12 Haziran 1999 21:00

Yaşamı çöplerin ardından gözlüyorlar

Çevre kaygısı, bin bir sorunla yaşamını sürdürmeye çalışan insanlar için daha az önemligöründüğü için, işleri daha da zorlaşıyor.

Paylaş
Yaşamı çöplerin ardından gözlüyorlar
Bu sabah her zamankinden erkenciyiz. Gün ağarmadan kalkıyor ve hızlıcahazırlanarak Kadıköy Temizlik İşleri Müdürlüğü'ne doğru yola koyuluyoruz. Medyada sadece maaşspekülasyonu ya da temizlik sorunu olduğunda -sorun çalışanların tembelliklerindenkaynaklanıyormuş gibi- hatırlanarak, hırpalanan temizlik işçileriyle birlikte mesailerini paylaşacağızbugün.
Saat 06.00: Sokakların tenha haline karşılık, Temizlik İşleri bahçesi hareketli. Üzerlerindekisolmuş turuncu renkli "koruyucu" önlükleri ve yıpranmış eldivenleriyle işçiler, araçlarına yönelmeyebaşlamışlar bile. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün, "Seçimleri sizin sayenizdekazandım" dediği işçiler, birazdan ilçenin dört bir yanına dağılarak, ilçe halkını başlayan günehazırlayacaklar. Bektaş Baytop, Sadık Kula ve Metin Kan'la üç kişilik çöp kamyonuna sığmayaçalışıyoruz. Metin Kan kamyonu kullandığı için fazla sorun yaşamıyor ancak Baytop ve Kula,konuklarını rahatsız etmemek için kıpırdayıp duruyorlar.
'Taş da yağsa çöpler alınacak'
Müdürlükten ayrılırken, istikametin Kadıköy'ün zengin semtlerinden Moda olduğunu öğreniyoruz.Baytop ve Kula varlığımıza henüz alışamadığından sohbet yol boyunca Kan'la sürüyor. 15 yıllıkişçi Kan, 30-35 aracın 06.00'da başlayan sabah mesaisinde, bir bu kadarının da 21.00'debaşlayan gece mesaisinde yola çıktığını anlatıyor. "Bir grup da 24.00'te çıkar. Ekipler hastalık yada izin durumu olmadığı sürece değişmez. Çöp almamanın hiçbir mazereti olamaz. Kar da yağsa,taş da yağsa çöpler alınacak" diyor Kan. En büyük sorun trafik. Özellikle erken saatlerde yolaçıkan servis araçlarının ve gelişigüzel park edilen araçların işlerini aksattığını söylüyor.
Saat 06.20: Moda'dayız. Moda sadece Kadıköy'ün değil, İstanbul'un da "ayrıcalıklı" semtlerinden.Bu nedenle Kadıköy Belediyesi buraya ve geç saatlere kadar kalabalık olan Bahariye Caddesi,Altıyol, Söğütlüçeşme gibi merkezlere özen gösteriyor. Bektaş Baytop ve Sadık Kula araçtaninerek, her gün tekrarladıkları rutin işlerine başlıyorlar. Metin Kan artık yerleri ezberlenen çöpkonteynırlarına çevik hareketlerle yaklaşıyor, Baytop ve Kula konteynırları kaldırıp, indiriyor. Kan'ınyolda anlattığı gelişigüzel park sorunu burada fazlasıyla yaşanıyor. Güneş, arkamıza aldığımızdeniz üzerinde parlıyor ancak cadde hâlâ boş. İkisi de 12 yıllık temizlik işçisi olan Baytop ve Kulaoldukça hızlı hareket ediyorlar.
Saat 07.00: Sokaklarda sesler çoğalmaya, tek tük de olsa insan suretleri belirmeye başladı.Bakkal önlerine bırakılan süt şişeleri ve ekmekler raflardaki yerini almayı bekliyor. Kentin uyanışınatanıklık ederek, Moda'daki ilerleyişimizi sürdürüyoruz. Üç mesai arkadaşımız da bölgede uzunzamandır çalıştıkları için, hangi sokak çıkmaz, hangisi dar, konteynırlar hangi noktada, yola ilkkoyulan semt sakini kimdir gibi birçok detayı artık ezberlemiş durumdalar. Kan, semt sakinleriylede diyaloglarının geliştiğini ve birbirlerini tanıdıklarını anlatıyor. Zengin semtlerinde, diğer semtlereoranla çevre bilincinin geliştiğini söylüyor. "10 yıl öncesine kadar çöpler poşetlenmeden gelişigüzelatılıyordu. Şimdi dikkat ediliyor. Poşetleniyor, çöp bidonlarına konuyor. Ama bu da semtine göredeğişiyor. Gecekondu mahallelerinde biz bile elimizdeki bir çöpü sokağa atabiliyoruz. Amaburalarda hoş karşılanmayacağını bildiğiniz için atmıyorsunuz."
