ancak bazı olumsuzluklar da yaşanmıyor değil. Yağmur yağması bazı şeyleri altüst ediyor. İnsanlar ilk önce revirdeki ilaçları sonra da mutfak bölümünde bulunan yiyecekleri kurtarıyorlar. Daha sonra da çadırlarda bulunan eşyaları. Ancak bu olumsuzluk fazla sürmüyor. Yağmurun azalmasıyla hep birlikte brandalar ve naylonlar çıkartılıyor ve çadırların üzeri örtülüyor. Bir yandan da temizlik yapılıyor çadırların içinde. Eşyaların ıslak olanları kurumak üzere asılıyor, kuru olanlar tekrar çadıra alınıyor. Her yer tamir ediliyor, çadırların etrafına hendek açılıyor ve çadırkent bir iki saat içinde tekrar eski görüntüsüne kavuşuyor. Kampın sağlık bölümü her zaman olduğu gibi kalabalık yine. En çok da çocuklar geliyor revire. İğne yapılmasından korkan çocukların ağlaması, sağlık personelinin bir gülümsemesi ve çocuğa uzatılan küçük bir şekerle sona eriyor. Akşamüstüne doğru sağlık bölümünde yeni bir hareketlenme başlıyor çünkü revir bölümünde sadece kamp içi ve çevresinden gelenlere değil kendilerine ulaşamayanlara da yardımcı olmak istiyorlar. İnsanlara belli konularda uyarıda bulunmak ve onları bilinçlendirmek için yapılan bu geziler sırasında müdahale edilebilen hastalıklara da elden gelen her şey yapılıyor.
Bu arada kampta sıcak yemek dağıtımı başlıyor. Menüde şimdilik patates yemeği ve salçalı makarna var. İnsanlar günlerden sonra ilk kez böyle bir yemek yiyorlar. Kampa yavaş yavaş akşamın karanlığı çökmeye başladığında son aksaklıklar tamamlanıyor. Çocuklar yine eski neşesine kavuşuyor. Kadınlar kirlenmiş bulaşıklarını yıkıyorlar ve yatmaya hazırlanıyorlar. Kamp, karanlık çökmesine rağmen yine de yalnızlığına terk edilmiyor. O akşam nöbet tutacak görevliler belirleniyor. Bu görevliler giriş çıkışı kontrol için kamp girişine, yiyecekleri kontrol için mutfağa ve tuvaletin başına nöbetçi olarak yerleşiyor. Kampta Aleviler de var Sünniler de, Kürtler de var Türkler de. İşte bu yüzden kamp karanlığa gömülürken Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yükseliyor gökyüzüne doğru...
Evrensel'i Takip Et