EMEP: ABD'ye değil halka kulak ver
Emek Partisi (EMEP) Genel Merkezi tarafından Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye’nin tutumuna ilişkin yapılan açıklamada “Son bir uyarı yapmak üzere” Şam’a gittiği açıklanan Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Türkiye’ye döndükten sonra yaptığı “Açık ve net konuştuk, aylar değil, günler
Seçimlere ‘artık ustalık dönemindeyiz’ diyerek giren Başbakan Erdoğan’ın, seçimlerden hemen sonra hem içeride hem dışarıda savaşı ve çatışmayı körükleyen adımlar atarak, ‘ustalık dönemi’nde AKP’nin Türkiye’yi nasıl bir mecraya sürüklemek istediğini de gösterdiği belirtilen Emek Partisi açıklamasında, “Libya sorununda ABD’nin bir uydusu gibi hareket eden hükümet, şimdi de Suriye’ye yönelik olarak benzer biçimde ABD kuryeliği ve taşeronluğuna soyunmuş bulunuyor” denildi. Açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın “Suriye bizim iç işimizdir, kayıtsız kalamayız” sözleri ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’Nun ziyaretinin de bunu gösterdiği dile getirildi.
‘DAVUTOĞLU KİMİN TEMSİLCİSİ?’
‘Son bir uyarı yapmak üzere’ Şam’a gittiği açıklanan Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Türkiye’ye döndükten sonra yaptığı ‘Açık ve net konuştuk, aylar değil, günler var’ açıklamasının da Suriye’ye karşı olası bir ABD ve NATO operasyonunda Türkiye’nin ileri karakol rolü üstleneceğinin itirafı olduğu belirtilen açıklamada, “Daha birkaç ay öncesine kadar ‘komşularla sıfır sorun’ diyen, Suriye ile ‘ŞAMGEN’ anlaşmaları yapan Türkiye, bugün ‘sabrımızın sonuna geldik’ diyerek âdeta Suriye’ye savaş ilan edecek bir mevziye gelmiş bulunuyor” ifadeleri kullanıldı. Başta Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olmak üzere, devlet ve hükümet yetkililerinin Suriye’ye karşı kışkırtıcı bir dil kullandığı ifade edilen EMEP açıklamasında, “Ramazan ayında kan dökülür mü” türünden demagojik söylemlerle, din istismarcılığını bu alanda da sürdürerek, ateşle oynamaktadırlar” denildi. Türkiye’nin, ‘NATO’nun ne işi var Libya’da’ noktasından, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ABD’nin destekleyip kışkırttığı despot Kaddafi muhaliflerinin yaptığı mitinge katılma noktasına geldiği hatırlatılan açıklamada, “Bu yüzdendir ki vicdan sahibi herkes, haklı olarak ‘Davutoğlu Suriye’ye Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı kimliğiyle mi, yoksa ABD temsilcisi olarak mı gitti’ sorusunu sormaktadır” denildi.
‘SURİYE’YE SAVAŞIN HAKLI GEREKÇESİ YOK’
“Suriye yönetimi, Suriye halklarının ekonomik, sosyal ve siyasal taleplerini, demokratik hak ve özgürlük istemlerini derhal karşılamalıdır. Suriye’de demokrasi sorunlarını dile getiren her ulustan halka, işçi ve emekçilere karşı sürdürülen askerî ve siyasi operasyonlara son verilmelidir” denilen açıklamada, “Ancak Suriye’deki hiçbir gelişme ABD’ye, emperyalistlere ve Türkiye’ye müdahale hakkı vermez. Türkiye bölge halkları ile hiçbir biçimde bir savaşa ve çatışmaya girmemeli, ABD ve emperyalist güçlerin işgal ve saldırılarına ortak olmamalıdır. Savaşın ve çatışmanın faturasının halka çıkarılacağı, halk çocuklarının savaşa sürüleceğini unutmamak gerek. Türkiye yönetiminin yapması gereken, Emperyalist güçlerin ülkemize ve Ortadoğu’ya yönelik her türlü girişimine ve operasyonuna karşı tutum almak, barışı ve kardeşliği savunmak olmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
“Kendi ülkesinde Kürtlerin, Alevilerin, işçilerin ve emekçilerin, kadınların, gençlerin hak arayışlarını polis terörü ve askerî operasyonlarla bastıran, demokratik hak ve özgürlüklerden söz edenlere siyasi operasyonlarla yanıt verip cezaevlerine dolduran AKP hükümetinin Suriye’deki gelişmeler karşısında despot Esat yönetiminin tutumuna diyecek hiçbir sözü yoktur” denilen açıklamada, AKP’nin önce Türkiye’nin iç sorunları karşısında demokratik adımlar atması, 30 yıldan bu yana 40 bin insanın hayatına mal olan Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümünün koşullarını yaratması gerektiği belirtildi.
