15 Haziran 2015 00:55

Metal işçileri sendikasını arıyor

Yüzde 3 barajının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi Renault ve Renault’yla birlikte hareket etme kararı alan fabrikaların işçileri içinde zaten güçlü olan yeni bir sendika kurma tercihini daha da güçlendirdi. Bugün işçiler kendi aralarında “Bir sendika kursak nasıl bir sendika olur?” sorusuna da yanıt arıyor.

Paylaş

Muzaffer ÖZKURT
Bursa

Bursa’dan başlayarak diğer illere yayılan metal direnişinde, işgal ve grevler süreci geride kalsa da mücadele sürüyor. Renault, Tofaş başta olmak üzere direnişe geçen, geçmeyen tüm fabrikaların işçileri direnişin kazanımlarına sahip çıkıyor. Kimi fabrikaların işçileri de Türk Metal’in gitmesi, 1000 lira iyileştirmenin kendilerine de verilmesi, işçilerin temsilcilerinin muhatap kabul edilmesini içeren kazanımların kendilerine de verilmesi için harekete geçiyorlar. İşçiler bir yandan da “Türk Metal gitti, peki şimdi ne olacak?” sorusunu tartışıyor. 

YÜZDE 3 KAYGISI

Direnişin en güçlü olduğu dönemde bu soruya işçilerin çoğunluğunun yanıtı “Kendi sendikamızı kuracağız” oluyordu. Ancak işçiler bunu söyledikten hemen sonra da kaygılarını dile getiriyordu: “Konfederasyonlara bağlı sendikalar için işkolu yetki barajı yüzde 1, bağlı olmayan sendikalar için yüzde 3 uygulanıyor. Yüzde 3’ü bulamayabiliriz.” 

Grevler bitmeye ve bazı fabrikalarda patronların oyunlarıyla direnişin sona ermesiyle birlikte yeni bir sendika kurma tercihi yerini “hangi sendikayı seçsek” tartışmasına bırakmaya başladı. Fabrikalardan da art arda Türk Metal’den istifa eden işçilerin başka sendikalara üye olmaya başladığı haberleri geldi. 

TOFAŞ’A ÇELİK-İŞ GİRDİ AMA...
 

Sendika değiştirme haberlerinin belki de en çok tartışılanı TOFAŞ oldu. TOFAŞ’ta direnişin bitmesinin hemen ardından, Hak-İş’e bağlı Çelik-İş, direnişin sözcülüğünü yapan kimi işçilerin de işin içine girmesiyle birlikte TOFAŞ’ta üyelik yapmaya başladı. Çelik-İş’in işçilere sunduğu “Kendi şubeniz olacak, temsilcinizi seçeceksiniz, sözleşmeleri siz belirleyeceksiniz” taahhütnamesi üyeliklerin hız kazanmasına neden oldu. İlk önceleri tüm işçilerin birliği ve oluruyla Çelik-İş’e geçildiği düşünülse de iki sözcünün işten atılması sonrası yaşananlar fabrikada farklı bir durumun yaşandığını gösterdi. İşçiler sözcülerin işten atılmasına iş bırakarak yanıt verirken, eylem Çelik-İş’in devreye girmesi, atılan sözcülere Çelik-İş’te görev verilmesiyle sona erdi. İşçilerin kazanım elde etmesini sağlayan doğrudan demokrasi, işçilerin birlikte hareket ederek üretimden gelen güçlerini kullanması yöntemlerini rafa kaldıran Çelik-İş, halen işçilerin mücadeleci anlayışıyla kendini yenilemek yerine, öne çıkan işçileri Çelik-İş’li yaparak süreci yürütmeye çalışıyor. Ancak bu tercih giderek Çelik-İş’e tepkiyi de büyütüyor. Bu duruma tepki gösteren TOFAŞ işçileri arasında en yaygın tanımlama şöyle: “Eylemi bitirip, patronla karşı karşıya gelmeyerek kendini kanıtladı! Çelik-İş’in mücadele anlayışı olarak Türk Metal’den farkı yok. Aynısının laciverdi. Yani bize bir faydası yok.” Bursa’da Renault, Mako ve Coşkunöz gibi önde gelen metal fabrikalarının işçileri de bu süreci yakından takip ediyor. Bu fabrikaların işçileri TOFAŞ işçilerinin alel acele Çelik-İş’e geçmesine de bir anlam veremiyor. Çelik-İş’in işçileri bölen bir yöntem izlediğini söyleyen işçiler, gelişmelerin işçiler açısından zarar verici olduğuna dikkat çekiyor. 

