25 Temmuz 1999 22:00
'Sağlık para kazanma aracı
DİĞER HABERLER
'Sağlık para kazanma aracı haline getirildi'
İnsan yaşamını ilgilendiren en önemli konulardan biri olan sağlık da artık tamamen ticari bir alan haline getirilmiş durumda. İstanbul Tabip Odası Basın Sözcüsü Dr. Rıfat Yücel, dayanışma içinde olması gereken sağlık kuruluşlarının rekabet içine girdiğini, sağlığın para kazanma aracı haline getirildiğini bildirdi.
Yücel, ANKA'ya yaptığı açıklamada, denetimsiz, karmaşa halinde yürüyen sağlık sisteminin, haksız rekabetin, sağlıktan para kazanma anlayışının bir takım etik ilkeleri zedelediğini kaydetti. İstanbul Tabip Odası'nın Hekimlik Uygulamaları Bürosu'nun yeniden yapılandırıldığını, kendilerine gelen her şikâyeti incelediklerini bildiren Yücel, 1981 ile Mayıs 1998 arasındaki 17 yılda, kendilerine 655 hekim hatası ve ihmal şikâyeti gelmesine karşın, son 14 ay içinde 339 şikâyet dosyası geldiğini vurguladı. Şikâyet dosyalarının artmasının "uygulanan politikaların sonucu" olduğunu kaydeden Dr. Rıfat Yücel, şöyle dedi:
"1961 Anayasası'nın 49. maddesinde 'Devlet herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görevi görmesini sağlamakla ödevli' iken 1982 Anayasası'nda sağlık hizmetleri devlet için ödev olmaktan çıkarıldı. Devlete sadece düzenleyici rol tanındı. 1980'lı yıllardan sonra uygulanan kamu sağlık sektörünü çökertici, özel sağlık sektörünü teşvik edici politikalarda sağlık para kazanma alanı haline getirildi. Böyle olunca etik değerler zedelendi. Kamuda çalışan hekimlere emeklerinin gerçek karşılığı verilmediği için alım gücü düştü. Sonuçta kamunun yetiştirdiği hekimler özel sektöre kaydı."
'Tıpta mucize yoktur'
Sağlığı geliştiren ortamın sağlık kurumlarının dayanışma içinde çalışması olduğunu belirten Yücel, "Ancak bugünkü koşullarda sağlık kuruluşları arasında rekabet ortamı var" dedi. Sağlığın para kazanma alanı haline gelmesiyle prim iddiaları, gereksiz tahliller ve şikâyet dosyaları sayısının arttığını vurgulayan Yücel, rekabetle beraber etik ilkelere aykırı reklamların da arttığını söyledi. "mucizevi yöntem..", "Türkiye'de ilk kez kansız ameliyatla.." şeklinde yayınlanan reklamları eleştiren Yücel, "Tıpta mucize yöntem yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
Bütçe ayrılmıyor
Dr. Yücel, devletin sağlığa ayırdığı bütçeyi artırması gerektiğini vurguladı. Şu anda genel bütçe içinde sağlığa ayrılan payın yüzde 2.44 olduğunu söyleyen Yücel, Türkiye'nin bu konuda birçok Afrika ülkesinin gerisinde olduğuna dikkat çekti. "Devletin sağlık ortamanı denetlemesi ve merkezi bir planlama yapması gerekiyor" diyen Yücel, buna örnek olarak Emar merkezlerini verdi. Yücel, sadece İstanbul'daki Emar merkezlerinin toplamının, tüm İngiltere'deki Emar merkezlerinden daha fazla olduğunu bildirdi.
Başı ağrıyan bir kişiye dahi hemen Emar çektirildiğini söyleyen Yücel, bunun sorumlusunun da Tıp Fakültelerindeki eğitim olduğunu söyledi. Yücel, Tıp fakültelerinde koruyucu hekimlik eğitimi yerine tedaviye yönelik, teknoloji öncelikli eğitim verildiğini sözlerine ekledi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Tuvalet'ten bozma 'yemekhane'
Suzan Doğan
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin temizliğini yapan ÖZSAN-İNTURSA Özel Temizlik Şirketi'nin 35 temizlik işçisi, öğle yemeklerini tuvalette yemek zorunda bırakılıyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yemekhanesinde verilen yemekleri pahalılığından dolayı yiyemeyen temizlik işçileri, tuvaletlerinin hemen yanındaki bir bölmeyi 'yemekhane' olarak kullanıyorlar.
