01 Haziran 2015 02:52

Ortadoğu siyasetinin geleceği baraja bağlı

Paylaş

Yusuf ERTAŞ
Ali KARATAŞ

Arap basını 7 Haziran’da Türkiye’de yapılacak genel seçimleri Türkiye’nin kaderini olduğu kadar Ortadoğu’nun geleceğini de etkileyecek bir seçim olarak değerlendiriyor. Türkiye’yi yakından takip eden Lübnanlı akademisyen ve yazar Muhammed Nureddin, es Sefir’de, “7 Haziran günü sadece Türkiye’deki parlamento seçimlerinin tarihi değil aynı zamanda Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu siyaseti konusunda da bir dönüm noktası olacak” diye yazdı. Nureddin, seçimden çıkacak sonuca göre “Dış politikaya ya aynı şekilde devam edilecek, ya da Türkiye’nin çıkmazdan kurtulması için geri sayım başlayacak. Özellikle Suriye bataklığından çıkmak için. Bu durum Türk- Mısır ilişkileri açısından da önemli” yorumunu yaptı. 

ERDOĞAN DİN KOZUNU KULLANIYOR

Arap basını AKP ve Erdoğan’ın kendi hedefleri için en büyük engel olarak gördükleri HDP’yi barajın altında bırakmak için tüm kozları kullandıklarına dikkat çekiyor.  Lübnan’da yayınlanan al Binaa gazetesi “Türkiye’deki seçimler bölgenin kaderini belirleyecek” başlıklı yazısında “Erdoğan’ın anayasal açıdan yasak olan seçim kampanyalarına katılmaktan, rakiplerini ihanetle suçlamaya ve Kürtleri tehdit etmeye kadar” bütün kozların kullanıldığına dikkat çekti. 
Suudi Arabistan sermayeli Şark el Avsat gazetesinin bile “Anayasanın cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesine rağmen Erdoğan, parlamento seçimlerinde partisini desteklemek için din kozunu kullanıyor” diye yazması dikkat çekiyor. Middle East Eye haber sitesi ise “Erdoğan, partisinin gerçekleştirdiği kazanımları övmek için, partinin yeni başkanının karizmasının düşmesinin ardından seçim arenasına İslam kozunu kullanarak indi” diye yazdı.

HER ŞEY BARAJIN AŞILMASINA BAĞLI

Arap basını, Türkiye’nin geleceğini HDP’nin barajı aşıp aşmayacağının belirleyeceği görüşünde bileşiyor.  M. Nureddin “Türkiye’de siyasi haritanın geleceği ve nasıl şekilleneceği kesin olarak Halkların Demokratik Partisi’nin barajı aşıp parlamentoya girip girmesine bağlıdır” görüşünde. Al Binaa gazetesi de “Her şeyi Halkların Demokratik Partisi’nin bu barajı aşıp aşmaması belirleyecek” yorumunu yaptı. 


TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLER… DIŞ POLİTİKANIN DÖNÜŞÜ

Muhammed NUREDDİN 
Es Sefir

7 Haziran günü sadece Türkiye’deki parlamento seçimlerinin tarihi değil aynı zamanda Türkiye’nin Suriye ve Ortadoğu siyaseti konusunda da bir dönüm noktası olacak. Bu tamamen seçim sonuçlarıyla bağlantılı olacak. Dış politikaya ya aynı şekilde devam edilecek, ya da Türkiye’nin çıkmazdan kurtulması için geri sayım olacak. Özellikle de Suriye bataklığından çıkmak için. Bu durum Türk- Mısır ilişkileri açısından da önemli. 

HDP barajı aşarsa ve iktidar partisi tek başına hükümeti kuracak oy alamazsa ya erken seçimlere gidilecek ya da başka bir partiyle koalisyon kurulacak. Ancak bir koalisyon hükümeti kurulursa iç ve dış politika aynı şekilde olmayacak. CHP’nin özellikle Suriye ve Mısır konularındaki dış politika anlayışı AKP’nin bakış açısıyla örtüşmüyor. HDP ise koalisyon için AKP’nin kabul edemeyeceği şartlar sürecek. AKP’ye en yakın parti sayılabilecek MHP’nin dış politika anlayışı da Erdoğan’ın Ortadoğu siyasetiyle örtüşmüyor ve MHP sürekli Ortadoğu’nun ve özellikle Suriye’nin içişlerine karışılmaması çağrıları yapıyor. Zira MHP’ye göre bu siyaset sadece ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne hizmet ediyor. 

