31 Temmuz 1999 21:00
Zirve'de Rusya-Batı çekişmesi
DİĞER HABERLER
Zirve'de Rusya-Batı çekişmesi
Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı Zirvesi adıyla yapılan savaş sonrası Balkan pazarlığı, Rusya ile Batı'nın çekişmesine sahne oldu. Sonuç bildirgesinin ancak temennilerden oluşturulabildiği zirve sonrası, batılı emperyalistlerin isteklerinin kolayca gerçekleşemeyeceği ortaya çıktı.
Rus muhalefeti
İngiltere'nin başını çektiği Avrupa ülkeleri, bundan sonra Belgrad yönetiminin Balkanlar'da hiçbir söz söyleyemeyecek hale getirilmesini talep ettiklerini açıkça dile getirdi. Zirvenin nihai sonuç metni sayılan Saraybosna Bildirgesi'nde yer alması öngörülen bu konu ise, Rusya temsilcilerinin muhalefeti ile karşılaştı. Sonuç bildirgesinde, Yugoslavya'nın Balkanlar'da tamamen izole edilmesi açık olarak yer almazken, Yugoslav halkının 'demokratik değişimleri kucaklaması' istendi. Moskova'nın bu ifade şeklini de fazla sert bulduğunu belirten Rusya Başbakanı Sergey Stepaşin, Yugoslavya'yı dışarıda tutmanın bölgede barışın sağlanmasını imkânsız hale getireceğini ve Yugoslavya halkının daha çok acı çekmesine neden olacağını ifade etti. "10 milyondan fazla Sırp, kış geldiğinde çok daha zor koşullarda yaşamaya başlayacaklar ve daha çok yardıma ihtiyaç duyacaklar" şeklinde konuşan Stepaşin, bu insanları yalnız bırakmanın bölgedeki durumu daha tehlikeli ve içinden çıkılmaz bir hale getireceğini kaydetti.
ABD'nin hedefi Miloseviç
Birleşmiş Milletler (BM) Balkanlar Özel Temsilcisi Carl Bildt ise, Miloseviç iktidarının devrilmesi gerektiğini söyleyerek, 'Sırplar gerektiği adımları attığı taktirde Avrupa'nın kapısının kendilerine açık olacağını' söyledi. Önceki gün sona eren zirvenin Hırvatistan, Bosna ve Kosova'da 10 yıldır boyunca yaşanan savaşların ardından bölgenin tekrar istikrara kavuşturulması için bir dönüm noktası olabileceğini iddia eden Avrupalı diplomatlar, Avrupa'nın Güneydoğu köşesinin yeniden biçimlendirilmesindeki ısrarlarını dile getirdiler.
Ekonomik dayatmalar
Balkan ekonomisine kısa ve uzun vadede yapılacak ekonomik müdahalelerin de tartışıldığı zirvede, tüm Balkan hükümetlerine "serbest" piyasa kurallarına daha hızlı geçişin dayatılması da önemli bir gündemdi. Balkan hükümetlerini 'işlemeyen komünist yapılı yönetimler' olarak tanımlayan Avrupa liderleri, bölgeyi ekonomik olarak da işgale hazırlanıyor. İngiltere Başbakanı Tony Blair, ülkesinin bölge için 110 milyon sterlinlik bir bütçe oluşturduğunu, 100 milyon sterlinlik ikinci bir yatırım paketinin de Avrupa Birliği kanalıyla yapılacağını dile getirdi.
'İstikrar Paktı boş kabuk'
Tüm ateşli tartışmalara karşın, Saraybosna Bildirgesi'nin somut bir adım sayılamayacağını ve temennilerin ilerisine pek geçemeyen bir sonuç metnine ulaştıklarını da reddedemeyen Batılı diplomatlar, sürecin zor işleyeceğini dile getiriyorlar. Avrupalı diplomatardan biri, son zirvenin daha önceki Balkan zirvelerine pek benzemediğini belirterek, "İstikrar Paktı boş bir kabuktur. Önemli olan onu doldurabilmek ve bu da uzun erimli bir süreç olacaktır" dedi.
Zirveyi izleyen ve yanıtsız kalan birçok soruya dikkat çeken siyasi gözlemciler de "birçok iyi temenni vardı ancak, bundan sonraki adımların ne olacağı konusunda önerilen fikirler eksikti" yorumunu yapıyorlar.
Ümit dağıttılar
Zirvenin sonuçlarından bir diğeri; Bosna, Makedonya, ve Arnavutluk'un AB ve NATO üyeliği gibi konulardaki beklentilerinin yeniden artırılması oldu. Avrupa'ya bel bağlayan bu ülkelerin, Yugoslavya'ya saldırı sırasında kendilerine verdiği desteğin yeterli olmayacağını açıktan dile getiren Tony Blair, adayların köklü değişimler yapmaları gerektiğini söyledi.
Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı Zirvesi adıyla yapılan savaş sonrası Balkan pazarlığı, Rusya ile Batı'nın çekişmesine sahne oldu. Sonuç bildirgesinin ancak temennilerden oluşturulabildiği zirve sonrası, batılı emperyalistlerin isteklerinin kolayca gerçekleşemeyeceği ortaya çıktı.
Rus muhalefeti
İngiltere'nin başını çektiği Avrupa ülkeleri, bundan sonra Belgrad yönetiminin Balkanlar'da hiçbir söz söyleyemeyecek hale getirilmesini talep ettiklerini açıkça dile getirdi. Zirvenin nihai sonuç metni sayılan Saraybosna Bildirgesi'nde yer alması öngörülen bu konu ise, Rusya temsilcilerinin muhalefeti ile karşılaştı. Sonuç bildirgesinde, Yugoslavya'nın Balkanlar'da tamamen izole edilmesi açık olarak yer almazken, Yugoslav halkının 'demokratik değişimleri kucaklaması' istendi. Moskova'nın bu ifade şeklini de fazla sert bulduğunu belirten Rusya Başbakanı Sergey Stepaşin, Yugoslavya'yı dışarıda tutmanın bölgede barışın sağlanmasını imkânsız hale getireceğini ve Yugoslavya halkının daha çok acı çekmesine neden olacağını ifade etti. "10 milyondan fazla Sırp, kış geldiğinde çok daha zor koşullarda yaşamaya başlayacaklar ve daha çok yardıma ihtiyaç duyacaklar" şeklinde konuşan Stepaşin, bu insanları yalnız bırakmanın bölgedeki durumu daha tehlikeli ve içinden çıkılmaz bir hale getireceğini kaydetti.
ABD'nin hedefi Miloseviç
Birleşmiş Milletler (BM) Balkanlar Özel Temsilcisi Carl Bildt ise, Miloseviç iktidarının devrilmesi gerektiğini söyleyerek, 'Sırplar gerektiği adımları attığı taktirde Avrupa'nın kapısının kendilerine açık olacağını' söyledi. Önceki gün sona eren zirvenin Hırvatistan, Bosna ve Kosova'da 10 yıldır boyunca yaşanan savaşların ardından bölgenin tekrar istikrara kavuşturulması için bir dönüm noktası olabileceğini iddia eden Avrupalı diplomatlar, Avrupa'nın Güneydoğu köşesinin yeniden biçimlendirilmesindeki ısrarlarını dile getirdiler.
Ekonomik dayatmalar
Balkan ekonomisine kısa ve uzun vadede yapılacak ekonomik müdahalelerin de tartışıldığı zirvede, tüm Balkan hükümetlerine "serbest" piyasa kurallarına daha hızlı geçişin dayatılması da önemli bir gündemdi. Balkan hükümetlerini 'işlemeyen komünist yapılı yönetimler' olarak tanımlayan Avrupa liderleri, bölgeyi ekonomik olarak da işgale hazırlanıyor. İngiltere Başbakanı Tony Blair, ülkesinin bölge için 110 milyon sterlinlik bir bütçe oluşturduğunu, 100 milyon sterlinlik ikinci bir yatırım paketinin de Avrupa Birliği kanalıyla yapılacağını dile getirdi.
'İstikrar Paktı boş kabuk'
Tüm ateşli tartışmalara karşın, Saraybosna Bildirgesi'nin somut bir adım sayılamayacağını ve temennilerin ilerisine pek geçemeyen bir sonuç metnine ulaştıklarını da reddedemeyen Batılı diplomatlar, sürecin zor işleyeceğini dile getiriyorlar. Avrupalı diplomatardan biri, son zirvenin daha önceki Balkan zirvelerine pek benzemediğini belirterek, "İstikrar Paktı boş bir kabuktur. Önemli olan onu doldurabilmek ve bu da uzun erimli bir süreç olacaktır" dedi.
Zirveyi izleyen ve yanıtsız kalan birçok soruya dikkat çeken siyasi gözlemciler de "birçok iyi temenni vardı ancak, bundan sonraki adımların ne olacağı konusunda önerilen fikirler eksikti" yorumunu yapıyorlar.
Ümit dağıttılar
Zirvenin sonuçlarından bir diğeri; Bosna, Makedonya, ve Arnavutluk'un AB ve NATO üyeliği gibi konulardaki beklentilerinin yeniden artırılması oldu. Avrupa'ya bel bağlayan bu ülkelerin, Yugoslavya'ya saldırı sırasında kendilerine verdiği desteğin yeterli olmayacağını açıktan dile getiren Tony Blair, adayların köklü değişimler yapmaları gerektiğini söyledi.
Evrensel'i Takip Et