25 Nisan 1999 21:00

Çernobil 27 yıl sonra susacak

Çernobil'i unutmak mümkün değil, çünkü oradan yayılan radyoaktivitenin tamamen etkisizleşmesi ancak 27 yıl sonra olacak!

Paylaş
Çernobil 27 yıl sonra susacak
Ebru Ilgaz
26 Nisan 1986, saat 01.23'te Ukrayna'da bulunan Çernobil Atom Santrali'nin 4. birimdeki reaktörü patladı. Ardı ardına gelen patlamalar ve başlayan yangın; yüzlerce insanı etkileyecek olan Çernobil kazası... Reaktörden yayılan radyoaktivite, 2. Dünya Savaşı'nda Amerika'nın Japonya halkının üzerine pervasızca 'salıverdiği' Hiroşima ve Nagazaki bombalarından yayılan radyasyonun 200 katı oldu. Patlamayla birlikte santralde çalışan 30 işçi öldü. Kaza anında reaktör yakınında bulunan 444 kişi büyük miktarlarda radyasyon aldı. Bu insanların 28'i üç ay içinde öldü, yüzde 30'u çalışamaz duruma geldi, iyileşenler de ise psikolojik bozukluklar görüldü. Çevreye yayılan radyasyon insanların, ölümcül hastalıklara yakalanmasına, nesiller boyunca sürecek sakat doğumlara neden oldu. Üstelik sadece dönemin Sovyetler'ini değil, çevre ülkeleri de büyük ölçüde etkiledi. Patlamadan sonra oluşan ışınım-etkin bulut salınımı 'kara kara' dolaştı dünyanın üzerinde. Beş milyon insan radyoaktif ışınlara maruz kaldı. Bu kaza, tarım ürünlerinden hayvanlara, bitki örtüsünden ana rahmindeki çocuklara kadar doğanın yapısını değiştirdi. Üstelik değişimin-ölümün daha 27 yıl devam edeceği hesaplanıyor. Radyasyon en çok Beyaz Rusya, Rusya Federasyonu ve Ukrayna'ya yayıldı. Paniğe kapılan ülkeler, fiziksel ve ruhsal sağlığı bozulan insanları tedavi etmek ve kendi vatandaşlarını radyasyonun etkilerinden korumak için çeşitli önlemler aldı.
Kaza, psikolojik ve sosyal yapıyı değiştirdi
Reaktörün gömülmesi, bölgenin temizlenmesi için dönüşümlü olarak 800 bin işçi çalıştırıldı. Tabii her biri radyasyondan etkilendi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) aynı yıl, kazanın vereceği zararın azaltılması için çalışmalara başladı. "Çernobil Kazasının Sağlık Etkileri Uluslararası Programı" (IPHECA) adı altında bir program hazırlandı. WHO'nun başını çektiği toplantılar düzenlenmeye başlandı. Beyaz Rusya, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve WHO'nun programlarına katkıda bulunan birkaç ülke, IPHECA'nın yönetim kurulunu oluşturdu. Dünya ülkelerinin yaptıkları para yardımlarıyla kazanın 'yaraları sarılmaya' çalışıldı. Büyük miktarda ışınıma maruz kalan alanlarda yaşayan 400 bin insan başka alanlara göç etmek zorundaydı. Buralarda maddi zorluklarla ayakta kalmaya çalışan insanların, dışlanmaları, çocuklarının ve torunlarının sağlık problemleri, korkudan kaynaklanan psikolojik bozuklukları hiç bitmedi. Bölge insanları üzerinde yapılan araştırmalarda, baş ağrıları, uykusuzluk, dikkat azalmaları, alkol bağımlılığı ve melankolinin ortaya çıktığı tespit edildi. Özellikle çocuklarda; iç salgı bezleri, sinir sistemi, duyu organları, sindirim, üreme sistemi hastalıkları ve zekâ bozuklukları teşhis edildi. Troid ve kan kanserleri, kalp hastalıkları etkisini yıllarca gösterdi.
Santraller çalışırken de tehlikeli
Çevre İçin Hekimler Derneği Genel Sekreteri Dr. Ümit Şahin, "Çernobil kazasının da bize dramatik bir şekilde kanıtladığı gibi, nükleer enerji en riskli, tehlikeli ve insan sağlığına doğrudan zarar veren enerji üretimi biçimidir" dedi. Nükleerin, sadece kazalarla değil, enerji üretim aşamasında da insan sağlığı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyleyen Dr. Ümit Şahin; Türkiye'de yapılması düşünülen nükleer santrallerin de santral çevresinde yaşayan halk için büyük tehlike oluşturacağının altını çizdi. Dr. Ümit Şahin, "Çernobil kazasının 13. yıldönümünde, Çevre İçin Hekimler Derneği olarak nükleer santral planlarından vazgeçilmesini istiyoruz" dedi. Çernobil'in susması için 27 yıl daha var. Ancak kazada ölenlerin yakınları, doğanın ve insanın nükleer karşıtı çığlığı hep sürecek.
Nükleer tehdit sürüyor
Her yıl 26 Nisan'da kazada ölenler mumlar ve çiçeklerle anılırken, hükümetler nükleer santralleri onaylamaya devam ediyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bölgede yapılan bilimsel araştırmalar durdu. Dolayısıyla etkilerinin 40 yıl süreceği öngörülen kazanın mağdurları izlenemiyor.
IPHECA da maddi olanaksızlıkları yüzünden çalışmalarını sürdüremiyor. Çernobil'den sonra İngiltere, İspanya, Japonya'da reaktör kazaları meydana geldi. 1998 yılı Haziran ayında, İspanya'da bir nükleer tesiste meydana gelen kaza insanlardan gizlendi. Ortaya çıkınca da pervasızca, bulutların okyanusa gittiği ve insanlara zarar veremeyeceği açıklamaları yapıldı. Gelişmiş emperyalist ülkeler geri bıraktırılmış ülkeleri nükleer çöplük haline getirmeye çalışırken Türkiye de bundan payını alıyor. Nükleer santrallerin tek çıkar yol gibi gösterildiği Türkiye ve az gelişmiş ülkelerin halkları, yeni Çernobil kazalarıyla karşı karşıya bırakılıyor. Türkiye'de 4 nükleer reaktör yapılması kesinleşmiş durumda. Bunlardan iki tanesinin 2008 yılına kadar yapılması planlanıyor.
Yabancı enerji tekelleri ve onların yerli işbirlikçileri, 2020 yılına kadar 11 nükleer santral kurmayı düşünüyor Türkiye'ye. Akkuyu'da yapılması düşünülen santralin ihalesi hâlâ sürüyor. İhaledeki gelişmeler basına sızdırılmazken, yetkililer muhtemelen Kanadalı bir şirketin ihaleyi kazanacağını söylüyorlar. İhalenin gecikme sebebi nükleer karşıtlarının sürdürdükleri protestolar ve nükleer karşıtı çalışmalar. Ancak, bir taraftan da MAI-MIGA anlaşmalarının imzalanmasının beklendiği çok açık. Bu anlaşmalarla Türkiye'de böyle bir yatırım yapacak firmalar, yatırımlarını güvence altına alacaklar. Ölüm sebeplerinin ancak yüzde 30'unun tespit edilebildiği Türkiye, olası bir nükleer kazada Ukrayna'dan pek farklı bir duruma düşmeyecek.
ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır'da sağlık taşerona emanet

SONRAKİ HABER

Belgrad'ı işgal planları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...