10 Ağustos 1999 21:00
Kurşun Denizer'e,
GÜNÜN YAZILARI
Kurşun Denizer'e,
mesaj örgütlü mücadeleye
Metin İlgün
Özelleştirmenin işçi kıyımı, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma olduğunu birçok işkolunda olduğu gibi, Zonguldak maden işçileri de yaşayarak gördüler. Tansu Çiller, meşhur 5 Nisan "İstikrar Paketini" açıkladığı zaman ocaklarda çalışan sendika üyesi maden işçisinin sayısı 40 bin iken, bugün bu sayı 18 bine düşmüş durumda. Denizer'in bu saldırılar karşısında ne yaptığı, ya da ne yapması gerektiği bir yana ocakların "rödevans" adı altında sermayeye peşkeş çekilmesine karşı, dönem dönem işçilerle, dönem dönem de kendi tarzıyla bu peşkeşe karşı çıkmasından dolayı Denizer, ocakları almak isteyen kişi, kurum ya da mafyanın hedefi durumuna geldi. Bunun böyle olduğunu maden işçisi de, Denizer'in sendikacı arkadaşları da biliyorlardı. Peki yıllardır bu mücadele sürdüğü halde, Denizer niye 6 Ağustos günü katledildi? Burada verilen mesaj neydi?
Maden işçileri ve sendikacıların önemli bir kısmı yukardaki sorulara gayet net cevap veriyorlar. Cenaze töreni öncesinde ve tören sırasında atılan sloganlar ve konuştuğumuz işçi ya da sendikacılar kurşunun kendilerine, bir diğer deyişle örgütlü mücadeleye sıkıldığını belirtiyorlar.
Maden işçisine göre, Denizer'in zaman zaman yanlışları olmasına rağmen, o bir işçi önderiydi, o maden işçisinin babasıydı. Maden işçisi bütün şaşkınlığına rağmen, cinayet haberini alır almaz, başkanlarına sahip çıkmak ve öfkelerini dile getirmek için, ocaklara inmek istemiyor. Ancak ne yazık ki GMİS yöneticilerinin, "Herkes işine devam etsin, sakın yanlış bir şey yapmayın. Pazar günü başkanımıza yakışır bir tören yapacağız, köylerde olan işçiler köye, merkezde olanlar sendikanın önüne gelecek" sözleri üzerine ocaklarına iniyorlar. Maden işçisinin gönlünde geçen, tıpkı 1991 büyük madenci yürüyüşünde olduğu gibi başkanlarının etrafında kenetlenmek ve bunu dosta düşmana göstermek. Madencilere göre, başkanlarının katledilmesinin tek bir nedeni var o da işçilerin haklarını savunması. Madenciler, başkanlarının yıllardır, ocaklara gözünü dikmiş mafyaya karşı mücadele ediyor olmasına rağmen, mafyanın başkanlarını ortadan kaldırmayı göze alamadığını belirterek, gündeme gelen Tahkim, Sosyal Güvenlik Yasası'na karşı çıkan başkanlarının oynanan oyunları bozması nedeniyle katledilmesi için mafyaya yol verildiğine dikkat çekiyorlar. Sendikacıların önemli bir kısmı da aralarında yaptıkları yorumlarda pek farklı düşünmüyorlar. Emek Platformu toplantılarına katılan bir üye; dağılmayla yüz yüze gelen Emek Platformu'nu birleştirmekle kalmadığını, yapılan son toplantıda, Denizer'in, Platform üyelerini Tahkim konusunda uyararak, "Bizi sosyal güvenlik yasasıyla oyalayıp, tahkimi yasallaştırmak istiyorlar, asıl tehlikeli olan tahkim. Tahkimi birinci talep olarak almak gerekiyor" dediğini, Denizer'in böylesi kıritik bir dönemde sermayenin bütün hesaplarını bozduğu için, bu saldırının gerçekleştiğini, bununla da kendilerine 'Ayağınızı denk alın' mesajının verilmek istendiğini söylüyordu.
Gerek madencilerin, gerekse sendikacıların ortak yorumu bu cinayetle örgütlü mücadeleye mesaj verilmek istendiği şeklinde.
Sonuç olarak; Denizer'e sıkılan kurşunla tahkime, mezarda emeklik yasasına ve sosyal güvenlığin tasfiye edilmesine karşı verlen mücadelenin amacına ulaşması engellenmek istendiğine göre; başta maden işçileri olmak üzere, aylardır alanlarda mücadele eden işçi ve emekçiler ve de çıkarlarını işçi sınıfının çıkarlarıyla birleştiren sendikacılar, Emek Platformu'nda yer alan sendikacı ve kitle örgütlerinin temsilcilerinden daha kararlı bir mücadele bekliyorlar. Denizer'e sıkılan kurşunların asıl amacı saldırılara karşı örülen mücadele barikatını dağıtmaksa, yapılacak şey, barikatı daha da güçlendirmek olmalı. Bu nedenle Emek Platformu'nda yer alan sendikacı ve kitle örgütlerinin temsilcileri bugün daha ağır bir sorumlulukla karşı karşıyalar. Bu cinayetle verilmek istenen mesaja uygun davranış, birçok Afrika ülkesindeki gibi yeni cinayetlere yol açacaktır.
