19 Haziran 1999 21:00

Göremeyeceğimiz en iyi film

"Lulu boş bir tahtadır. Erkekler tutkularını onun üzerine yansıtırlar. Onu yaratırlar; tıpkı filmlerde gördükleri kadınları yarattıkları gibi."

Paylaş
Göremeyeceğimiz en iyi film
Kevin Jackson - (The Independent) src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Film dünyasından hüzünlü bir öykü bu. Amerikalı bir romancı, Brooklyn'de bir odada geçirdiği yirmi yıl boyunca yazdığı kitaplar ile kısa zamanda uluslararası üne kavuştu. Bir gün, romanlarını seven genç bir yönetmen aradı; kendisi için bir senaryo yazmasını istiyordu. Sonuçta ortaya çıkan film, eleştirmenler için tam bir başyapıttı. Romancı odasına döndü ve yeni bir kitap üzerinde çalışmaya başladı. Ama olmuyordu; sinema onu yakalamıştı bir kere. Yeni bir senaryo yazdı ve bir Alman yönetmenle anlaştı. Ancak yönetmen son anda kişisel nedenlerle vazgeçince, romancı kolları sıvamak zorunda kaldı. src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Çok ünlü bir yazar olduğu için yapımcılar gereken parayı toplamakta zorlanmadılar. Bir tanesi Oscar kazanmış olan ünlü oyuncular da onunla çalışmaya hevesliydi. Tüm güçlükler aşıldı ve film başarıyla tamamlandı. İzleme fırsatı bulanlar (diğer yazarlar, yönetmenler, oyuncular ve eleştirmenler), bunun oldukça özel bir film olduğunda hemfikirdi. src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Ama tüm övgüler, ünlü bir yazarın elinden çıkmış olması ve iyi bir kadro, filmin gösterilmesine yetmedi. Hiçbir sinemada gösterilmeyen bu film, izleyici açısından "yok". src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Yazar Paul Auster ve tam bir yıl önce tamamladığı Lulu Köprüde (Lulu on the Bridge) filminin öyküsü, özetle böyle. Auster hâlâ ne ABD'de, ne de Avrupa'da bir dağıtım şirketi bulamadı. Avrupalı okuyucuları, kitap olarak basılan senaryo ile yetinmek zorunda. src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Paul Auster'in ilk senaryosu Duman (Smoke) idi ve filmin yönetmeni, Wayne Wang'dı. Lulu için düşünülen Alman yönetmen ise, Wim Wenders. Oyuncu kadrosu Harvey Keitel, Willem Dafoe, Vanessa Redgrave ve Mira Sorvino'dan oluşuyor. Mike Leigh film hakkında şöyle diyor: "Auster hayranlarının kaçırmaması gereken, ama kendi ayakları üzerinde de durabilen bir film. İnsana tam bir doğruluk hissi veriyor. Dağıtımcısı olmaması berbat birşey." src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Film, Fransa'da dağıtımcı bularak gösterime girdi ve oldukça beğenildi. Nasılsa izleyemeyeceğinize göre, kısaca özetleyelim: Izzy Mauer (Harvey Keitel) sinik bir yaşlı cazcıdır. Bir konser sırasında çılgın bir aşık tarafından göğsünden vurulur ama doktorlar onu kurtarmayı başarır. O ise, kurtulduğuna hiç sevinmemektedir çünkü bir ciğerini yitirmiştir ve artık saksafon çalamayacaktır. src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Izzy için herşey oldukça kötü görünürken, garson Celia (Mira Sorvino) ile tanışır ve ona aşık olur. Celia, New Yorklu garsonların yüzde 98'i gibi yaşam mücadelesi vermektedir ve Izzy'nin çabaları sayesinde, Pandora'nın Kutusu adlı filmde baştan çıkartıcı kız Lulu rolünü alır. Ünlü bir İngiliz yönetmen (Vanessa Redgrave) tarafından yapılan film, Lulu miti üzerinedir. Auster, Lulu hakkında şöyle diyor: "Lulu boş bir tahtadır. Erkekler tutkularını onun üzerine yansıtırlar. Onu yaratırlar; tıpkı filmlerde gördükleri kadınları yarattıkları gibi. Lulu oyunları sinemanın icadından çok önce yazılmıştır, ama o bir film yıldızıdır. Tarihte ilk film yıldızı, Lulu'dur." src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Auster'in romanlarının çoğunda olduğu gibi, Lulu Köprüde'nin de sihirli bir yönü var. Izzy'nin berbat yaşamını değiştiren ikinci kaza, şık giyimli bir işadamının ölü bedeniyle karşılaştığında meydana gelir. Ölü, değersiz bir taş parçası taşımaktadır ama taşın, doğaüstü güçlere sahip olduğu anlaşılacaktır. Kötü adamlar (yoksa iyi adamlar mı?) taşın peşindedirler. Liderleri ise, nazik Engizisyon reisi Dr. Van Horn'dur (Willem Dafoe). src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Aslında Van Horn rolünü yazar Salman Rüşdü'nün oynaması planlanıyordu. Ama Teamsters sendikası, çekimlerin altıncı haftasında, köktendincilere karşı alınacak olağanüstü önlemlerin masrafını kendilerinin karşılayamayacağını söyleyiverdi. Bütçe ancak yetiyordu, saat işlemekteydi ve Rüşdü devreden çıkmak zorunda kaldı. Auster, bu nedenle hâlâ pişman: "Bunu kişisel bir yenilgi, ahlaki bir yenilgi olarak görüyorum. Rüşdü'nün varlığı, düş ve gerçeğin sürekli yer değiştirmesini vurgulayacaktı. Başına korkunç şeyler gelen ve saklanmak zorunda kalan bir adam, birdenbire, iradesi dışında alıkonulan bir kişiyi sorgulayan birisi olarak çıkıyor karşımıza. Avcı, av oluyor. Benim için bu, dünyanın masalarını ters çevirmenin bir yoluydu." src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Bütün hikaye oldukça anlamlı görünüyor. Peki yanlış giden neydi? src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Bazıları, buna "Cannes" yanıtını veriyor. Filmin ilk gösterimi burada yapıldı ve izleyiciler tarafından "çok zor" ve "anlaşılması güç" olarak nitelendi. Star Wars için kuyruğa girenlerden toplumsal gerçekçiliğe aç olmaları beklenemezdi zaten. src=/resim/b1.gif width=18 height=18>Nedeni ne olursa olsun, Lulu bir kimsesiz gibi öylece bekliyor. Son dedikodulara göre Londra'da sınırlı bir gösterim yapılabilecek, o kadar.
ÖNCEKİ HABER

Kamu emekçilerinden hükümete

SONRAKİ HABER

'Kafalarını kuma gömüyorlar'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...