Yol paralarıyla birlikte 90 milyona çalışan işçiler, yiyeceklerinin yemekhane tarafından karşılanma isteklerinin belediye tarafından, "Yemekleri dökeriz, yine de size vermeyiz" sözleriyle reddedildiğini ifade ediyor. Şirketin kendilerine başka bir yer göstermediğini kaydeden işçiler, işverene öfkeli.
İşçileri nankörlükle suçladı
ÖZSAN-İNTURSA Özel Temizlik Şirketi Müdürü emekli polis Reşat Amasyalı ise, "Kesinlikle öyle bir şey yok" diyerek, işçilerin yemek yedikleri yerin tuvalet değil, soyunma odası olduğunu iddia etti. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Amasyalı, "İşçilerle aramızda sorun yok. Her işyerinde olan sorunlar bizim işyerinde de sorun oluyor. İşçiler yemekleri bazen parkta yiyorlar kim söylemişse yalan söylemiş" diye konuştu. Amasyalı, "Tuvaletin içinde mescit bulunduğunu, işçilerin burada namaz kıldıklarını, yemek yemediklerini ileri sürerken, işçileri nankörlükle suçladı.
'Bunların neresi müslüman?'
İşten atılma korkusuyla isimlerini açıklamaktan çekinen işçiler ise, işverenin kendilerine "müslümanız" dediğini belirterek, "Bunların neresi müslüman" diye tepki gösterdiler. İşçiler Müdür Reşat Amasyalı'nın iddialarının aksine yaşam koşullarını şu şekilde anlattılar: "Yemeklerimizi tuvalette yiyoruz. Yemekhanedeki yemekler 600 bin lira olduğu için kendimiz evden getirip burda, tuvalette yemek zorunda kalıyoruz. 90 milyon lira maaş alıyoruz. Yemek ve yol parası içinde nasıl yemekhanede yemek yiyebiliriz". Tuvalette yemek yemek istemediklerini söyleyen işçiler, işveren kendilerine yer göstermediği için buna mecbur kaldıklarını dile getirdiler.
İnsan yaşamını ilgilendiren en önemli konulardan biri olan sağlık da artık tamamen ticari bir alan haline getirilmiş durumda. İstanbul Tabip Odası Basın Sözcüsü Dr. Rıfat Yücel, dayanışma içinde olması gereken sağlık kuruluşlarının rekabet içine girdiğini, sağlığın para kazanma aracı haline getirildiğini bildirdi.
Yücel, ANKA'ya yaptığı açıklamada, denetimsiz, karmaşa halinde yürüyen sağlık sisteminin, haksız rekabetin, sağlıktan para kazanma anlayışının bir takım etik ilkeleri zedelediğini kaydetti. İstanbul Tabip Odası'nın Hekimlik Uygulamaları Bürosu'nun yeniden yapılandırıldığını, kendilerine gelen her şikâyeti incelediklerini bildiren Yücel, 1981 ile Mayıs 1998 arasındaki 17 yılda, kendilerine 655 hekim hatası ve ihmal şikâyeti gelmesine karşın, son 14 ay içinde 339 şikâyet dosyası geldiğini vurguladı. Şikâyet dosyalarının artmasının "uygulanan politikaların sonucu" olduğunu kaydeden Dr. Rıfat Yücel, şöyle dedi:
"1961 Anayasası'nın 49. maddesinde 'Devlet herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görevi görmesini sağlamakla ödevli' iken 1982 Anayasası'nda sağlık hizmetleri devlet için ödev olmaktan çıkarıldı. Devlete sadece düzenleyici rol tanındı. 1980'lı yıllardan sonra uygulanan kamu sağlık sektörünü çökertici, özel sağlık sektörünü teşvik edici politikalarda sağlık para kazanma alanı haline getirildi. Böyle olunca etik değerler zedelendi. Kamuda çalışan hekimlere emeklerinin gerçek karşılığı verilmediği için alım gücü düştü. Sonuçta kamunun yetiştirdiği hekimler özel sektöre kaydı."