Kamuoyunun temizlik işçilerine bakış açısında da değişimler olduğunu belirtiyor. Ancak sorunlaryaşanmıyor değil. Kan, sıkıştırmalı olan çöp kamyonlarına taş, moloz, toprak, ağaç gibimaddelerinin alınmamasının tartışmalara neden olduğunu anlatıyor: "Adam evinde tadilat yapıyordiyelim. Getiriyor inşaat artıklarını, 'Şu bir milyon lirayı al da bunları götür' diyor. Bu araçlar hidroliksistem, bu maddelerden zarar görüyor ve biz sorun yaşıyoruz. Diyoruz ki, 'Ne sizin bir milyonliranızı istiyoruz, ne de bu işi yapabiliriz.' Bu defa aşağılayarak hoş olmayan şeyler söylüyorlar.Hatta gidip şikâyet ediyorlar. Temizlik işçileri böyle şeylere tepki duyuyorlar. Bir de ekonomikolarak rahatladılar. Daha önce almış olabilirler. Maaşlar düzelmeye başlayınca işçiler gerçektendeğişti. Demek ki insanlar kendi ihtiyaçlarını kazançlarıyla karşılayabildiklerinde, herhangi bir gayrimeşru kazanca ihtiyaç duymuyorlar."
Kahvaltı molası
Saat 08.00: Moda'yı tamamlayarak merkezdeki Bahariye Caddesi'ne çıkıyoruz. Burada bir saatbeklenecek. Çünkü esnaf çöplerini çıkararak, kamyona bırakacak. Bu, işçiler için kahvaltı ve çaymolası anlamına geliyor. Kula, kamyonun yanında yine bir temizlik işçisi arkadaşıyla oturmayıtercih ederken, Bektaş ve Kan'la birlikte giderek kalabalıklaşan trafiğe kapalı cadde içinde birazdaha ilerideki banklara doğru ilerliyoruz. Bektaş, aldığı pohaçalardan ikram ederken, erkenkalktıkları için sabahları kahvaltı yapamadıklarını söylüyor. Tavşan kanı çaylar yudumlanırken,diğer temizlik işçileri ve esnafla esprilerle süslenen sohbetler yapılıyor. Kan, temizlik işçilerininönemli sorunlarından birinin de çaylarını ya da yemeklerini yiyebilecekleri bir yer bulunmamasıolduğunu söylüyor.
Saat 09.00: Hareket saati. Bahariye Caddesi'nin alt kısmındaki bir iki sokaktan daha çöpleralınıyor. Sadık Kula ve Bektaş Beytop varlığımıza alışmaya başladılar. Ancak aralıksız çalıştıklarıiçin onlarla iş sırasında sohbet çok mümkün değil. Bu nedenle daha çok Kan'la konuşuyoruz.Çöplerden neler çıktığını soruyoruz. "Daha çok mutfak, ev eşyaları ve giyecek" yanıtını veriyor.Kan, çöplere bakarak bir semtin analizinin kolaylıkla yapılabileceğini söylüyor: "Çöpün niteliğisemtine göre değişiyor. Espri yaparız biz. Ümraniye'de çalışan çöp kamyonu Hekimbaşı'ndaçöpünü dökmeye başladığı zaman deriz ki 'bakın şimdi kül dökülecek.' Sadece kül.
Birkaç tanekırmızı portakal kabuğu düşer külün içinden. Kadıköy'ün Moda'sında çıkan çöple,Bakkalköy'ünden çıkan çöp çok farklı. Moda'da kül-mül yok. İnsanların alamadığı, arayıp dabulumadığı şeyler burada çöpe atılıyor. Çöp aktarma ya da imha istasyonlarında çalışanarkardaşlar şanslı sayılır. Çünkü oradan alıp değerlendiriyorlar. Kenar semtlerin çöplüğüne kül,toz-toprak hakim."
Sendikaya ilgisizlik
Saat 09.30: Kadıköy'ün ekibimize düşen bölümünde iş tamamlandı. Zaten, iki ton kapasitesi olanaracımız da doldu. Bu nedenle ikinci istikamet olan Koşuyolu'na gitmeden önce Ümraniye'debulunan Hekimbaşı Çöp Aktarma Merkezi'ne gidilerek çöpler boşaltılacak. Yoğun olan bazı günler-pazartesi gibi- kamyon daha çabuk dolar ve Hekimbaşı'na üç-dört sefer yapılırmış. İşleri de dahageç bitermiş. Baytop ve Kula yeniden ön tarafa biniyorlar.
Saat 10.00: Nisan 1993'te devasa çöp yığını dibinde yaşamak zorunda bırakılan insanların diridiri çöplerin altına gömüldüğü yer olan Hekimbaşı'nın o dehşet görüntüsünün izleri, olayın hemenardından çöpler arasında bulunamayan cesetler üzerine dökülen betonlar ve apar topar yapılanağaçlandırmalarla 'başarıyla!' silinmişti. Büyükşehir Belediyesi'ne ait aktarma istasyonunayaklaştıkça, ağır çöp kokusu duyulmaya başlanırken, burda yapılan işlemler hakkında 'mesaiarkadaşlarımız' şu bilgileri veriyor: "Anakent belediyesi bunun gibi iki tonluk 10 tane kamyonu birsiloya döktürerek, maliyeti düşürüyor ve dev topuzlarla sıkıştırdığı çöpleri, TIR'lara yükleyerek ŞileÇöplüğü'ne döktürüyor."Aktarma istasyonundaki çöplerin boşaltıldığı yarı kapalı alanda çalışan işçilerin çoğunda koruyucugiysiler yok. Her türlü sağlık sorununun kolayca yaşanabileceği alandaki işçilerle konuşmadüşüncemizi, Metin Kan'ın gitme zamanının geldiğini haber veren korna sesiylegerçekleştiremeden istasyondan ayrılıyoruz.
