12 Haziran 2015 07:16

İmralı Heyeti, Öcalan'la görüşmek için başvurdu

PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvuru yaptıktan sonra gazetecilerin karşısına çıkan İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, seçim sonuçlarına atıfta bulunarak, 'Hükümetin milliyetçi oylar uğruna devirdiği müzakere masasını bu halk tekrar dört ayağı üzerine oturtulmuştur' dedi.

Paylaş

İmralı'ya gitmek için Adalet Bakanlığı'na yaptıkları başvurudan sonra basın mensuplarının karşısına çıkan İmralı Heyeti üyeleri Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Pervin Buldan, seçim sonuçlarını ve çözüm sürecini değerlendirdi. Seçim sonuçlarına atıfta bulunan İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, "Hükümetin milliyetçi oylar uğruna devirdiği müzakere masasını bu halk tekrar dört ayağı üzerine oturtulmuştur" dedi. En son 5 Nisan'dan bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşemeyen İmralı Heyeti'nin görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulunduğunu belirten Önder, Adalet Bakanlığı'ndan yanıt beklediklerini vurguladı.

"ANKET FİRMALARI İLE ONLARIN YARATTIĞI KASTİ KİRLİLİK İLE UĞRAŞARAK BUGÜNLERE GELDİK"
Seçim sonuçlarına ilişkin Sırrı Süreyya Önder, "Bazı önemli kamuoyu araştırma şirketleri bir algı mekanizması gibi işlev gördüler. Bazı şuursuzları, sonuçların ilk açıklanmaya başladığı anda bile bu tutumunu gösterdi. “Türkiye başkanlık dedi. Malum parti de baraj altında kaldı" diyen şuursuzlar gördük. Aynı şuursuz 1 sat sonra başka bir televizyon kanalında AKP bu halkı anlamadı diye gemiyi terk eden canlı misali suratla uzaklaşmaya başladı. Halk üzerindeki oksitlenmeyi engellemeye çalışarak yürüttük. Anket firmaları ile onların yarattığı kasti kirlilik ile uğraşarak bugünlere geldik" diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİNE ABDULLAH ÖCALAN'IN ETKİSİ
HDP'nin seçimdeki başarısına çözüm sürecinin katkı sağladığını vurgulayan Sırrı Süreyya Önder, "Barış ve çözüm süreci sayın Öcalan'ın büyük bir demokratik irade ve kararlılık koyarak geliştirdiği bir demokratikleşme perspektifi ile bugüne geldi" dedi.

"SEÇİMLE BİRLİKTE ÇÖZÜM SÜRECİ SAYIN CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN İTİBARSIZLAŞTIRILDI"
Çözüm sürecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından itibarsızlaştırıldığını ileri süren Önder, "Bu hafızayı biz yok saymıyoruz. Bu hafızayı kimsenin sıfırlamasına da izin vermeyeceğiz. Seçimle birlikte ne yapacağını bilememe hali ile bu süreç, bizzat sayın Cumhurbaşkanı tarafından itibarsızlaştırıldı. Kurulmuş olan bu masa devrildi fakat Türkiye halkları bu seçim sonuçları ile o masayı tekrar dört ayağının üzerine oturttu. Artık neler olabileceğini ortak siyasi iradeler belirleyecektir. Meclis'teki bütün siyasi partiler başta olmak üzere temsil hakkı bulamayan barajdan dolayı diğer siyasi partilerin toplamıdır" açıklamasına yer verdi.

"NE YAPILDIYSA BİR DEVLET POLİTİKASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"
Çözüm sürecinde barış dilinin önemine vurgu yapan Önder, "Gelinen nokta bir hükümet politikası mıydı? Tek başına böyle bir değerlendirme süreci haksızlık olur. Bununla ilgili bir yasa çıkarıldı. Bu iş bir ülke ve devlet politikasına dönüştürüldü. Çözüm çerçeve yasasının içi süratle doldurulacaktır. Halen de oldurulmalıdır. Milli güvenlikten tutun devletin ilgili bütün kurumlarında bu konu enine boyuna tartışıldı. Ne yapıldıysa bir devlet politikasına dönüştürüldü. Ya da dönüştürüleceğinin güvenceleri oluşturuldu. Önümüzde bir koalisyon ve hükümeti oluşturma süreci var. Buradan çıkacak kombinasyon her ne olursa olsun sürece, özgürlüklere, adalete, barışa düşmanlık üzerinden tesis edilemez. Herkesin bu dili bırakması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"DÜŞMANLIK DİLİ ALLAH KORUSUN YENİDEN BİR SAVAŞ VE KAOTİK ORTAM DEMEKTİR"
Önder, "Bu sürece dönük düşmanlık dilinin doğuracağı doğal sonuç Allah korusun yeniden bir savaş ve kaotik ortam demektir. Bunun olmamasının tek güvencesi bizlerin Melis'te yetkin bir şekilde gerçekleşmiş olan temsiliyetidir. Kim hangi boyutta saçmalarsa saçmalasın bu parti artık bu ülkede barışın da teminatıdır. Bu savaş çığırtkanlarını ciddiye almasına gerek yoktur. Halk bunlara sandıkta gereken cevabı verdi" dedi.

