23 Mayıs 1999 21:00

Kökleri Anadolu'da bir sürgün

1990 yılında kaybettiğimiz halk müziği ustalarından Sümeyra'nın, 50. yaş günü nedeniyle sergilenen fotoğrafları 30 Mayıs'a kadar görülebilir.

Paylaş
Kökleri Anadolu'da bir sürgün
Özlem Ergun
1990 yılında aramızdan ayrılan Türk halk müziğinin usta yorumcularından Sümeyra; seneler sonra yeniden sevenleriyle buluştu. Yıllar öncesinden çıkıp gelen Sümeyra, siyah-beyaz fotoğraf karelerinden gülümsüyor bizlere, elinde ise bir halkın özlemlerini, acılarını, umutlarını dillendirdiği sazı. Biraz hüzünlü, biraz buruk olsa da bu seferki buluşma -ya da o yıllara yetişemeyenler için tanışma da diyebiliriz- bir o kadar da gerekli. Kasetlerinden CD'lerinden dinlediğimiz o aydınlık sesli kadını bu kez fotoğrafları anlatıyor bizlere. Çeşitli yıllara ait, yurtiçinde ve yurtdışında verdiği konserlerinde çekilen belge niteliğindeki fotoğraflarından, onu görme fırsatını belki, ilk kez yakalıyor kimilerimiz.
Ruhi Su bir devrimciydi
1970'li yıllarda İTÜ mimarlık bölümü öğrencisi olan Sümeyra, aynı zamanda da o dönemin öğrenci gençliğinin bir üyesidir. Mimarlık eğitiminin yanında, müziğe karşı küçük yaşlardan beri var olan ilgisi onu İstanbul Konservatuvarı Batı Müziği Ses Eğitimi'nin akşam bölümüne girmeye iter. Yine o yıllara rastlayan Ruhi Su ile tanışıklığı ise, 44 yıllık kısa ömrünün dönüm noktası olur. Sonrasında ise; yoğun ve disiplinli çalışma dönemi ve '76 yılında Dostlar Korosu'nun doğuşu. İlerleyen yıllarda yaptığı bir söyleşide Ruhi Su'nun sanatıyla buluştuğu o yılları 'ustadan el aldığı yıllar' olarak tanımlar Sümeyra.
İsmi, Türk halk müziğinin büyük yorumcularından Ruhi Su ile anılan Sümeyra, yıllar önce yapılan bir söyleşinde "Ruhi Su yalnızca büyük bir ses, büyük bir sanatçı değildi. Aynı zamanda derinlemesine bir devrimciydi. Yaptığı işin özüyle devrimci bir insandı. Onun türkülerinin getirdiği mesajlar, benim yükselişimde çok etkili olmuştur. O, türkülerinde, halkın güzel yönlerini ortaya koyar. Kaybolmaya, çürümeye terk edilmiş değerlerini ise yeniden gün ışığına çıkartırdı" diye özetler Ruhi Su'yu ve onun kendisine kattıklarını.
Yine başka bir söyleşisinde Ruhi Su'yu şöyle anlatır. "Ruhi Su'nun sanatçı kişiliğinin en etkileyici özelliği nedir diye sorulsa, hiç duraksamadan bilinç diye cevap veririm. Onun çok yönlü sanatçılığı ile tüm insanlığa sunduğu güzellikler, onun sıcak sesinin, büyük yeteneğinin, ama bunlardan daha da çok, sağlam bilincinin ürünleridir."
Ülkemde olmak istiyorum
Sümeyra; "bizim halk kültürümüzün demokratik tüm mirası ve halkın ileriye dönük özlemlerinin ifadesi olan türkülerin hepsi benim kaynaklarımdır" diyecek kadar kendi topraklarının kültürüne bağlı ve yerel; "Repertuarımda Bertol Brecht'de var. Dünyanın ilerici kültürlerine yabancı kalmak istemiyorum" diyecek kadar da evrensel bir sanatçıdır.
1980 yılında yurtdışına çıkan Sümeyra'nın 12 eylül askeri darbesinden sonra tekrar yurda dönebilme koşulları da ortadan kalkar. Ve gidiş o gidiş olur. O yıllarda yitip giden pek çok değer, pek çok insan gibi. Bundan sonra ise Sümeyra'nın yüreğinde memlekete hasret vardır; her geçen gün biraz daha büyüyen, biraz daha derinlere kök salan; ayrılıklar, göçmenlik bu yaşadığımız döneme damgasını vuran bir olgudur derken o; yurduna, insanına bağlığını şu sözlerle dile getirir. "Yabanda, kendi ürünlerimizi tanıtmak, vatandaşlıktan çıkarılmama rağmen, Avrupalıların beni bir Türk sanatçısı olarak kabul etmesi çok güzel bir duygu. Bütün bunları yaşadıkça, yurduma, türkülerime daha çok bağlanıyorum. Bunca yaban deneyiminden sonra kendi ülkemde olmak istiyorum. Çünkü ben bu sanatı kendi ülkemde, kendi insanlarımdan öğrendim."
Unutmak yok ediyor
Sümeyra'yı fotağraflarıyla günümüze taşıyan eşi Hasan Çakır ise onun için türkü yaşam biçimi olmuştu diyor ve ekliyor: "Büyük bir titizlikle seçerdi türküleri, bir kuyumcu inceliği ile işlerdi onları. Her gittiği yerde, mutlaka türkü toplardı. Yanında hep bir bant bulunurdu. Olanak bulduğu her yerde yapardı bu işi."
"İnsan unutur, ama her şeyi yazıya, çiziye, resme yani belgeye dönüştürmek durumundayız" diyen Çakır'ın bu çabası değerlerimizi yeniden yeşertmeye dair atılmış önemli bir adım kuşkusuz. Ve bu adımda bizim de küçücük de olsa payımız olsun diyorsak, onları yalnız bırakmayalım.
ÖNCEKİ HABER

Sınırda öldürülen Kürtler toprağa verildi

SONRAKİ HABER

Öykücünün aynasından yansıyan ülke

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...