Koşuyolu'ndaki görev yerine doğru yaklaşırken, yapılan iş ve çalışma koşulları bakımından temizlikişçilerinin sağlık alanında her türlü tehlikeyle burun buruna olduğunu konuşuyoruz. Ciddi sağlıkproblemleri yaşayan arkadaşlarının olduğunu söylüyorlar.Sendikalı arkadaşlarımızla, sendikal faaliyetleri konuşuyoruz sonra. Genel-İş 3. Bölge SekreteriTemsilcisi Metin Kan, temizlik işçilerinin aktif çalışmaya girmediklerini ve toplusözleşme dönemleridışında sendikayla ilgilenmediklerini söylüyor. Kula ve Baytop, Kan'ı onaylamakla birlikte nedenlerikonusunda sessiz kalmayı tercih ediyorlar ve sendikalarını sorunların üzerine yeterincegitmemekle eleştiriyorlar.
Saat 10.50: Koşuyolu. Burası da Kadıköy ilçesinin güzide semtlerinden. Kula ve Baytop yenidenaraçtan inerek, irili ufaklı poşetler ya da küçük çöp kutuları içinde kaldırımlara bırakılan çöplerikasa içine atıyor. Caddelerde yeterli kontenyır olmamasının nedenini Kan, şöyle açıklıyor:"Kontenyırlar koktuğu için kimse kapısında istemiyor. Poşette çöpü toplamak, vatandaşın işinegeliyor." Ancak "vatandaşın işine gelen" bu yöntem, çöpleri toplayan işçiler açısından son dereceyorucu.Koşuyolu caddelerinde ilerlemeyi sürdürüyoruz. Semte hakim olan poşette çöp toplamaalışkanlığı, Kula ve Baytop'u zorluyor. Bu arada semt sakinlerinin temizlik işçileriyle olan saygılıdiyaloğu dikkatimizi çekiyor. Koşuyolu'nun park edilen araçlarla daha da darlaştırılan sokaklarındasık sık trafik karmaşası yaşıyoruz.
Saat 11.50: Moda ve Bahariye Caddesi'ne göre daha zor olan Koşuyolu görevi de tamamlandı.Yeniden Hekimbaşı'na doğru yola koyuluyoruz. Kula ve Baytop yorgun. İstayona yaklaşırken,Sultanbeyli'de oturan üç çocuk babası Sadık Kula, hemen yanımızda seyreden araç içindekiçalışma arkadaşlarının Sultanbeyli'ye gittiklerini fark ediyor. Arkadaşlarına bu fırsatıdeğerlendirmek istediğini söylüyor ve kırmızı ışığın yanmasından yararlanarak, hızlıca araçdeğiştiriyor.
Metin Kan ilk sefere göre daha kalabalık olan istasyonda sıra beklerken, 3 çocuk babası 35yaşındaki Bektaş Baytop'la sohbet ediyoruz. Baytop, diğer çalışma arkadaşları gibi maaşlarıhakkındaki haberlere öfkelenerek şunları söylüyor: "Üç çocuk okutuyor ve kirada oturuyorum.Bizim insanca yaşamaya hakkımız yok mu? Net maaşımız 250 milyon. Kendileri 250 milyon liraylageçinebilir mi?. Sıkıntılarımız var. Maaş yetmiyor. Ben de fazla mesai almak için gece İçerenköypazarına gidiyorum. Pazar çöpü daha zordur. Bilek gücüyle 4-5 araba doldururuz. Akşam20.00'de iş alıyoruz, gece 02.00'ye kadar sürüyor. Sabah erken yine işe çıkıyorum. Uykusuzkalıyoruz." Baytop, daha önce de 6 yıl gece mesaisinde çalışmış. Gece işinin daha ağır ve dahariskli olduğunu anlatıyor.
Saat 12.20: Hekimbaşı'ndan ayrılıyoruz. Kan ve Baytop Temizlik İşleri'ne gidecekler. "Bu kadaryıldır çalışıyoruz. İlk kez bir gazeteci kamyonumuza binerek, bizimle işe çıkıyor" diyor Kan. Baytoponaylıyor. Yorucu ancak bir o kadar da keyifli bir mesai zamanını noktalayarak, araçtan inerken,onlar temizlik işlerine doğru yollarına devam ediyorlar. Kamyon yıkanacak ve günlük kontrolleriyapılacak daha.
ÖNCEKİ HABER

Harb-İş İstanbul Şube'de ilk raund muhalefetin

SONRAKİ HABER

Almanya 55 yıl sonra kara harekâtında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...