09 Haziran 1999 21:00

'İşkenceciler kollanıyor'

Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Başkanı Nur Birgen hakkında TTB'nin verdiği 6 ay meslekten men cezasının uygulanmasını isteyen Dr. Cem Cemal İşyapan hakkında açılan davaya dün başlandı.

Paylaş
'İşkenceciler kollanıyor'
İşkence izlerini gizleyerek sağlam raporu düzenleyen Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Başkanı Nur Birgen'e hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Dr. Cem Cemal İşyapan, asıl olarak kendisinin hakarete uğradığını söyledi. İşyapan'ın avukatı Behiç Aşçı ise, bu davanın genel olarak, işkenceyi tespit edenlerin susturulmasına ilişkin bir saldırı davası olduğuna dikkat çekti.
Nur Birgen hakkında TTB'nin verdiği 6 ay meslekten men cezasının uygulanmasını isteyen Dr. Cem Cemal İşyapan hakkında Adalet Bakanlığı'nın talebi doğrultusunda açılan dava, dün İstanbul Fatih 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya Dr. İşyapan ile avukatları Behiç Aşçı ve Mühittin Köylüoğlu katıldı. Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan İşyapan, aslında Nur Birgen'in kendisine ve tüm meslektaşlarına hakaret ettiğini kaydederek, Birgen'in bu hakareti "işkenceyi gizlemeye dönük gerçek dışı ve usulsüz rapor vererek" yaptığına vurgu yaptı.
Diğer örnekler hafızalarda
Birgen'in işkence izleri olmadığı gerekçesiyle 7 kişiye sağlam raporu vererek, işkencecileri koruduğunu söyleyen İşyapan, İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu üyesi olduğunu ve odanın verdiği cezanın uygulanması talebiyle Adli Tıp Kurumu'na dilekçeyle başvurduğunu belirtti. İşyapan şöyle konuştu: "Bugün kısmen de olsa, utanılan, saklanan 'işkence sürecine katılma' olgusunun yarın övünülen bir 'iş' olmaması için bu dilekçeyi verdim. İşkence bulgularını rapor ettiği için tutuklanan Dr. Cumhur Akpınar, hakkında dava açılan Dr. Eda Güven örnekleri hafızalarda henüz tazedir. Bu örneklerin yanında açıkça korunan Nur Birgen gibiler de var. Yasanın gereği olan meslekten men cezası yerine getirilmiyor ve adeta işkence teşvik ediliyor."
Mahkeme heyeti, delillerin sunulması ve eksikliklerin tamamlanması amacıyla duruşmayı, 21 Eylül 1999 saat 10.30'a erteledi.
'Devletin sistemli politikası'
Gazetemize görüşlerini açıklayan Avukat Behiç Aşcı, davanın tek başına bir ceza davası olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Ülkemizde, işkencenin, sistemli bir devlet politikası olduğunu vurgulayan Aşçı, işkencenin gizlenmesi konusunda özellikle doktorların da katıldığı örgütlü bir işleyiş bulunduğunun altını çizdi. Aşçı, bazı doktorların işkence izlerini tespit etmediğini ya da rapor süresini düşürdüğünü belirterek, bu şekilde polis açısından olayın hafifletilmeye çalışıldığını kaydetti.
Dr. Cem Cemal İşyapan ise, gazetemize yaptığı açıklamada, Birgen'in değil kendisinin cezalandırılmak istenmesinin, ülkemizde yaşanan çarpıklığın bir göstergesi olduğunu vurguladı. İşyapan, işkence yapanları koruyan ve kollayan bir mekanizma bulunduğunu söyledi. İşkence yapanların yükseltildiğini kaydeden İşyapan, "Yasalar da uygulanmıyor. Her şey keyfi bir şekilde işliyor. Yapılabilecek şey kamuoyu baskısı oluşturmak. Kitle örgütleri ve siyasi partilerle, bireysel çıkışlarla inisiyatif geliştirmek. Yasalardan bir şey beklemiyoruz. Nur Birgen hakkında ceza verildi, ancak yasanın gereği yerine getirilmiyor" diye konuştu. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Af Örgütü'nden Akın Birdal'a destek
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), İHD Genel Başkanı Akın Birdal'ın cezaevine konulmasını şiddetle kınadı. UAÖ tarafından yapılan açıklamada, "İnsan hakları savunucuları hiçbir zaman, yasal faaliyetlerinden dolayı ve ifade özgürlüğü hakkını barışçıl amaçlarla kullanmaları nedeniyle yargılanmamalıdır.
Birdal'ı düşünce suçlusu kabul ediyoruz ve onun derhal ve koşulsuz serbest bırakılması için kampanya başlatacağız" denildi.
UAÖ Genel Sekreteri Pierre Sané, Akın Birdal'a bir mektup gönderdi. Sané, mektupta, "Örgütümüz, yaşamınıza kasteden ve zorlukla kurtulduğunuz vehim saldırıdan bir yıl sonra Türk otoritelerinin, cezaevlerinde uygulanma olanağı olmayan tedavinizin devam etmesi gereğini dikkate almadan ve AİHS'nin 10'uncu maddesinin açık ihlali olan kararı yürürlüğe koymasına büyük tepki duymaktadır" dedi.
UAÖ'nün açıklamasında ise, Birdal'ın cezaevine konmasının, hükümetin, insan hakları savunucularının çalışmalarını karalama ve engelleme çabalarına yönelik olduğu belirtildi. İHD'nin hükümet ve silahlı muhalif gruplar tarafından işlenen insan hakları ihlallerini yüksek sesle kınadığına dikkat çekilen açıklamada, "Türk hükümeti ve medyanın önemli bir bölümü, İHD'nin çalışmalarının Türkiye'nin itibarını ve çıkarlarını zedelediği biçimde bir tutum sergilemiştir. Böylesi suçlayıcı bir ortamda, İHD yetkilileri tehdit edilmiş, tutuklanmış, yargılanmış, kaçırılmış, 11 kişi öldürülmüştür" görüşüne yer verildi.
Birdal'ın derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmasının istendiği açıklamada; bu yılın nisan ayında UAÖ Almanya Seksiyonu'nun, Birdal'a, bir insan hakları savunucusu olarak gösterdiği çabalardan ötürü İnsan Hakları Ödülü verdiği hatırlatıldı.
ÖNCEKİ HABER

Ecevit, Bilican'ın istifasını istemiyor

SONRAKİ HABER

Diğer çocuklar için çocuk

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa