20 Ağustos 1999 21:00
Subayları kurtarıp çocukları bıraktılar
Subayları kurtarıp çocukları bıraktılar
Muzaffer Özkurt
Gölcük ana caddesi üzerinde dolaşırken yıkık bir binanın önünde sandalyelerinde oturan ve battaniyelerine sarınmış insanları görüyoruz. Hallerindeki bitkinlikten çalışmaktan yorgun düştüklerini anlıyoruz. İlk önce içlerinden genç olanıyla, Hikmet Korkut'la konuşmaya başlıyoruz. Korkut, göçük altında 55 saat kaldıktan sonra akrabalarının ve köylülerinin yardımıyla kurtulduğunu söylüyor. Deprem olur olmaz tavanın çöktüğünü ve 1.5-2 metrelik bir alana sıkıştıklarını belirten Korkut, hemen annesine sarılmış. Kapalı kaldıkları yerin mutfak olduğunu anlatan Korkut, sarsıntıyla beraber su şişelerinin yanlarına geldiğini söylüyor. Bu süre içinde devletten hiçbir yardım görmeyen Korkut, kendisini köyden gelen dayısı, eniştesi ve tanıdıklarının kurtardığını anlatıyor.
'Sivillere faydaları yok'
Göçük altındayken üst taraflarda subaylar da varmış. O zaman kardeşlerinin sesini de duyduğunu söyleyen Korkut, Fatih isminde bacağı tavan arasına sıkışmış bir subayla konuşmuş 55 saat boyunca. Sağ kalmalarını sağlamak için hem subaylarla hem de kardeşleriyle sürekli konuştuğunu belirten Korkut, her an yardım gelir umuduyla beklediğini söylüyor. İlk eniştesinin sesini duymuş Korkut ve hemen cevap vermiş. Bundan sonra da kurtulmuş. Daha sonra yetkililere üstlerinde subay olduğunu söylemesi üzerine Rus ekipler getirilmiş. İyi bir çalışmaya başlamışlar ve sağ olan iki subayı kurtarmışlar. Ölü olanı ise bırakmışlar. İşte Korkut'un öfkesi burada başlıyor. Subayları kurtaran yetkililer Rus kurtarma ekibini alarak Donanma Komutanlığı bölgesine götürmüş. Korkut'un iki kız kardeşi ise kaderlerine terk edilmiş. Korkut, yabancı ekiplerin askerlere yardım ettiğini ve sivillere hiçbir faydaları olmadığını söylüyor. Yardım istemek için kriz masasına da gitmiş ama onunla ilgilenen çıkmamış. Önce oyalamışlar, kendisi kardeşlerini çıkartmak isteyince de izin vermemişler. Korkut, Gölcük'e gelen bütün techizatın donanmaya verildiğini belirtiyor. Oturdukları mahallenin tamamının çöktüğünü dile getiren Korkut, diğer evlerdeki insanların tanıdıkları olmadığı için kimsenin onları çıkartmaya çalışmadığını ifade ediyor.
Korkut'un eniştesi de subayları kurtarıp yeğenlerini göçük altında bırakan askerlere öfkeli. Tam kendi çabalarıyla yeğenlerini kurtarırken Rus ekipler gelmiş ve "Siz bırakın, biz çıkartırız" demişler. İlk başta da iyi iş yapmışlar. Ancak subaylar çıkarıldıktan sonra çekip gitmişler.
'Ölüme terk ettiler evlatlarımı'
Hikmet Korkut'un annesi Hanife Korkut da duruma tepkili. Göçükteki subaylardan biriyle sürekli konuştuğunu ve onu hayatta tutmaya çalıştığını söyleyen anne Korkut, Fatih isimli subaya sürekli, "Moralini bozma" diyerek moral verdiğini anlatıyor. Ama subay kurtulduktan sonra çocuklarının aranmadığını söyleyen Korkut, kızlarının karanlıkta konuşa konuşa öldüğünü belirterek, "Bizim çocuklarımız insan değil mi, niye onlara bakmıyorlar. Ölüme terk ettiler evlatlarımı" diyor.