"MELİS'TE SALINABİLMELERİNİ BİZİM BARAJI GEÇMEMİZE DÖNÜK YOĞUN ÇALIŞMAYA BORÇLULAR"
Önder, "Bugün Melis'te salınabilmelerini bizim barajı geçmemize dönük yoğun çalışmaya borçlular. Barajı aşmamış olsaydık, bugün muhtemelen hepsi kendi odlarından da dışarıya çıkamamışlardı. Yeniden mutlak otorite bir AKP iktidarının esiri olmuş durumdalardı. Biz Türkiye'nin önünü açtık. Ümidin adı olduk. Derin bir oh çekme fırsatı verdik. Ak Partililer de dahil kendi politikalarından o kadar huzursuzlardı ki mutlak iktidara dönük hırstan en fazla rahatsız olanlar Ak Parti'nin içindeki, belli bir masumiyeti temsil eden insanlardı" diye konuştu.

"SÜREÇ YAKLAŞIK 2 AYDIR DONDURULMUŞ, İLAN EDİLMEMİŞ BİR İMRALI TECRİTİ YÜRÜRLÜĞE KONMUŞ DURUMDA"
Çözüm sürecinin 2 aydır dondurulmuş olduğunu söyleyen Önder, "Toplantıyı yapmamızın hayati gerekçesi, süreç yaklaşık 2 aydır dondurulmuş durumda ve bir ilan edilmemiş bir İmralı tecriti yürürlüğe konmuş durumda. Bunun sürecin ciddiyeti ile uzaktan yakından yan yana gelebilecek bir davranış olduğu düşüncesinde değiliz. Bir an önce hükümetin kendi emeğine bile saygı göstermeyerek devrilmesine sessiz kaldığı bu masa hazır halk tarafından tekrara dört ayağının üzerine oturtulmuşken süratle süreç kaldığı yerden kendisini yenilerek daha da güçlendirerek hayat geçirilmelidir. Dolmabahçe deklarasyonu ile dile getirilen demokratikleşme normlarının dışında bir tek cümle yoktur. Eşit yurttaşlık, özgür ülke gibi bir diz can alıcı nokta Dolmabahçe'de çerçevelendi. Bu seçimin kazanının Dolmabahçe deklarasyonudur aslında" ifadelerine yer verdi.

"BARIŞ KONUSUNDA TOPYEKÛN BİR ULUSAL KOALİSYON GERÇEKLEŞTİRMELİYİZ"
Önder, "Barış konusunda topyekûn bir ulusal koalisyon gerçekleştirmeliyiz. Bu kurulacak olan hükümet koalisyonundan daha hayati olacaktır. Böyle yapılması halinde çok kısa bir sürede savaş olgusunun bu ülkenin gündeminden çıkarabileceğimiz gerçeğini hatırlatmayı tarihi bir borç biliyoruz. Bu sorumluluğumuzun bir gereği olarak Adalet Bakanlığı'na müracaatımızı yaptık. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nı bilgilendirdik. Sürecin bugüne kadar nasıl yürüdüyse aynı şekilde kimsenin hoyratlığına, iktidar tutkusuna kurban edilmeden bırakıldığı yerden büyük bir ciddiyet ile ele alınmasını istiyoruz" diye konuştu.

