10 Ağustos 2011 05:49

Müzik yapmak ayrıcalık değil haktır

Venezuela'da her çocuğa müzik eğitimi alma hakkı sağlayan 'El Sistema'nın yetiştirdiği genç müzisyenler, Elif Görgü'ye konuştu.

Müzik yapmak ayrıcalık değil haktır
Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Latin Amerika’nın İspanya’dan bağımsızlığını kazanmasının simgesi Venezuelalı komutanın ismini taşıması tesadüf olmayan Simon Bolivar Senfoni Orkestrası, bugün ülkede ve hatta kıtada başka türlü bir uyanışın, toplumsal sanat uyanışının bir simgesi. Dünyanın en iyi 5 gençlik senfoni orkestrası arasında anılan Venezuelalı bu gençler, tek başına kişisel yeteneklerinin ve şanslarının değil, bir “sistem”in ürünü. Başta yoksullar olmak üzere 300 binden fazla çocuğa ve gence müzik eğitimi veren sosyal bir proje olan “El Sistema”nın öğrencisi hepsi. 1970 yılında bir garajda bir genç müzisyenin 11 çocuk ve 20 nota sehpası ile başladığı, müzik yapmayı elit bir grubun ayrıcalığı, şanslı bir azınlığın etkinliği olmaktan çıkararak “her çocuğun sosyal bir hakkı” olarak topluma yerleşmesini sağlama hedefiyle başlattıkları El Sistema bugün 280 müzik merkezinde 70 çocuk 30 senfoni orkestrası barındıran, hapishanelerde müzik grupları bulunan dev bir toplumsal organizasyon. Altını çizmek gerekiyor ki El Sistema çocuklara “yeteneğine göre” eğitim vermiyor. Derdi yetenekli çocuklara eğitim vermek değil isteyen her çocuğun ve gencin müzik eğitim alma hakkını garanti etmek.

‘BİR PARÇASI OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM’

İlk defa İstanbul’da konser veren Orkestranın gençleri bize El Sistema’yı anlatıyor. Gabriela Jimenez 26 yaşında. 6 yaşındayken annesi El Sistema’yı duyuyor ve Gabriela en yakın mahallede “nucleo/çekirdek” adı verilen El Sistema’nın yerel gruplarından birinde eğitim almaya başlıyor. “Koroya katıldım. Ritmik gruba girdim ve flüt çalmaya başladım. Daha sonra da çelloya geçtim” diyor Gabriela ve ekliyor; “El Sistema hayatımızı baştan sona bir forma soktu bizi insan olarak, müzisyen olarak şekillendirdi. Bize hayatta bir kez yaşanabilecek deneyimler yaşattı ki bunları El Sistema olmasaydı yaşayamazdık. Biz ülkemizi dünyada temsil ediyoruz. Orkestramızın dünyanın en iyi gençlik senfoni orkestraları arasına girdiği görmek bizi çok duygulandırıyor”

Venezuela'da müzik yapan çok sayıda genç olduğunu söyleyen Gabriela, ülkenin müzikal açıdan hızlı bir şekilde ilerlediğini de belirtiyor: “Önceden müzik yapmak bir ayrıcalık gibiydi. Ama artık herkes müzik öğrenme, müzik yapma fırsatına sahip. Eskiden insanlar müzisyen olduğunu duyunca şaşırabiliyor, ‘A müzisyen misin, nerede öğreniyorsun?​’ diyorlardı. Şimdi Venezuela’da herkes El Sistema’nın müzik okullarını biliyor, gençlerin çoğu El Sistema’yı tanıyor ve katılıyor. Venezuela dünya müzik tarihinde yerini almaya başladı ve bunun bir parçası olmak çok güzel”

ÇELLO SANDALYESİNİN ALTINDA UYURKEN...

Bir başka genç Acuarios Zambrano Simon Bolivar Orkestrasında perküsyon çalıyor. El Sistema macerasını ise şöyle anlatıyor: “Babam ve annem El Sistema’nın kurucularından. Bu yüzden ben El Sistema’nın içine doğdum. Annem orkestrada çello çalarken ben onun sandalyesinin altında uyurdum. Ben de ilk olarak keman çalmaya başladım sonra çelloya geçtim son 9 yıldır da perküsyon çalıyorum. El Sistema Venezuelalı çocuklar ve gençler için çok önemli bir kurum. Bir ilham kaynağı. Sorumluluk duygusunu geliştiriyor. Farklı sosyal gruplardan çocuk ve gençler aynı ortamda bir araya geliyor; çok yoksul çocuklar, orta sınıflardan ve üst sınıflardan gelen çocuklar ilk olarak 50 kişilik bir grupta birlikte çalışmaya başlıyorlar ve bu grupta herkes eşit. Kimse ‘yoksul’ ya da ‘zengin’ değil herkes diğerinin ‘müzik arkadaşı’. Sonunda çocuklar sadece müzik öğrenmiyorlar bu eşitlik duygusunu da öğreniyorlar ve bu duygu hayatlarının sonuna kadar taşıyorlar”

6 yaşında El Sistema’dan eğitim almaya başlayan Felix Mendoza 28 yaşında.