Muzaffer Özkurt
Gölcük ana caddesi üzerinde dolaşırken yıkık bir binanın önünde sandalyelerinde oturan ve battaniyelerine sarınmış insanları görüyoruz. Hallerindeki bitkinlikten çalışmaktan yorgun düştüklerini anlıyoruz. İlk önce içlerinden genç olanıyla, Hikmet Korkut'la konuşmaya başlıyoruz. Korkut, göçük altında 55 saat kaldıktan sonra akrabalarının ve köylülerinin yardımıyla kurtulduğunu söylüyor. Deprem olur olmaz tavanın çöktüğünü ve 1.5-2 metrelik bir alana sıkıştıklarını belirten Korkut, hemen annesine sarılmış. Kapalı kaldıkları yerin mutfak olduğunu anlatan Korkut, sarsıntıyla beraber su şişelerinin yanlarına geldiğini söylüyor. Bu süre içinde devletten hiçbir yardım görmeyen Korkut, kendisini köyden gelen dayısı, eniştesi ve tanıdıklarının kurtardığını anlatıyor.
'Sivillere faydaları yok'
Göçük altındayken üst taraflarda subaylar da varmış. O zaman kardeşlerinin sesini de duyduğunu söyleyen Korkut, Fatih isminde bacağı tavan arasına sıkışmış bir subayla konuşmuş 55 saat boyunca. Sağ kalmalarını sağlamak için hem subaylarla hem de kardeşleriyle sürekli konuştuğunu belirten Korkut, her an yardım gelir umuduyla beklediğini söylüyor. İlk eniştesinin sesini duymuş Korkut ve hemen cevap vermiş. Bundan sonra da kurtulmuş. Daha sonra yetkililere üstlerinde subay olduğunu söylemesi üzerine Rus ekipler getirilmiş. İyi bir çalışmaya başlamışlar ve sağ olan iki subayı kurtarmışlar. Ölü olanı ise bırakmışlar. İşte Korkut'un öfkesi burada başlıyor. Subayları kurtaran yetkililer Rus kurtarma ekibini alarak Donanma Komutanlığı bölgesine götürmüş. Korkut'un iki kız kardeşi ise kaderlerine terk edilmiş. Korkut, yabancı ekiplerin askerlere yardım ettiğini ve sivillere hiçbir faydaları olmadığını söylüyor. Yardım istemek için kriz masasına da gitmiş ama onunla ilgilenen çıkmamış. Önce oyalamışlar, kendisi kardeşlerini çıkartmak isteyince de izin vermemişler. Korkut, Gölcük'e gelen bütün techizatın donanmaya verildiğini belirtiyor. Oturdukları mahallenin tamamının çöktüğünü dile getiren Korkut, diğer evlerdeki insanların tanıdıkları olmadığı için kimsenin onları çıkartmaya çalışmadığını ifade ediyor.
Korkut'un eniştesi de subayları kurtarıp yeğenlerini göçük altında bırakan askerlere öfkeli. Tam kendi çabalarıyla yeğenlerini kurtarırken Rus ekipler gelmiş ve "Siz bırakın, biz çıkartırız" demişler. İlk başta da iyi iş yapmışlar. Ancak subaylar çıkarıldıktan sonra çekip gitmişler.
'Ölüme terk ettiler evlatlarımı'
Hikmet Korkut'un annesi Hanife Korkut da duruma tepkili. Göçükteki subaylardan biriyle sürekli konuştuğunu ve onu hayatta tutmaya çalıştığını söyleyen anne Korkut, Fatih isimli subaya sürekli, "Moralini bozma" diyerek moral verdiğini anlatıyor. Ama subay kurtulduktan sonra çocuklarının aranmadığını söyleyen Korkut, kızlarının karanlıkta konuşa konuşa öldüğünü belirterek, "Bizim çocuklarımız insan değil mi, niye onlara bakmıyorlar. Ölüme terk ettiler evlatlarımı" diyor.
Evrensel'i Takip Et