27 Haziran 1999 21:00

Ülkücü çeteler işbaşında

Ülkü Ocakları'na bağlı faşist çeteler suç işlemeye devam ediyor. 10 Haziran günü gerçekleşen bir olay, herkesin bu çetelerin saldırısına uğrayabileceğini gösteriyor.

Paylaş
Ülkücü çeteler işbaşında
Muzaffer Özkurt
Cinayetlerle, adam kaçırmalarla, haraç almalarla adı anılan Ülkü Ocakları'na bağlı faşist çeteler suç işlemeye devam ediyor. 10 Haziran günü Meta şirketler Gurubu'nda gelişen olay, her an, herhangi bir yerde, herkesin Ülkü Ocakları'na bağlı sivil faşist çetelerin saldırısına uğrayabileceğini gösteriyor. Üstelik bu saldırı, seçimler sonrası MHP için yapılan "değişti mi değişmedi mi" tartışmaları için de bir cevap niteliğinde.
Bu saldırı ile beraber MHP'nin 12 Eylül dönemi tavrından bir şey kaybetmediğini ve arkasına aldığı çeşitli 'resmi güçlerle' saldırılarını devem ettirdiğini gösteriyor. Çünkü kanun tanımayan ve kendi kanunlarını uygulayan bu çeteler, arkalarına aldıkları polis ve patron desteğiyle istedikleri gibi at koşturabiliyorlar. İşte Meta Şirketler Gurubu'nda meydana gelen olay:
Ülkü Ocağı'na kayıtlıydı
İşyerinde 'ofisboy' olarak çalışan 19 yaşındaki Serkan Şahin, 8 Haziran 1999 günü, kendisine verilen bir işi yapmayarak, amirlerine küfür eder. Bunun üzerine şirketin muhasebe müdürü Yılmaz Kocatürk olaya müdahale ederek Şahin'e, kendisine verilen işi yapması gerektiğini hatırlatır. Şahin bu kez de Kocatürk'e küfür ederek tehditler savurur.
Bunun üzerine sinirlenen muhasebe müdürü Kocatürk, Şahin'e bir tokat atar. Olay ise işte bu noktadan sonra karışmaya başlıyor. Şahin bu olay üzerine daha da sinirlenerek ağza alınmayacak küfürler eder ve tehditlerde bulunur. Kocatürk bu olaydan iki saat sonra beklenmedik bir telefon alacak ve karşı taraftaki ses, Serkan'ın tehditlerini tekrarlayacaktır.
Polis amcanın tehdidi
Bu telefon Şahin'in amcası ve Bağcılar Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı polis memuru olan Alaattin Şahin'dendir. Alaattin Şahin Kocatürk'ü arayarak, "O bizim kardeşimiz. Sen kiminle uğraştığını biliyor musun? Seninle tanışacağız" der ve tehditlerde, hakaretlerde bulunur. Amca Şahin'in "tanışacağız" sözü ise tam iki gün sonra yani 10 Haziran'da gerçekleşir. İki gün sonra Serkan Şahin'in ağabeyi Kenan Şahin ve arkasında bulunan 5-6 kişilik bir grup Kocatürk'ün çalıştığı iş yerine gelir. Tabii gelir gelmez küfür ve hakaretlerde bulunmayı ihmal etmezler. Bağcılar Ülkü Ocağı'ndan geldiklerini söyleyen saldırganlar, ilk önce telefon etmek isteyen Kocatürk'ün arkadaşını silahla tehdit ederler, daha sonra da başka bir çalışanı dışarı çıkmak istediği için tartaklarlar. Faşist gruptan Kenan Şahin, "Biz Ofluyuz bize tokat atana bin tane mermi atarız" dedikten sonra Kocatürk'e saldırı emrini verir. Bu emir üzerine Kocatürk'ün üstüne çullanan faşistler Kocatürk'ü kendinden geçinceye kadar döverler. Büro çalışanlarının söylediğine göre, faşist gruptan biri sürekli olarak elini beline atarak içeridekileri tehdit eder. Kocatürk saldırıdan sonra Bağcılar Hastanesi'ne kaldırılır. Sonuç: "Sol yanak gözaltında morluklar ve erozyon, dudaklarda morarma ve ödem. Hayati tehlike kaydı ile yatırıldı. Müşahede altına alındı. Tedavisi yapıldı."
Patronun duyarsızlığı
Bu olayda, kişisel hakların ihlali ve darp söz konusu iken, bunun yanında, bir işyerinin basılması ve haneye tecavüz durumu da var. Ama Kocatürk'ün patronu Mehmet Kanun, bu konuda duyarsız kalır. Hatta Kocatürk'ü şikâyetten alıkoymak ister. Çünkü polis memuru Alaattin Şahin, Kanun'un yakın arkadaşıdır. Kocatürk, olay sonrası Alaattin Şahin'in Kanun'u arayarak bu olaya karışmamasını istediğini duyar. Bu ültimatom üzerine Kanun hiçbir yasal işlemde bulunmaz. 'Patron', Kocatürk'ü hastaneden taburcu edildikten sonra, karakola giderken cep telefonundan arayarak, "Biz başvuruyu yaptık siz sakın bir şikâyette bulunmayın" der. Ancak patronuna güvenmeyen Kocatürk kendi başvurusunu yapar ve karakolda Kanun'un hiçbir yasal girişimde bulunmadığını öğrenir.
Alaattin Şahin olay sonrası Kocatürk'ü tekrar arar ve bu olayı karıştırmamasını, eğer karışırsa kendisi için çok kötü olacağını söyler. Bu olaylar sonrası konuştuğumuz Kocatürk davadan umutlu olmadığını çünkü ortada bir tezgâhın olduğunu söylüyor. Ve ekliyor: "Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu söyleniyor. Eğer böyle ise buna uygun bir sonuç çıkmasını bekliyorum." src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


