11 Mayıs 1999 21:00

Göktepe ailesi suç duyurusunda bulundu

Göktepe ailesi, Afyon'da 6 Mayıs'ta görülen Metin Göktepe cinayeti davasının karar duruşması öncesi gerçekleşen polis saldırısı nedeniyle suç duyurusunda bulundu.

Paylaş
Göktepe ailesi suç duyurusunda bulundu
Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Evrensel Muhabiri Metin Göktepe'nin 6 Mayıs 1999 tarihindeki karar duruşmasını izlemek amacıyla Afyon'a giden ve polislerin saldırısını uğrayan Göktepe ailesi, adliye çevresinde görev yapan emniyet müdürü, müdür yardımcıları ve görevli polisler aleyhine "seyahat özgürlüğünü engellemek, darp ve adliyenin görev yapmasını engellemek" gerkçesiyle suç duyurusunda bulundu. Göktepe ailesi, Avukat Kamil Tekin Sürek ile birlikte önceden hazırladıkları dilekçeyi Afyon Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmek üzere İstanbul Müracaat Savcısı Atilla Alıcı'ya verdi. Göktepe ailesi dilekçelerinde, davaya müdahil sıfatı ile katılmak üzere Afyon'a gittiklerini, adliyeye 100-150 metre mesafede otobüslerden inerek duruşma salonuna doğru yürümek istediklerini belirtti. Bu sırada polislerin önlerini keserek otobüslere binilmesini istediğinin dile getirildiği dilekçede, "Biz duruşmaya gittiğimizi, müdahil olduğumuzu, duruşmanın 10.00'da başlayacağını, bizi engellemelerinin yasalara aykırı olduğunu polis müdürlerinde söyledik. Yürüyüşümüzün yasalara aykırı yürüyemezsiniz dediler. Bunun üzerine bizimle birlikte duruşmayı izlemek üzere Afyon'a gelen izleyiciler otobüslere bindi. Bunun üzerine, polisere, herkesin otobüslere bindiğini, biz müdahiller ve vekillerinin, toplam 5-10 kişinin Adliye'ye yürümesinin 2911 Sayılı Yasa'ya aykırı bir durum oluşturmayacağını, bu nedenle duruşmaya katılmamızın engellenmemesi gerektiğini polis müdürlerine söyledik" denildi.
Bunun üzerine polis müdürlerinin emri ile ellerinde çok sayıda cop ve kalın sopalar bulunan polislerine üzerlerine saldırarak, vurmaya başladıklarını belirten Göktepe ailesinin, dilekçesinde, saldırı sırasında Fadime Göktepe, Meryem Göktepe, İbrahim Göktepe ve Derviş Göktepe'nin yaralanarak hastaneye kaldırıldığı hatırlatıldı. Dilekçede, "Seyahat özgürlüğümüzü engelleyen, duruşmaya katılmamızı engelleyerek adliyenin faaliyetini engelleyen ve bizi darp eden polislerden şikâyetçiyiz" denildi.
17 gün rapor verildi
Göktepe ailesi, avukatları Kamil Tekin sürek ile birlikte hazırladıkları dilekçeyi Afyon Cumhuriyet Savcılığı'na iletilmek üzere İstanbul Müracaat Savcısı Atilla Alıcı'ya verdi. Göktepe ailesi daha sonra savcı Alıcı tarafından Adli Tabipliğe sevk edildi. Adli Tabiplik tarafından Fadime Göktepe'ye 2 gün, Meryem Göktepe'ye 5 gün, İbrahim Göktepe'ye 7 gün , Paşa Göktepe'ye de 3 gün iş göremez raporu verdi.
Ben anayım
Suç duyurusu yapıldıktan sonra adliyenin önünde konuşma yapan Fadime Göktepe "bana 'yürüyemezsiniz dediler.' Ben anayım 4 yıldan beri hiç evimde oturmadım nasıl gitmek ki duruşmaya" diye sordu. Anne Göktepe başından geçenleri şöyle anlattı: "Bize yürüyemezsiniz dediler ve saldırdılar, çocuklarımı korumak için polislerin önüne geçtim, o sırada sopalarla saldırdılar ve benim boynuma bastılar daha sonra nefesim kesilmiş, sonra hastaneye kaldırmışlar" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Avukatlar, Veli Küçük'e dava açacak
Serpil Kurtay
Çetelere karşı hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalışan İzmir Barosu avukatlarının, Tuğgeneral Veli Küçük hakkında soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na yaptığı başvurunun yasal süresi doldu. Avukatlar, Küçük'e dava açıyor.
