24 Nisan 1999 21:00

Maaş yerine "terör" dersi

Çalışanlarına kriz gerekçesi ile düzenli ücret ödemeyen Sevgi Hastanesi, şimdi de çalışanlarına "terör dersi" vermeye soyundu.

Paylaş
Maaş yerine "terör" dersi
Çalışanların maaşlarını vermediği için gündemden bir türlü düşmeyen Sevgi Hastanesi, şimdi de son dönemde yaşanan bombalama olaylarını gerekçe göstererek, çalışanlarına "terör" dersleri vermeye soyundu. Güvenlik Şefi Reis Yılmaz tarafından verilen ve gerekçesi "muhtemel bir bombalı saldırıdan ve yangından korunma" olarak açıklanan "ders" kapsamında PKK, DHKP-C, TKP-ML, THKP-C/ACİL ve KAWA gibi örgütler hakkında bilgiler veriliyor, tarihçeleri anlatılıyor.
Dersi veren Reis Yılmaz'ın, Sevgi Holding'in sahibi Orhan Özcanlı ile birlikte Diyarbakır Cezaevi'nde görev yaptığı söyleniyor. 12 Eylül sonrası görev yaptığı Diyarbakır Cezaevi'nde işkencelere katılarak işkencenin "bilimsel" yapılmasını sağlamakla ünlenen, bu nedenle de 'Doktor Mengele' olarak adlandırılan Özcanlı'nın yakın arkadaşı olduğu ifade edilen Yılmaz'ın, programda sözünü ettiği örgütleri kastederek, "Diyarbakır'dayken bunlardan çok çektim. Bunları iyi bilirim" dediği bildirildi. Yılmaz'ın, Özcanlı'nın dışında diğer çalışma arkadaşlarının ise isimleri son yıllarda kamuoyunda sıkça duyulan Hanefi Avcı, Bülent Orakoğlu ve Veli Küçük olduğu kaydedildi.
Derste örgütlerin amaçları, kuruluşları ve geçmişleri hakkında bilgiler veren Yılmaz'ın, işi PKK'nin kullandığı silahlara anlatmaya kadar vardırdığı, PKK'nin köklerinin Rızgari örgütüne uzandığını iddia ettiği ve örgüt üyelerinin geçtikleri aşamaları anlatarak "Bakın bunlar çok okurlar, pratik ve silahlı eğitimlerine önem verirler" dediği kaydedildi. Yılmaz'ın ayrıca işi paronaya noktasına vardırarak, çalışanlara kendi yaşamından örnekler verip evden çıkarken, alışveriş yaparken, arabaya binerken yapılması gerekenler üzerine kurallar belirlediği de ifade edildi. Yılmaz'ın, "Yürürken bile dikkat edin, sırtınızı hep duvara dönün, alışveriş yaparken kapı ağzında durmayın içlere girin, bombayı kapıya bırakır bunlar. Ben evden çıkınca önce camdan bakarım, arabam yerinde duruyor mu, etrafında akşamkinden farklı bir şey var mı diye" dediği öğrenildi.
12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan ve isminin açıklanmasını istemeyen tutuklulardan birisi ise Yılmaz'ı hatırladığını belirterek, kendisine "çavuş" ya da "onbaşı" şeklinde hitap edildiğini kaydetti. Yılmaz'ın, 31. ve 33. koğuşların altında bulunan özel sorgu odalarında gerçekleştirilen işkencelere katıldığını dile getiren eski tutuklu, "Yılmaz, Diyarbakır'dan gidince siyasi şubede polis olacağını söylerdi. Tutuklulara hamam böceği, dışkı, diş macunu yedirmesiyle ünlenmişti. Bazı bayan tutuklulara tecavüz olayına da katılmıştır. Sürekli esrar veya içki alırdı. İşkence ile öldürülen TİKKO üyesi Ali Sarıbal ile Medet Özbaden'in ölümlerinden de sorumludur" dedi.
Dersler holdingin denetiminde Bütün çalışanların gruplar halinde katılmak zorunda bırakıldıkları "derslere", kimi çalışanların zamanlarının gereksiz konuşmalarla boşa harcandığı yönünde tepki gösterdiği öğrenilirken, yaklaşık 2 saat süren programın sadece 20 dakikasının yangına ayrıldığı belirtildi. Holdingin Şubat 1999 ve sonrası maaşları ile Ekim 1998'den itibaren mesai ücretlerini ödemek yerine "terör" dersi vermesine anlam veremeyen çalışanlar, 2 saatlik derse rağmen halen yangın çıkış merdiveninin nerede olduğunu öğrenemediklerini belirtiyorlar.
Gelişmeler üzerine görüştüğümüz Yılmaz, 12 Eylül sonrası Diyarbakır'da polis olarak görev yaptığını kabul ederken, cezaevinde bulunmadığını ve Orhan Özcanlı ile birlikte çalışmadığını iddia etti. "Çalışanların bilgilendirilmesinin ne zararı var? Aracın altına bakın demişim, Uğur Mumcu böyle öldürülmedi mi?" sözleriyle kendini savunan Yılmaz, PKK'nin köklerinin Rızgari'ye dek uzandığını anlatmanın çalışanlara ne yararı bulunacağı yönündeki sorumuzu ise "Siz PKK'lı mısınız, niye bunları soruyorsunuz, kurum içi işler kamuyu ne ilgilendirir" şeklinde cevaplandırdı. Yılmaz ayrıca, yaptıkları tüm çalışmaların kurumun bilgisi ve denetimi dahilinde gerçekleştiğini de sözlerine ekledi.
Sevgi'de kazanca göre maaş
Çalışanlarına 'terör' dersleri veren Sevgi Hastanesi'nde, çalışanların sorunları ekonomik "kriz"den kaynaklı olarak devam ediyor. Çalışanlar, ekonomik sorunlarını çözemeyen hastanenin, temizlik de dahil bir dizi sorunla karşı karşıya bulunduğunu bildirdiler. Temizlikten sorumlu taşeron firmanın parasının ödenmemesi nedeniyle çalışanlarına üç aydır maaş vermediği ve hastaneden bu nedenle çekileceği öğrenilirken, temizliğin bundan sonra kurum tarafından daha az elemanla yürütülmeye çalışılacağı kaydedildi. Hastane çalışanları, temizliğin hastalara ve çalışma yaşamı üzerinde yarattığı olumsuz etkilere de dikkat çektiler. Hastanenin Büklüm Sokak ile Tunus Caddesi'ndeki binalarının "bütçe ve muhasebeleri"nin de ekonomik nedenler gerekçe gösterilerek ayrıldığını dile getiren çalışanlar, ayrıca, her iki binada görev yapan çalışanların maaşlarının da hastanelerin kendi gelirlerine göre belirleneceğini ifade ettiler. Çalışanlar, hastanelere alınacak donanımların da buna göre belirleneceğinin söylendiğini dile getirdiler.
ÖNCEKİ HABER

CHP'de depremden çıkma arayışları

SONRAKİ HABER

İzmir'de emekçiler sokağa çıkacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...