14 yaşındaki kıza işkence
14 yaşındaki N.K, Adana Emniyet Müdürlüğü'nde gözleri bağlı, çırılçıplak soyularak kendisine psikolojik işkence yapıldığını açıkladı. Sivil polislerin N.K'ye peşini bırakmayacakları yönünde tehditlerde bulunması üzerine, anne Saadet Kayra İHD Adana Şubesi'ne başvurdu. Adana'nın Şehit Erkut Mahallesi'nde oturan Siirt'in Pervari nüfusuna kayıtlı N.K, evinin 21 Haziran günü saat 12.00'de sivil polislerce basıldığını ve götürüldüğü Adana Emniyet Müdürlüğü'nde psikolojik işkenceye maruz kaldığını söyledi. Polisler tarafından dövüldüğünü, kafasına topuklu ayakkabıyla vurulduğunu ifade eden N.K, "Vücuduma hiç vurmadılar, hep kafama vuruyorlardı. Çok kötü küfür ettiler" dedi.
'14 değil 20 yaşındasın'
Dayısı Şeref Bakır'ın evine götürüldüğünü, oradan da Adana Emniyet Müdürlüğü'nde sorguya alındığını kaydeden N.K yaşadıklarını şöyle anlattı: "Önce gözlerimi bağladılar, beni bir yere götürdüler. Üzerimdeki giysilerin hepsini çıkardılar. Beni çırılçıplak bıraktılar. Odada kimler olduğunu görmüyordum, ama tuhaf sesler duydum. Sürekli saçımı çekiyorlardı. Kafamda bir toka bile bırakmadılar ve bana 'Sen 14 yaşında değilsin bize yalan söylüyorsun, 20 yaşındasın' diyorlardı." Daha sonra elbiseleri giydirilerek başka bir odaya, bodrum gibi bir yere gözleri bağlı olarak götürüldüğünü ifade eden N.K şunları söyledi: "Bir adam sürekli yanındakilere 'onu bana getirin onu ..... ' diyordu. Çok kötü küfür ettiler." N.K, sivil polislerin peşini bırakmayacakları yönünde tehditlerde bulunduğunu da belirtti.
Annesi fenalık geçirdi
Kızının başına gelenlerden dolayı aynı gün içerisinde iki defa hastaneye kaldırılan anne Saadet Kayra (32), kızına ve senelerden beri kendilerine yapılanları "İnsanoğlunun yapacağı şeyler değil" sözleriyle ifade etti. Evlerinin 11 sivil polis tarafından basıldığını söyleyen anne Kayra, "Benim kafama vurdular ve 'Kızına söyle cephaneleri nereye koyduğunu söylesin' diyorlardı. Ne cephaneliğinden bahsettiklerini sorduğumda küfür ettiler" şeklinde konuştu. Kızının yaşadıklarından çok etkilendiğini söyleyen Kayra, İHD'ye başvurarak kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
ÖNCEKİ HABER

IMF için değil halk için bütçe

SONRAKİ HABER

Sevgi ne kadar derin, umut ne kadar sığ!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...