Burada bir parantez açmamız gerekiyor. Suriye’deki Türk-Suudi-Katar işbirliği seçimler öncesinde olası bir faciaya karşı zamanla yarışıyor. Bu yüzden Suriye’de baskıyı arttırdılar ve İdlib, Cisr eş Şuğur ve Tedmür gelişmeleri yaşandı. Çünkü AKP seçimlerde istediği başarıyı yakalayamazsa Suriye siyasetini değiştirmesi için baskılar da artacak. Ancak HDP barajı aşamazsa, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi daha da artacak. 

Erdoğan burada büyüklük evhamına kapılabilir. Çünkü bunu müdahalelerini genişletmek için bir yetki olarak algılayacaktır. Özellikle ABD ve Türkiye arasında muhalefete hava desteği sağlanması konusunda prensip anlaşmasına varılmasının ardından. Bu da Türk uçaklarının Suriye semalarında güvenli bölge arayışına girmek için uçmaya başlayacağını gösteriyor. Ancak bu gelişme Suriye bataklığına doğrudan girileceği anlamına geliyor. Suriye, Rusya ve İran’ın buna sessiz kalmayacağı ve aynı şekilde olmasa da bir cevap vereceği de kesin. 

Erdoğan’ın seçimlerde büyük başarı kazanması Suudi Arabistan’da da paniği arttıracak. Çünkü kontrol mekanizmasını tamamen ele geçiren Erdoğan dış politikada Mısır’ı da tekrar ele geçirmeye çalışacak. Bu da Suudi’nin oradaki nüfuzuna bir darbe niteliğinde olacaktır. Zira Erdoğan Suriye’de de tek başına hareket etmeye ve dengeleri tek başına çizmeye çalışacaktır. Bu yüzden Suudi Arabistan için en iyi seçenek Erdoğan’ın şimdiki gibi veya daha da güçsüz bir şekilde iktidarda kalmasıdır. 

Sonuç olarak parlamento seçimlerinden sonra dengelerin bu şekilde kalması dış politikanın da değişmeyeceği anlamına geliyor. Erdoğan’ın hedefleri de aynı kalacak. Bunların başında da Suriye rejimini devirmek ve Mısır’daki durumu elden geldiğince değiştirmek.  Bu yüzden Türkiye’deki seçimler bu sefer gerçekten heyecan verici ve sonuçları açısından etkili olacak. 


TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLER BÖLGENİN KADERİNİ BELİRLEYECEK

al-Binaa.com

Erdoğan Türkiye’yi kaosa sürükleyerek liderliğini taçlandırıyor. Zor taraf ise Kürtler… Erdoğan, zamanlama açısından uygun olmayan bir dönemde kendine zor bir hedef belirledi.  Dış politikanın başarısızlığı ve büyük ekonomik atılımlar gerçekleştirmek konusundaki başarısızlığın gölgesinde kendi liderliğini sağlamlaştıracak başkanlık sisteminin getirileceği bir anayasa değişikliği için tarafsızlığını bir kenara bırakarak meydanlara indi. Ancak anketler partisinin seçimlerde 300 milletvekili koltuğundan daha az alabileceğini gösteriyor. 

Seçim sonuçlarını sadece partilerin alacakları oy oranları belirlemiyor. Parlamentoya girmek için her partinin aşması gereken yüzde 10’luk bir eşik mevcut. Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi için söz konusu eşik açısından korkulacak bir durum yok. Her şeyi Halkların Demokratik Partisi’nin bu barajı aşıp aşmaması belirleyecek. 

Erdoğan ve partisi ellerindeki bütün kozları oynuyorlar; Erdoğan’ın anayasal açıdan yasak olan seçim kampanyalarına katılmaktan, rakiplerini ihanetle suçlamaya ve Kürtleri tehdit etmeye kadar... Ekonomik yatırımların açılışından, medya araçlarını seçim kanununa aykırı bir şekilde kullanmaya kadar birçok yola başvuruyorlar. Bu da onların seçimlerde kritik bir durumda olduklarını hissettiklerini gösteriyor.