mesaj örgütlü mücadeleye
Metin İlgün
Özelleştirmenin işçi kıyımı, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma olduğunu birçok işkolunda olduğu gibi, Zonguldak maden işçileri de yaşayarak gördüler. Tansu Çiller, meşhur 5 Nisan "İstikrar Paketini" açıkladığı zaman ocaklarda çalışan sendika üyesi maden işçisinin sayısı 40 bin iken, bugün bu sayı 18 bine düşmüş durumda. Denizer'in bu saldırılar karşısında ne yaptığı, ya da ne yapması gerektiği bir yana ocakların "rödevans" adı altında sermayeye peşkeş çekilmesine karşı, dönem dönem işçilerle, dönem dönem de kendi tarzıyla bu peşkeşe karşı çıkmasından dolayı Denizer, ocakları almak isteyen kişi, kurum ya da mafyanın hedefi durumuna geldi. Bunun böyle olduğunu maden işçisi de, Denizer'in sendikacı arkadaşları da biliyorlardı. Peki yıllardır bu mücadele sürdüğü halde, Denizer niye 6 Ağustos günü katledildi? Burada verilen mesaj neydi?
Maden işçileri ve sendikacıların önemli bir kısmı yukardaki sorulara gayet net cevap veriyorlar. Cenaze töreni öncesinde ve tören sırasında atılan sloganlar ve konuştuğumuz işçi ya da sendikacılar kurşunun kendilerine, bir diğer deyişle örgütlü mücadeleye sıkıldığını belirtiyorlar.
Maden işçisine göre, Denizer'in zaman zaman yanlışları olmasına rağmen, o bir işçi önderiydi, o maden işçisinin babasıydı. Maden işçisi bütün şaşkınlığına rağmen, cinayet haberini alır almaz, başkanlarına sahip çıkmak ve öfkelerini dile getirmek için, ocaklara inmek istemiyor. Ancak ne yazık ki GMİS yöneticilerinin, "Herkes işine devam etsin, sakın yanlış bir şey yapmayın. Pazar günü başkanımıza yakışır bir tören yapacağız, köylerde olan işçiler köye, merkezde olanlar sendikanın önüne gelecek" sözleri üzerine ocaklarına iniyorlar. Maden işçisinin gönlünde geçen, tıpkı 1991 büyük madenci yürüyüşünde olduğu gibi başkanlarının etrafında kenetlenmek ve bunu dosta düşmana göstermek. Madencilere göre, başkanlarının katledilmesinin tek bir nedeni var o da işçilerin haklarını savunması. Madenciler, başkanlarının yıllardır, ocaklara gözünü dikmiş mafyaya karşı mücadele ediyor olmasına rağmen, mafyanın başkanlarını ortadan kaldırmayı göze alamadığını belirterek, gündeme gelen Tahkim, Sosyal Güvenlik Yasası'na karşı çıkan başkanlarının oynanan oyunları bozması nedeniyle katledilmesi için mafyaya yol verildiğine dikkat çekiyorlar. Sendikacıların önemli bir kısmı da aralarında yaptıkları yorumlarda pek farklı düşünmüyorlar. Emek Platformu toplantılarına katılan bir üye; dağılmayla yüz yüze gelen Emek Platformu'nu birleştirmekle kalmadığını, yapılan son toplantıda, Denizer'in, Platform üyelerini Tahkim konusunda uyararak, "Bizi sosyal güvenlik yasasıyla oyalayıp, tahkimi yasallaştırmak istiyorlar, asıl tehlikeli olan tahkim. Tahkimi birinci talep olarak almak gerekiyor" dediğini, Denizer'in böylesi kıritik bir dönemde sermayenin bütün hesaplarını bozduğu için, bu saldırının gerçekleştiğini, bununla da kendilerine 'Ayağınızı denk alın' mesajının verilmek istendiğini söylüyordu.
Gerek madencilerin, gerekse sendikacıların ortak yorumu bu cinayetle örgütlü mücadeleye mesaj verilmek istendiği şeklinde.
Sonuç olarak; Denizer'e sıkılan kurşunla tahkime, mezarda emeklik yasasına ve sosyal güvenlığin tasfiye edilmesine karşı verlen mücadelenin amacına ulaşması engellenmek istendiğine göre; başta maden işçileri olmak üzere, aylardır alanlarda mücadele eden işçi ve emekçiler ve de çıkarlarını işçi sınıfının çıkarlarıyla birleştiren sendikacılar, Emek Platformu'nda yer alan sendikacı ve kitle örgütlerinin temsilcilerinden daha kararlı bir mücadele bekliyorlar. Denizer'e sıkılan kurşunların asıl amacı saldırılara karşı örülen mücadele barikatını dağıtmaksa, yapılacak şey, barikatı daha da güçlendirmek olmalı. Bu nedenle Emek Platformu'nda yer alan sendikacı ve kitle örgütlerinin temsilcileri bugün daha ağır bir sorumlulukla karşı karşıyalar. Bu cinayetle verilmek istenen mesaja uygun davranış, birçok Afrika ülkesindeki gibi yeni cinayetlere yol açacaktır.
Evrensel'i Takip Et