07 Eylül 2011 10:17

Sevmenin yaşatmak olduğu güne kadar bağıracağız!

Ankara'da, adliye çalışanı Nejla Yıldız,  20 Ekim 2010 sabahı işine gitmek üzere otobüs durağında beklerken, kızının eski erkek arkadaşı tarafından 17 bıçak darbesi ile öldürüldü. Nejla Yıldız'ın öldürülmesinin ardından başlatılan hukuki süreç ise, tam bir skandala dönüştü.

Sevmenin yaşatmak olduğu güne kadar bağıracağız!
Paylaş

Nuray Kılınç

ÖFKELENDİK VE BİRLİK OLDUK

General Zeki Doğan Mahallesi Muhtarı Nurhayat Farımaz, kadın cinayeti haberlerini okuyup, dinlerken ne kadar öfkelendiklerini anlatırken ekliyor; “ama yanı başında, mahallende bir kadın cinayeti yaşanınca aslında şiddetin hiçbirimize uzak olmadığını anlıyoruz. Belki de mücadelenin içerisinde Nejla da zaman zaman böyle düşünüyordu. Kim bilir? Çalıştığı kurumda ve sendikada kaç kadın cinayeti davalarına şahit oldu”.

“Mahallemizde kadınlar bu cinayete karşı öfkelendikleri kadar da birlik oldular” diyen Farımaz şunları anlatıyor;  “basın açıklamamızı da her duyan geldi. Devamında ise şiddete uğrayan kadınlar muhtarlığa gelmeye başladı. Hepsiyse aynı problemi yaşıyordu; ‘çocuklarım var bir yere gidemiyorum, çalışmadığım için bir yere gidemiyorum, sığınacak yerim yok gidemiyorum’...Bir kadın muhtar olarak ne yapabilirim, ancak telefon numaramı veriyorum. ‘Gece gündüz arayabilirsiniz’ diyorum. Kendi çabalarımla iş bulmaya çalışıyorum ve Mamak’ta bir sığınmaevi açılabilmesi için çalışıyorum. Kadınların şiddete maruz kaldığında arayacakları telefon numaraları yazan bir afiş de yaptırıp bir çok yere astım”. Nurhayat Farımaz da biliyor bunların geçici çözümler olduğunu, gerçek çözüm için şunları söylüyor “Biliyoruz ki kadınlar okumalı, çalışmalı, sosyal güvencesi olmalı, tacize-tecavüze ve cinayetlere karşı ciddi, caydırıcı yasalar yapılmalı ve işlemeli”. Muhtarlığa gelen çok sayıda kadın varmış: “ ‘dili pabuç gibi olma’ ihtimaliyle kocası tarafından çalıştırılmayanlar, kumar masalarında kaybedilenler, hepsi bu ülkenin kadınları. Sevdiği için de sevildiği için de öldürülen yine bizleriz. Sevmenin yaşatmak olduğu güne kadarsa bağırmaya devam edeceğiz” diye tamamlıyor sözlerini. 

KADIN OLMAMIZ ZATEN SUÇ SAYILIYOR

“Sudan sebepler yüzünden her gün kadınlar ölüyor” diyor Mercan Şahanlı,  Nejla Yıldız’ın kızının sınıf arkadaşının annesi. Haberlerde ölen kişinin o olduğunu duyunca kızı da o da şoka girmiş, “ insan tanıdığı birisinin öldüğünü duyunca tabi daha çok üzülüyor. Üstelik bu kadar vahşice... Tanıdığım birisinin öldürülmesi beni daha çok endişelendirdi. Sokağa çıktığımda korkar oldum. Çünkü öyle bir toplumdayız ki kadın olmamız zaten suç sayılıyor”.

Nimet Özdemir de Nejla Yıldız’la yıllarca aynı mahallede yaşamış. Kadın cinayetlerinin vahşet boyutuna ulaştığını düşünüyor. Her cinayet haberi ona çok dokunuyor, kendi hayatı geliyor çünkü gözünün önüne: “ben de çok işkence çektim kocamdan. Kadına şiddetinin ne olduğunu, çoğu kadın gibi ben de bilirim. Beni kocam silahla yaraladı. Kimi kime şikayet edeceğimi bilemedim. Ben de babamın evine geri döndüm. Fakat babam beni kabul etmedi ve bana ‘o eve gelinlikle girdin ancak kefenle çıkacaksın’ dedi. Koca evine dönmekten başka seçeneğim kalmadı. Kadın cinayetlerinin sorumlularından biri de aile bana göre. Çünkü kadın kocasından ayrıldığı zaman aile bunu namus meselesi olarak algılıyor”. Artık hiçbir kadının bunları yaşamaması bir dilek Nigar Iraz’a göre. Ama bu dileğin gerçekleşmesi için toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Ve evet, kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesinin de sağlanması gerekiyor, çünkü ne yapacağını, nasıl ayakta duramayacağını düşünen kadın bu şiddetle başbaşa kalmak zorunda bırakılıyor…

ÖNCEKİ HABER

Baz istasyonlarına geçit yok!

SONRAKİ HABER

Bakan Çelik’e sendikalaşma sorusu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...