Felix, müziğin ve El Sistema’nın Venezuela’da birçok hayatı değiştirdiğini söylüyor ve “El Sistema’da kimseye ayrıcalık tanınmıyor, herkese kapıları açık. Ülkenin herhangi bir yerinde nucleolar var ve herkes bunlara gidebilir. Simon Bolivar Orkestrası da benim ailem artık ve biliyoruz ki biz ülkemizi temsil ediyoruz bu hepimiz için harika bir deneyim”

ÇOCUKLARIN SANAT HAKKI

Simon Bolivar Senfoni Orkestrası İstanbul’a gelişi nedeniyle çeşitli yan etkinlikler de düzenledi. Bunlardan biri de El Sistema’nın kurucusu “Maestro” Jose Antonio Abreu’nun gerçekleştirdiği söyleşi oldu. El Sistema’nın 40 yıllık tarihini özetleyen Abreu, “Geleneksel dünyada müzik yapmak için bir sınıfa, bir öğretmene ve bir öğrenciye ihtiyacınız vardı ve müzik eğitimi sürecini paylaşmak pek de mümkün değildi” diyerek müziğin hep birlikte, bir koro ya da bir orkestra ile yapılmasının önemini aktardı.  

“Müzik eğitimini sosyalleştirmek zorundaydık” diyen Abreu böylece 11 gençle başlayan El Sistema’nın kapılarını bir yıl içinde yüzlerce hatta binlerce gence açtığını ve ardından müzik yapmanın, sanat yapmanın bir sosyal hak olduğunu; her çocuğun bir enstrüman, bir öğretmen ve müzik eğitim sağlanması hakkını hükümetlere kabul ettirme mücadelesini de kazandıklarını vurguladı. Abreu, “Sanatsal eğitim hakkı devlet tarafından garanti altına alınmalı” dedi. Galata Meydanında izlediği Barış İçin Müzik Çocuk Atölyesi ve Sulukule Çocuk Sanat Atölyesinden çok etkilendiğini belirten Abreu, Türkiye’de ortak projeler geliştirmek istediklerini söyleyerek bu birlikteliği sağlamak için sık sık geleceğinin de müjdesini verdi.


KARDEŞLİK ELİ HAVADA KALDI BİR TANE DEVLET YETKİLİSİ TEŞRİF ETMEDİ

Haliç Kongre Merkezinde önceki akşam gerçekleşen ilk konser öncesi İstanbul Kültür Sanat Vakfı (IKSV) tarafından “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” verilen El Sistema’nın kurucusu Jose Antonio Abreu burada bir konuşma yaptı ve  “Venezuela, Türkiye’ye kardeşlik elini uzatıyor. Sanata ve sanat için; yenilikçilik, yaratıcılık ve eğitim alanlarının üstlenilmesinde elinden geleni yapacağına söz vermektedir. Bu söz; barış, adalet ve özgürlük içinde insana yakışır şekilde yaşamak ve büyümek için, bugün ve daima, birlikte yaşam ve diyalog platformumuz olacaktır” dedi.

Ancak ne konser salonunda, ne hafta sonu Galata Meydanında düzenlenen Jose Antonio Abreu ve El Sistema’da yetişerek dünyanın en ünlü şefleri arasına giren şef Gustavo Dudamel’in katıldığı diğer etkinliklere bırakalım Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ı, Beyoğlu Belediye Baştanı Ahmet Misbah Demircan bile katılmadı. Tek bir hükümet  ya da belediye temsilcisi dünyanın en iyi 5 orkestrasından birinin İstanbul’daki ilk konserini izlemeye ne dünyanın konuştuğu Abreu ve Dudamel’e ev sahipliği yapmaya gelmedi.

MUHTEŞEM KONSER

Hükümet değil ama binlerce İstanbullu Abreu’nun uzattığı eli tutmak için konser salonundaydı. Çok sayıda çocuğun da izlediği konserde Simon Bolivar Senfoni Orkestrası Tchaikovsky’nin Hamlet, Orkestra İçin Fa minör Fantezi Uvertür, Op.67, Romeo Juliet, Fantezi Uvertür, Fırtına, Fa minör Senfonik Fantezi, Op.18 ve Francesca Rimini, Dante’den Esinli Senfonik Fantezi, Op.32 eserlerini seslendirdi.

İstanbul’daki ikinci konserini ise dün gerçekleştiren şef Gustavo Dudamel yönetimindeki Orkestra Ravel’in Daphnis ve Chloë, Süit No. 2, Castellanos’un Santa Cruz de Pacairigua, Senfonik Süit, Chávez’in 2. Senfoni, “Sinfonia India” ve Stravinsky’nin Ateşkuşu Bale Süiti (1919) adlı eserlerini seslendirdi.

ÖNCEKİ HABER

Bebeklerini kaybeden kadınlara tazminat

SONRAKİ HABER

İşçiler tek yumruk olunca...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...