İzmir Barosu bünyesinde oluşturulan Çetelere Karşı Hukukun Üstünlüğü Komisyonu üyesi avukatlar Senih Özay, Cemal Doğan, Andaç Şükrü Zaloğlu, Nedim Değirmenci, Noyan Özkan, Arif Ali Cangı, Murat Dinçer, İbrahim Arzuk ve Haşim Öztürk, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görevli Tuğgeneral Küçük hakkında 5 Şubat 1999 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na başvurdu.
Avukatlar dilekçelerinde, Susurluk ve çete tartışmalarında adı sıkça duyulan Tuğgeneral Küçük ile ilgili "Çatlı ve Hoştan ile Küçük arasında yapıldığı bilinen telefon görüşmelerine ilişkin inceleme yapıldı mı? Yeşil'in kullandığı cep telefonu ile ilgili PTT nezdinde araştırma yapıldı mı? Küçük hakkında yukarıdaki iddialardan dolayı idari, adli bir soruşturma yapıldı mı?" sorularını sordular.
Yasal süre doldu
Avukatlar, gündeme getirdikleri konularda soruşturma yapılmış ise, mahiyeti, hangi yasalar ve yönetmelikler ışığında yapıldığı ve nasıl sonuçlandığı konusunda bilgi ve soruşturmaya ilişkin evrakların bir nüshasının kendilerine verilmesini talep ediyorlar. İzmir Barosu'na kayıtlı avukatlar, şayet soruşturma yapılmamış ise Küçük hakkında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 35. maddesi gereğince soruşturma emri verilmesini ve sonucunun bildirilmesini talep ediyorlar. Ancak, avukatlara bugüne kadar hiçbir yanıt verilmedi. Komisyon üyelerinden Avukat Cemal Doğan, yasal sürenin dolduğunu kaydederek, Küçük'e dava açacaklarını ifade etti. Doğan, konuyla ilgili bir hafta içerisinde hazırlıklarını tamamlayacaklarını söyledi.
Küçük'le ilgili iddialar
Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın, Kocaeli Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde Veli Küçük'le defalarca cep telefonundan görüştüğü, PTT kayıtlarıyla ortaya çıkartılmıştı. Yine Küçük'ün "kızıma ait" dediği cep telefonunun da, Sami Hoştan, Sedat Peker, Hadi Özcan ve Abdullah Çatlı tarafından, Ömer Lütfü Topal'ın gazinolarından arandığı belirlenmişti. Üzerinden Mehmet Özbay kimliği çıkan kişinin aslında Abdullah Çatlı olduğunu söyleyen Küçük'ün, Susurluk davasından yargılanan Sami Hoştan'la da 34 kez görüştüğü PTT kayıtları ve Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporu'yla tespit edildi. Bu gelişmelerin yanı sıra, İstihbarat eski Daire Başkanı Hanefi Avcı, Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede, Yeşil'in kullandığı cep telefonunun Veli Küçük'e ait olduğunu açıkladı.
Dosya kaldırılmıştı
Hakkında son derece açık ve ciddi iddialar bulunan Küçük hakkında sadece Susurluk iddianamesinde adı geçtiği için İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24 Şubat 1997 tarihinde suç duyurusunda bulunuldu. Küçük, üç generalden kurulan heyete ifade verdi. Aynı heyete ifade veren Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Camadan, Susurluk kazasının ardından Küçük'ün kendisine, "Ölen adam Çatlı, Sami Hoştan geliyor, cenazeyi ona verin" dediğini, ancak bu talebin geri çevrildiğini söyledi.
Tüm bunlara karşın 3 generalden oluşan heyet, Küçük'le ilgili herhangi bir suç unsuruna rastlayamadığını açıkladı. Yargılanması sürekli engellenen Küçük'ü, İzmir Barosu avukatlarının açacağı davayla yeni bir yargı maratonu bekliyor.
ÖNCEKİ HABER

Susurluk'ta adalet kamyonun peşinde

SONRAKİ HABER

Özgürlüğe yenilmek: Goya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...