23 Haziran 1999 21:00

Barış Anaları'na polis saldırdı

Barış Anaları İnisiyatifi'nin, İHD İzmir Şubesi'nde "barış" talebini dile getirmek için düzenledikleri basın açıklamasına polis saldırdı.

Paylaş
Barış Anaları'na polis saldırdı
Barış Anaları İnisiyatifi'nin, İHD İzmir Şubesi'nde "barış" talebini dile getirmek için düzenledikleri basın açıklamasına polis saldırdı. Sabah saatlerinden itibaren İHD İzmir Şubesi'ni ablukaya alan polis basın açıklaması için toplanan analara saldırdı. Polisin provokatif tutumu ve zor kullanmasına rağmen basın bültenlerini dağıtıp, zılgıt atan Barış Anaları'nı polis zor kullanarak dağıttı.
Barış Anaları dağıttıkları basın açıklaması metninde dünyanın birçok yerinde acılara, ölümlere soykırımlara sebep olan savaşların yaşandığını ve bu savaşlarda insanların en değersiz varlıklar haline geldiğini söylediler. Kendi coğrafyalarında yaşanan benzeri sürecin faturasının ise yangın yürekli analara ödetildiğini vurguladılar.
Oğullarının mezarlarını göremediklerini belirten Barış Anaları, "Çekilen acılara son verilsin biz anayız, acısız ve savaşsız bir dünyadan yanayız, yıllardır oğlumuzun kızımızın mezarını görebilmek için didiniyoruz" dediler. Bütün savaş mağdurlarına seslenen analar, birlik olma çağrısı yaparak herkesi barış için mücadeleye çağırdılar.
"Farklı kültürlerin bahçesi olalım"
Barış Anneleri İnisiyatifi dün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde, bir basın açıklaması düzenlediler. Yaklaşık 40 barış annesinin katıldığı basın açıklamasında, Barış Anneleri İnisiyatifi adına konuşma yapan Memduha Biçerman, bugün güç dengelerini elinde tutan dünyaya, kendi istedikleri şekli vermeye çalışan güçlerin Filistin, Bosna gibi sorunların açılımında bulunduklarını fakat, Ortadoğu'nun kanayan yarası Kürt sorununu görmemede, Kürtlerin feryatlarını duymamada ısrarlı davrandıklarını belirtti.
Bugün Türkiye'de ekonomi diye bir şeyin kalmadığını, gelirin büyük bir çoğunluğunun savaşa harcandığını vurgulayan Biçerman, kimyasal silahtan tacize ve tecavüze, faili meçhulden köy yakmalara kadar bir halkın yaşayabileceği en ağır acıların yaşatıldığını ve savaş sürdükçe daha fazla gözyaşı, yoksullaşma ve acının yaşanmakta olduğunu ifade etti.
Biçerman, İmralı'daki mahkemenin demokrasinin, barışın ve özgürlüğün açılımı yönünde olmasını, bugüne kadar işkencelerin, idamların bu ülkeye hiçbir şey katmadığını söyledi. Biçerman konuşmanın sonunda, ülkeyi farklı kültürlerin, farklı kimliklerin bahçesi yapma yolunda tüm analara çağrıda bulundu. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


'Emeklilik yaşını yükseltmek reform değildir'
DİSK Genel Başkan Vekili Atilla Öngel, emeklilik yaşının yükseltilmesinin "reform" olmadığını belirterek, sosyal güvenlik sisteminin sorunlarının çözümüne yönelik önerilerini açıkladı. Öngel, sosyal güvenliğin devlet politikası haline getirilmesi, SSK'nın yönetiminin özerk ve demokratik olması gerektiğini söyledi.
Atila Öngel, dün saat 11.00'da DİSK Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, ülkede ekonomik krize girildiği her dönemde, "sosyal güvenlik reformu"nun gündeme getirildiğine dikkat çekerek, 'reform' olarak sunulan şeyin de emeklilik yaşının yükseltilmesi ve sağlık hizmetlerinin ayrılarak özelleştirilmesi olduğunu vurguladı.
Bu yolla sosyal güvenliğin adım adım tasfiyesini, sağlık ve sosyal güvenlik alanında kazanılmış tüm hakların aşamalı olarak geri alınmasını amaçlandığını vurgulayan Öngel, hükümetin ısrarının sebebinin de IMF dayatmaları olduğunu söyledi.
Sosyal güvenlik alanında yapılacak bir reformun ana unsurunun emeklilik yaşının yükseltilmesi olduğunu savunanların, "sosyal güvenlik açığının sürdürülemez noktaya geldiği" ve "emeklilik yaşının çok düşük olduğu" gerekçelerini öne sürdüğünü belirten Öngel, SSK'nın bu noktaya gelmesinin nedeninin uygulanan yanlış politikalar olduğunu kaydetti. SSK'nin 1992 yılına kadar açık vermediğini, bu yıldan sonra giderek artan açıkların ise SSK fonlarının devlet tarafından yıllarca bedava ve ucuz kaynak olarak kullanılmasından doğduğunu kaydeden Öngel, Türkiye'de devletin SSK'ya parasal katkısı olmadığına da dikkat çekti. Özel ve kamu sektöründeki prim borçlarının tahsil edilmesi durumunda da, sözü edilen açığın büyük ölçüde azalacağını söyleyen Öngel, ayrıca işgüvencesi ve işsizlik sigortasının olmadığı bir ortamda emeklilik yaşının yükseltilmesinin "mezarda emeklilik" anlamına geleceğini de ifade etti.
DİSK'in çözüm önerileri
Öngel, sosyal güvenlikle ilgili DİSK'in çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: "Sosyal güvenlik, devlet politikası haline getirilmelidir. SSK'nın yönetimi özerk ve demokratik olmalıdır. Sosyal sigortaların finansmanına devlet katkıda bulunmalıdır. Kayıt dışı sektörün kayıt altına alınması, sigortalı sayısının artırılması açısından zorunludur. İşsizlik sigortası oluşturulmalıdır. İş güvencesi sağlanmalıdır. SSK, karşılığında primini almadığı sosyal risklerden sorumlu tutulmamalıdır. İşçi ücretlerinden kesilen sosyal sigorta primlerinin kuruma zamanında yatırılmalarını sağlayıcı yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır. SSK gayrimenkullerinin satışı, kurumun mali dengesini düzeltmek için çözüm değildir. Toplanan primler, ilgili sigorta kolunda kullanılmalıdır. Koruyucu hekimlik hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Hastane, poliklinik, dispanser olanakları geliştirilmelidir. Kayıt sistemi modernize edilmelidir. Sigorta bildirim hakkı işçilere de tanınmalıdır."
ÖNCEKİ HABER

MGK'dan açık uyarı

SONRAKİ HABER

Altgeçit, ilk geçitten geçti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...