'Tıpta mucize yoktur'
Sağlığı geliştiren ortamın sağlık kurumlarının dayanışma içinde çalışması olduğunu belirten Yücel, "Ancak bugünkü koşullarda sağlık kuruluşları arasında rekabet ortamı var" dedi. Sağlığın para kazanma alanı haline gelmesiyle prim iddiaları, gereksiz tahliller ve şikâyet dosyaları sayısının arttığını vurgulayan Yücel, rekabetle beraber etik ilkelere aykırı reklamların da arttığını söyledi. "mucizevi yöntem..", "Türkiye'de ilk kez kansız ameliyatla.." şeklinde yayınlanan reklamları eleştiren Yücel, "Tıpta mucize yöntem yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
Bütçe ayrılmıyor
Dr. Yücel, devletin sağlığa ayırdığı bütçeyi artırması gerektiğini vurguladı. Şu anda genel bütçe içinde sağlığa ayrılan payın yüzde 2.44 olduğunu söyleyen Yücel, Türkiye'nin bu konuda birçok Afrika ülkesinin gerisinde olduğuna dikkat çekti. "Devletin sağlık ortamanı denetlemesi ve merkezi bir planlama yapması gerekiyor" diyen Yücel, buna örnek olarak Emar merkezlerini verdi. Yücel, sadece İstanbul'daki Emar merkezlerinin toplamının, tüm İngiltere'deki Emar merkezlerinden daha fazla olduğunu bildirdi.
Başı ağrıyan bir kişiye dahi hemen Emar çektirildiğini söyleyen Yücel, bunun sorumlusunun da Tıp Fakültelerindeki eğitim olduğunu söyledi. Yücel, Tıp fakültelerinde koruyucu hekimlik eğitimi yerine tedaviye yönelik, teknoloji öncelikli eğitim verildiğini sözlerine ekledi. src=/resim/b1.gif width=5>



Tuvalet'ten bozma 'yemekhane'
Suzan Doğan
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin temizliğini yapan ÖZSAN-İNTURSA Özel Temizlik Şirketi'nin 35 temizlik işçisi, öğle yemeklerini tuvalette yemek zorunda bırakılıyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yemekhanesinde verilen yemekleri pahalılığından dolayı yiyemeyen temizlik işçileri, tuvaletlerinin hemen yanındaki bir bölmeyi 'yemekhane' olarak kullanıyorlar.
Yol paralarıyla birlikte 90 milyona çalışan işçiler, yiyeceklerinin yemekhane tarafından karşılanma isteklerinin belediye tarafından, "Yemekleri dökeriz, yine de size vermeyiz" sözleriyle reddedildiğini ifade ediyor. Şirketin kendilerine başka bir yer göstermediğini kaydeden işçiler, işverene öfkeli.
İşçileri nankörlükle suçladı
ÖZSAN-İNTURSA Özel Temizlik Şirketi Müdürü emekli polis Reşat Amasyalı ise, "Kesinlikle öyle bir şey yok" diyerek, işçilerin yemek yedikleri yerin tuvalet değil, soyunma odası olduğunu iddia etti. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Amasyalı, "İşçilerle aramızda sorun yok. Her işyerinde olan sorunlar bizim işyerinde de sorun oluyor. İşçiler yemekleri bazen parkta yiyorlar kim söylemişse yalan söylemiş" diye konuştu. Amasyalı, "Tuvaletin içinde mescit bulunduğunu, işçilerin burada namaz kıldıklarını, yemek yemediklerini ileri sürerken, işçileri nankörlükle suçladı.
'Bunların neresi müslüman?'
İşten atılma korkusuyla isimlerini açıklamaktan çekinen işçiler ise, işverenin kendilerine "müslümanız" dediğini belirterek, "Bunların neresi müslüman" diye tepki gösterdiler. İşçiler Müdür Reşat Amasyalı'nın iddialarının aksine yaşam koşullarını şu şekilde anlattılar: "Yemeklerimizi tuvalette yiyoruz. Yemekhanedeki yemekler 600 bin lira olduğu için kendimiz evden getirip burda, tuvalette yemek zorunda kalıyoruz. 90 milyon lira maaş alıyoruz. Yemek ve yol parası içinde nasıl yemekhanede yemek yiyebiliriz". Tuvalette yemek yemek istemediklerini söyleyen işçiler, işveren kendilerine yer göstermediği için buna mecbur kaldıklarını dile getirdiler.
Evrensel'i Takip Et