BİRLEŞİK METAL-İŞ GÜVEN VERMEDİ

Metal işçilerinin yöneldiği bir diğer sendika ise Birleşik Metal-İş. Temsilci seçimlerinin tüzükte yer alması, imzalanan sözleşmelerin diğer sendikalara göre biraz daha iyi olması, kimi siyasi ön yargılara rağmen Birleşik Metal-İş’i önemli bir tercih haline getiriyor. İzmir’den bir metal işçisi şöyle anlatıyor bu durumu: “Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu Schineider ve ZF Lenörder’in sözleşmelerin baktık ve bizden daha iyiydi. Bu nedenle Birleşik Metal-İş’e yöneldik.” Benzer sözler Kocaeli’de bulunan Ford Otosan’da Birleşik Metal-İş’e geçen işçilerin de dilinde. Ancak sendika değişikliğinin örgütlenmesinde Birleşik Metal-İş de Çelik-İş’e benzer bir yöntem izledi. Süreç işçilerin kendi birliklerini sağlayarak örgütlü bir şekilde kendi mücadele anlayışlarını Birleşik Metal-İş’e taşıması yerine, işçilerin parça parça üye yapılması yöntemiyle ilerletildi. Bu yöntem nedeniyle işçiler kendi örgütlü yapılarını kaybederek sendika üyesi oldular. Bir işçi bu durumu şöyle dile getiriyor: “İşçi üye oldu ama örgütlü olamadı, kendi örgütlülüğünü de taşıyamadı. Yani işçiyi örgütlüyor ama örgütsüz bir şekilde örgütlüyor.” İzlenen “Birleşik Metal-İş’li yapma” taktiği, işçiler arasında bölünmeye neden oldu. MESS grevlerinin hükümet tarafından yasaklanmasının ardından fiili mücadeleyi engelleyen tutumu nedeniyle Birleşik Metal-İş’e duyulan güvensizlik, işçilerin bölünmesiyle daha da büyüdü. Bu nedenle hızla ilerleyen sendika üyelikleri bir noktada durdu. Durgunluk hali, işten atmalar ve işten atmalar tepkisizlikle birleşince kimi fabrikalarda Birleşik Metal-İş’e tepkiye de yol açtı. Patron ve Türk Metal’in baskısının daha büyük olduğu fabrikalardan gelen örgütlenme taleplerine verilen “Çoğunluğu sağlayacak örgütlülüğü sağlayın öyle gelin” yanıtı ise daha baştan Birleşik Metal-İş’ten vazgeçilmesine neden oldu. 

YENİ BİR SENDİKA EN GÜÇLÜ TERCİH

Metal direnişinin amiral gemisi Renault ise grevin sona ermesinden sonra geçen sürede, sendika tercihi yerine kendi iç örgütlenmesini güçlendirmek ve kazanımlara sahip çıkmak için mücadele verdi. İşten atmayı direnişle engellemeleri, temsilcilerinin yaptıkları eylemlerle patrona kabul ettirmeleri ve birliklerini sağlamlaştırarak ilerletmeleri, Renault işçilerini sektörde örgütlü sendikalardan daha dikkatle izlenir hale getirdi. Başta Bursa olmak üzere pek çok fabrikada işçiler Renault işçileriyle birlikte hareket etme kararı aldı. Geçen süreç aynı zamanda bu işçiler için sendika değiştiren fabrikaları izleme şansı da verdi.