'YALÇIN AKDOĞAN OLABİLİR AMA SANATÇI OLAMAZSINIZ'
Sırrı Süreyya Önder, yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir basın mensubunun, “Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan çözüm sürecinin bundan sonra filmini çekerler açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Önder şu cevabı verdi: “Farkındaysanız sinemacı geçmişime atıfla bunu söyledi. Cevap bile vermedim. Pervin ve İdris arkadaşımız gerekli cevabı verdiler. Ama burada bir sanat alanından gelen bir insan olarak şuna dikkat çekmek istiyoruz. Birazcık şuur, akıl olsa, birazcık nezaket olsa, bu sanatı küçümseme ucuzluğundan kendilerini uzak tutarlar. Sık düşülen yanlışlardan biridir. 'Burada bir tiyatro oynanıyor' denir mesela. Tiyatro çok ciddi bir iştir. Ulu önder Atatürk’ün de dediği gibi herşey olabilirsiniz, hatta devlet sanatçısı da olabilirsiniz, devlet adamı bile olabilirsiniz, ama sanatçı olamazsınız. Mesela bu ülkede Yalçın Akdoğan olmanın önünde hiçbir engel yoktur ama bir sinemacı olmak için birçok şey gereklidir. Bir tiyatro sanatçısı olmak için çok şey gereklidir. Onu daha fazla utandırmamak için ben cevap vermemeyi seçtim, kimse sanatı ucuz bir şey gibi, kolay bir şey gibi, basit bir şey gibi göremez Yalçın Akdoğan gibi bu ülke binlerce siyasetçi gördü, hepsinin yerinde yeller esiyor ama sanata dair bir küçücük faaliyeti olan insanlar kendi üretimleri ile ölümsüzleşmiş durumda. Buradan bütün sanatçılarımıza bu vesile ile ve seçim dönemi gösterdikleri dayanışma için saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”

Bir başka gazetecinin, “Muhalefet olarak yüzde 60 oy alındı. İç güvenlik paketi, yolsuzluk dosyaları ve seçim barajı gibi, uzlaşma maddeleri gibi konuları görüşüp İmralı ile görüşmeden çözüm sürecini geri plana almayı düşünür müsünüz? Sizin önceliğiniz nedir?” sorusu üzerine Önder şöyle konuştu: “Bizim önceliğimiz barıştır. İç güvenlik yasası denen şey barışa sabotajdır. Başlıklar, hırsızlık meselesi, bu ülkede hegomonik alanın ve katı merkeziyetçiliğin bir sonucudur. Bu alanlar kendi içinde birbiri ile bir sıralamaya girecek alanlar olmadığı gibi hepsi barışın ve tam bir demokrasinin gerçekleşmemesinden kaynaklanan şeyler. Biz siyasetimizi sorunlar arasında bir hiyerarşi oluşturarak değil sorunlar arasında bir bütüncül bakışla gözeten yerden yaparız. Parti meclisi, MYK ve eş başkanlar bu konuda koalisyon ve koalisyon sürecindeki diğer politikalarla yoğun bir düşünce geliştirme içindeler. Bütün bileşenlerle paylaşıyoruz, meseleleri birbiri ile farklılaştırarak ve değişik ilişkiler yokmuş gibi kategoriler oluşturma noktasında değiliz. Hepsi birbiri ile bağlantılı ve hepsi bu ülkedeki savaş ihtimalinin sürmesinden ve demokrasi noksanlığından neşet eden şeylerdir.”

Başka bir gazetecinin, “AKP’nin koalisyon değil bir erken seçime daha sıcak olduğuna yönelik haberler var. Sonbaharda bir erken seçim olursa barajı yeniden aşabileceğinizi düşünüyor musunuz?” sorusuna da Önder, şu cevabı verdi: “Farkında değil misiniz bu ülkede çok şey değişti. AKP’liler böyle düşünüyorsa o 6 Haziran kafası artık geçersizdir. Biraz böyle düşünmeye devam edebilirler, bu kendilerini halen iktidar sanmanın verdiği sahte kibir. Varsın biraz daha bununla oyalansınlar. Bizim üzüldüğümüz, ülke zaman kaybediyor. Neyi seçime götürüyorlar, hangi muktedirlikle götürüyorlar, bu iradeni beğenmedin sen yeniden bir iradede bulun demek, halka saygısızlık değil midir? Önce AKP bu ülkeyi yeniden seçime götürmeye muktedir değil. Cumhurbaşkanının bu yetkileri kullanabileceğini düşünmek için kullanır mı kullanmaz mı diye bakmak için o kadar kutsadığı külliyeden çıkıp dışişleri lojmanında bir muhalefet milletvekili ile görüşmek zorunda kalmasına bakın. Bunlar 6 Haziran kafası, bu ülke artık o kafayı aştı. Onun için diğer sorular spekülatif olur. Kimin hangi güçle bu ülkeyi yeniden 'ben bu halkın iradesini beğenmedim, gelin yeni bir seçime gidelim..' Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali bir daha sırtı çimeni görür gökyüzündeki yıldızları sayar.” (ANKARA)

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır'da bir işyeri tarandı

SONRAKİ HABER

Arınç, 4 eski bakanla ilgili açıklama yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...