28 Mayıs 1999 21:00

Öğrencilerin festival başarısı

İletişim Fakültesi öğrencilerinin çektikleri belgeseller, Ankara Film Festivali'nde yoğun ilgi gördü.

Paylaş
Öğrencilerin festival başarısı
Özgür Doğan
Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Belgesel Film Yarışması bu yıl öğrencilerinbaşarısına sahne oldu. Yarışmada ilk üç sıraya üniversite öğrencilerinin hazırladığı belgesellerlayık görüldü. Öğrenciler, ödüllerin, okulun sınırlı araçlarıyla ve kendi finansmanlarıyla iyi birçalışmanın ortaya çıkarıldığını göstermesi açısından önemli olduğunu söylüyorlar. Birinciliği "HediHedi", ikinciliği "Trik Trak", üçüncülüğü ise "İki Gün İki Gece" adlı, Ankara Üniversitesi İletişimFakültesi öğrencilerinin filmleri kazandı.
Festivalde birinci olan film "Hedi Hedi" (Yavaş Yavaş) filmi daha önce Antalya Film Festivali veİFSAK'a da katılmasına rağmen, dereceye girememiş. Filmin tüm aşamaları Ali Tamer Baltacı veFunda Uluköse tarafından gerçekleştirilmiş. Belgeselin, iki filmlik bir projenin ilk bölümü olduğunusöyleyen Baltacı, filmde doğu-batı şeklinde görsel bir karşılaştırma yaptıklarını, filmin doğudazamanı, yaşamı ve ölümü anlattığını ifade etti. Mardin'i, doğu felsefesini görsel olarak en iyiyansıtan kent olduğu için seçtiklerini kaydeden Baltacı, "Hedi Hedi, doğuda zamanın ve yaşamınkodlanışını, batıyla nasıl bir fark gösterdiğini, amaçlarıyla yaşamın döngüsel ritmini bir aradagörebilmemizi sağlayan bir film" dedi.
Yabancılaşmanın filmi
Yarışmada ikinci olan "Trik Trak" filmi, ismini Nâzım Hikmet'in şiirinden almış. Gruplarına İzmaritadını veren beş öğrenci tarafından çekilen belgesel, işçilerin yabancılaşmasını anlatıyor.Kendilerini aşan çok geniş bir konuya değinmek istediklerini söyleyen filmin yönetmenlerindenÖzgür Yaren, yabancılaşmanın modernizmin sorunu olduğunu, belgeselde bunu anlatmayaçalıştıklarını ifade etti.
Yaren, kitle üretiminde ya da fordist üretimde her işçinin ürüne bir cıvata taktığını ve böyleceuzmanlaşmanın ortadan kalktığını belirterek, hep aynı cıvatayı sıkan ve ürünün sadece küçük birbölümüne katılan işçilerin bunun sonucunda kendilerinin hayatta önemli olmadıklarınıdüşündüklerini kaydetti. Bu düşüncenin çok kötü olduğunu, çünkü işçilerin tarihin itici gücüolmalarına rağmen kendilerini önemsizmiş gibi düşündüklerini söyleyen Yaren, Türk Traktör'üAnkara'da tek ağır sanayi ve fordist üretim tarzının uygulandığı bir fabrika olması nedeniyleseçtiklerini kaydetti. Yaren, belgeselin oluşum aşamasını şöyle anlattı:"Çekmeden önce oturup bir şey üzerine karar verdik. Belgesel işçileri anlatacaktı, işçi belgeseliolacaktı. Yabancılaşmayı anlatacaktı. Ama biçimsel olarak toplumcu gerçekçi olmayacaktı. Çünküşimdiye kadar eğer işçiyi, insanı, toplumu anlatıyorsan toplumcu gerçekçi bir biçimle yola çıkardın.Biz bunu kırmak istedik bu sefer. Toplumcu gerçekçi anlatım tarzına karşı değiliz, ama onunyanında yeni bir anlatım tarzı daha oluşturmak istedik, bir çeşitlilik kazandırmak için. Amacımıztoplumcu gerçekçi edebiyatı, sanatı yıkmak, yerine bunu koymak değil. Onun yanında alternatiflerigenişletmekti."
Filmde sık sık, işçiler fabrikaya girerken saatin akrebi ve yelkovanının kaybolması gibiyabancılaşma efektleri kullandıklarını, zaman zaman hızlandırılmış görüntülere yer verdiklerini yada dijital müdahalelerde bulunduklarını ifade eden Yaren, çeşitli görüntüleri üst üste bindirdiklerini,bunu kimi zaman bir makine parçasıyla bir işçiye, kimi zaman da akvaryumun camını sömürenbalıkla Vehbi Koç arasında bir geçiş şeklinde yaptıklarını belirtti.
Yabancılaşmaya alternatif
Belgeselde kendilerini en çok etkileyen şeyin öğle tatilinde gemi maketi yapan işçi olduğunu,çünkü işçilerin bütün gün aynı cıvatayı sıkıp, yemek paydosunun ardından da bu kez kâğıtoynadıklarını söyleyen Yaren, bunun yabancılaşmanın getirdiği bir şey olduğunu ifade etti. Yaren,sözlerini şöyle sürdürdü:"Ama bir işçi bütün bunların aksine gemi maketi yapmakla uğraşıyordu. Bu çok yerinde, alternatifbir davranış, yapılması gereken de bence budur. Çünkü işçiler içinde bulundukları yabancılaşmaçemberini kırabilmek için boş zamanlarında, tam da Marx'ın dediği gibi kendilerini sanata, kültüreyöneltebilirler. İşte bu gemi gelecek anlamına geliyordu. Bütün diğerleri iskambil oynarken o işçigemi maketi yapıyordu. Ve filmin sonunda aynı işçiyi elinde gemi maketiyle fabrikadan çıkarkengörüntüledik. Bu geminin bir kurtuluş olacağı umudunu sembolize etti."
Filmde oluşturmaya çalıştıkları anlamların çoğunun kurgu masasında hayat bulduğunu belirtenYaren, çoğu görüntünün birbiri ardına sıralandığında ancak anlam bulduğunu, bu açıdan kurguaşamasının en az çekimler kadar önemli olduğunu kaydetti.
Festivalde yetişkin-öğrenci ayrımı
Festivalin Ulusal Belgesel Film Yarışması bölümünde, önceki yıllarda, öğrenciler ile yetişkinleraynı kategoride yarışıyordu. Ancak bu yıl Belgesel Film Yarışması öğrenci ve yetişkin filmleriolarak ikiye ayrıldı. Geçen yıl Belgesel Film Yarışması ödüllerinin tümünü öğrencilerin almasıüzerine bu tür bir ayrıma gidildiği söyleniyor. Binlerce dolar harcanarak hazırlanan TRTbelgesellerinin dereceye girememesi, TRT'nin tepkilerinin ayrıma neden olduğu şeklindeyorumlandı. Bu yılki festivalde, öğrenci kategorisinde ödülleri Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesiöğrencileri, yetişkin kategorisi ödüllerini ise TRT belgeselleri aldı.
ÖNCEKİ HABER

20 yıllık hukuksuzluk

SONRAKİ HABER

"Kitaplar yakılmasın" diye...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...