İşkolunda örgütlü sendikaların izlediği örgütlenme politikalarının, işçiler arasında yarattığı bölünme ve sorunları gören işçiler, yeni bir sendika kurma fikrini daha fazla tartışır ve konuşur oldu. Yüzde 3 barajının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ise bu tercihi daha da güçlendirdi. Şimdilerde Renault ve Renault’yla birlikte hareket etme kararı alan fabrikaların işçileri “Bir sendika kursak nasıl bir sendika olur?” sorusuna da yanıt arıyor. Hangi sendikaya üye olunacak ya da nasıl bir sendika kurulacak sorularına henüz somut yanıt verilmiş değil. Ancak hem direniş, hem de direnişin ardından artan saldırılara karşı verdikleri mücadelede kendi ilkelerini de belirliyor işçiler. En fazla üzerinde durulanlar şöyle: “Sendikacılar ortalama işçi ücreti kadar maaş almalı, işçileri bölen değil dayanışmayı esas alan bir sendikal anlayış, toplusözleşme taslakları işçiler tarafından belirlenmeli işçinin onayı olmadan imza atılmamalı, grevlerdin başlamasına ve bitmesine işçi karar vermeli, işyeri temsilcileri ve delegeler demokratik bir şekilde işçiler tarafından seçilmeli, seçilen yöneticiler işçiler tarafından geri çağırılabilmeli, mali denetim şeffaf olmalı.” 

TÜRK METAL VE ÇELİK-İŞ’LE NE DİRİLTİLMEK İSTENİYOR?

Metal sektörünün önde gelen fabrikalarında silinme noktasına gelen Türk Metal yeniden dirilmek için çabalıyor. Kimi yerlerde patronla birlikte işçi üzerinde baskı kuruluyor. kimi yerlerde ise öne çıkan işçilere şube başkanlığı, temsilcilik teklif ediyor. Başta Ford olmak üzere bazı fabrikalarda ise yeni işçi alımları yapılıyor ve alınan işçiler patronlar tarafından Türk Metal’e yönlendiriliyor. Türk Metal bir yandan da seçim yapacağını, temsilcilerin seçimle belirlenmesini tüzüğüne koyacağı sözünü verdi. Hatta sendika kasasından işçilere ikramiye dağıtacağını da duyuruldu. Özellikle bu son vaade işçiler tepkili: “Kimin parasını kime rüşvet olarak dağıtıyor. Para alacaksan patrondan al. Sözleşmede onlar ne derse altına imza atıyor, sonra bizim paramızı Türk Metal’e yeniden dönelim diye bize dağıtıyor. Ne yaparsa yapsın biz Türk Metal’e dönmeyeceğiz.”

Metal direnişinden korkan bir diğer sendika ise Çelik-İş. TOFAŞ’ta olduğu gibi patronlarla karşı karşıya gelmeyerek Türk Metal’in kovulmasının ardından çıkan boşluğu doldurmak isteyen Çelik-İş, bir yandan da işçilere “değiştim” görüntüsü vermeye çalışıyor. Trakya’da bulunan Termoteknik gibi temsilci seçiminin yapılmaması ve işçi iradesinin hiçe sayılması eleştirilerinin yüksek sesle dile getirildiği fabrikalarda temsilci seçimleri yapacağını açıkladı.

İşçiler “patron sendikası” olarak nitelendirdikleri sendikalardaki değişimi de yakından izliyor. Değişim görüntüsü altında işçi iradesinin kırıldığı bir yapının fabrikalarda yeniden inşa edilmek istendiğine dikkat çeken bir Renault işçisi şunları söyledi: “Direnişimizin ardından fabrikalarda işçiye davranış bile değişti. Patronların Türk Metal eliyle yıllardır fabrikalarda hayata geçirdikleri baskıcı yönetim tarzı bugün işlemiyor. Patronlar eskiye dönmek istiyor. Onun için de kendi anlayışına yakın sendikalarla işçi iradesini kırmaya, mücadeleci anlayışı değiştirmeye çalışıyor. TOFAŞ’ta işçi sözcülerinin işten atılmasının ardından başlayan üretimi durdurma eyleminin Çelik-İş tarafından bitirilmesi bunun göstergesi. Bütün işçi arkadaşlarımız bu tür oyunlara karşı dikkatli olmalı.” 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Kadınlar 7 Haziran’ı değerlendiriyor: Seçimimiz yeni bir hayattan yana

SONRAKİ HABER

Büyük işçi direnişi: 15-16 Haziran

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...