Savaşa ve silahlanma sektörüne yatırım yapmaktan vazgeçmeyen ABD ekonomisinin krizle çalkalandığı, Afrika’da, Somali’de açlıktan kitlesel ölümlerin yaşandığı, Avrupa’da birçok ülkenin krizin yükünü işçi ve emekçilere yıkmak için şiddeti arttırdığı belirtilen açıklamada, “İngiltere kaynıyor; yoksulluğa karşı isyan yayılıyor. İspanya, İtalya, Yunanistan büyük krizin girdabında; İsrail’de pahalılığa ve konut sorununa isyan eden halk sokaklara çıkıyor. Ortadoğu ülkelerindeki halk hareketleri dinmiyor, Türkiye’de Kürtler demokratik hak ve özgürlükleri için çözüm arıyor; ‘Demokratik Özerklik’ talebiyle, Türk halkıyla birlikte eşit ve özgür olarak yaşayacağı koşulların yaratılmasını istiyor. İş, ekmek ve özgürlük talepleri dinmiyor. Ancak AKP hükümeti, bir yandan ‘bu kez kriz bizi teğet bile geçmeyecek’ diyerek ekonomik ve sosyal saldırıları arttırırken, diğer yandan Kürt sorununa, adı faili meçhuller ve katliamlarla anılan organizasyonlardan medet umuyor. Paralı asker ve “Özel Harekât Polis Birlikleri” ile çözüm arıyor. Operasyonları genişleterek sürdürüyor” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, “Kendi ülkesindeki gelişmeleri yok sayarak, Suriye’ye, Libya’ya, Mısır’a ve diğer ülkelere yönelik yorumlarda bulunan, buradaki diktatörlere nasihatlerde bulunan Başbakan Erdoğan, ordu, polis, yargı, medya ve diğer alanlarda hegemonya kurarak, halkı sindirmeye, zorbalığı arttırmaya bakmaktadır. İçeride ve bölgede biriken sorunların çözümü için barışçı ve demokratik adımlara ihtiyaç duyulan günümüzde AKP hükümeti, Türkiye’yi, iç ve dış felaketlere doğru sürüklemektedir” denildi.
‘BARIŞ VE HALKLARIN KARDEŞLİĞİ’
Türkiye’nin Suriye’ye yönelik bir operasyonda yer almasının ülkeyi İran’la da karşı karşıya getireceği uyarısında bulunulan Emek Partisi’nin açıklaması şu ifadelerle devam etti; “Suriye’ye yönelik Libya’ya düzenlenen askerî operasyona benzer bir emperyalist müdahalenin Ortadoğu’yu yangın yerine çevireceğini ve alevlerin tutuşturacağı ülkelerin başında Türkiye’nin olacağını az, çok sağduyu sahibi herkes görmektedir. Bugün baskılar Suriye üzerinde yoğunlaşmış olsa da, GOP çerçevesinde ABD’nin ve Batılı emperyalist güçlerin hedefinde asıl olarak İran’ın olduğu bilinmektedir. Suriye’ye yönelik emperyalist bir müdahalede görev alacak Türkiye, bir adım sonrasında kaçınılmaz biçimde İran’la karşı karşıya getirilecektir. Durum bu derecede ciddidir ve bu gidişatın ülkemizin ve halkımızın başına ne gibi belalar getireceğini kestirmek hiç de zor değildir.”
‘SAVAŞ POLİKALARINA TESLİM OLMAYACAĞIZ’
Hükümetin Türkiye ekonomisine ilişkin pembe tablolar çizdiğine vurgu yapılan açıklamada, “İşsizliğin büyüdüğü, açlığın yayıldığı, bir yandan lüks ve safahat içinde ‘iftar sofraları’ düzenlenen, bir yandan da çöplüklerde ekmek toplayanların arttığı Türkiye’de kimse işlerin yolunda gittiğini iddia edemez. İç ve dış borç yükü arttı. Cari açık kapatılamıyor. Sıcak paraya dayalı, faiz ve rantla dönen ekonomiyle, zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul hale getirildi. Yeraltı ve yerüstü kaynakları uluslararası tekellere ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekilerek tükenme noktasına getirilen Türkiye’nin hali ortadadır. Ekonomik çıkmazın toplumsal yozlaşma ve çürümeyi arttırdığı, emekçi aileleri parçaladığı; Kürt sorununa demokratik çözüm yerine şiddet öngörüldüğü için Türk ve Kürt gençlerinin ölmeye devam ettiği; her gün 5 kadının cinayete kurban gittiği; gençlerin gelecek kaygısıyla yaşadığı, eğitim ve iş sorunlarının arttığı mevcut koşullarda AKP hükümeti, dikkatleri dışarı çekerek, milliyetçiliği kışkırtarak sorunlara çözüm bulacağını düşünmektedir. Bilmeliyiz ki, Suriye’ye yönelik yürütülen kampanya içeride siyasi gericiliğe, milliyetçiliğe ve ırkçılığa kaynaklık etmektedir” denildi.
Açıklamada AKP politikalarına karşı mücadele çağrısı yapıldı ve “Başta işçi sınıfımız olmak üzere, tüm halkımızı, gençleri, kadınları, aydınları, her ulustan ve inançtan Türkiye halklarını ekmek, özgürlük ve demokrasi talepleri etrafında birleşmeye, el ele vererek, AKP hükümetinin savaş politikalarına dur demeye çağırıyoruz” denildi. (İstanbul/EVRENSEL)