TÜRKİYE’DE SEÇİMLER: DENGE KÜRTLER’DE

Muhammed NUREDDİN 
Es Sefir

Önümüzdeki günlerde Türkiye’de yapılacak seçim, daha önceki seçim gibi sonuçları önceden belli olan bir seçim değil. Aksine bugün seçim çekişmesinde en önemli nokta sonuçlar açısından net bir şeyin olmayışı. Zira anketler Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oylarına ilişkin yüzde 40 ila 45 arasında değişen rakamlar veriyor. İkinci parti olan Cumhuriyet Halk Partisi için ise yüzde 25 ila 29 arasında oranlar veriliyor. Anketlere göre Milliyetçi Hareket Partisi’nin oyları ise yüzde 15-19 arasında değişiyor. Şüphe yok ki önümüzdeki siyaset haritasını değiştirecek olan kumanda tuşu, PKK Lideri Öcalan’ı destekleyen Halkların Demokratik Partisi’yle bağlantılıdır. 

Halkların Demokratik Partisi’nin barajı aşıp parlamentoya girmesi, hem Erdoğan’ın idari sistemi değiştirip başkanlık sisteminin getirme çalışmaları sekteye uğrayacak hem de hükümetin tek başına karar alması zorlaşacak. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temel görevi, Halkların Demokratik Partisi’nin barajı aşmaması ve parlamento dışında kalması için baskı yapmak. Bu sayede anayasayı değiştirecek güce erişip anayasal olarak tek adam olabilecek. Ancak HDP barajı aşıp parlamentoya girerse Erdoğan’ın başkan olma hayali yıkılacak. Başkanlık sistemini ancak Milliyetçi Hareket Partisi gibi başka partilerle anlaşırsa ve ittifak yaparsa getirebilir. 

Erdoğan HDP’nin baraj altında kalmasını garantilemek için seçim çekişmesine bizzat katılmaya başladı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanıymış gibi toplantılar düzenliyor. Hem de anayasa bunu kesin bir şekilde engellemesine rağmen. Ancak Erdoğan özellikle yargıyı kendi safına çektikten sonra kanuna pek uymuyor. 

Erdoğan’ın seçim için sokağa inmesinin yanı sıra, yönetim, HDP destekçilerini korkutma siyaseti gütmeye başladı. Zira HDP binalarına saldırı sayısı 114’ü geçti. Buna karşılık iktidar partisine 7, CHP’ye 4, MHP binalarına ise 1 saldırı oldu. Devlet HDP binalarına yönelik saldırıların faillerini halen bulmuş değil. Erdoğan ayrıca, dindar Kürtlerin oyunu almak için de HDP’yi dindar olmayan hatta ateist bir parti gibi göstermeye bunun için de dini duyguları kullanıyor. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Siirt’teki bir gösteride Kur’an-ı Kerim’i sallayarak dini siyasete alet etti. 

Son olarak, Türkiye’de siyasi haritanın geleceği ve nasıl şekilleneceği kesin olarak Halkların Demokratik Partisi’nin barajı aşıp parlamentoya girip girmemesine bağlıdır.


SEÇİMLER ÖNCESİNDE TÜRKİYE’DE GENEL DURUM

Hedi REZZAK 
el Ahbar

Türkiye seçimler yaklaştıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın artan otoriter eğilimlerine bağlı olarak ortaya çıkan keskin kutuplaşmalar ve iktidar partisi ve destekçileri ile muhalif partiler arasındaki radikal dönüşüm sebebiyle endişeli bir hava içerisinde. 

Adalet ve Kalkınma Partisi ılımlı İslami eğilimli bir partiden, çok kültürlü bir toplum içerisinde radikal ve mezhepçi bir partiye dönüştükten sonra muhalefetin zayıflığından faydalanıp devletin bütün kurumlarını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bugün partinin siyasetine tek bir lider yön veriyor ve parti içerisinde farklı hiçbir ses istemiyor. 

Ekonomi ve güvenlikle ilgili sorunlar, her seçimden önce icraatlarını kullanan iktidar partisinin kapılarını çalmaya başladı. Siyasi çalkantılardan dolayı Türk lirasının değer kaybetmesi, ekonomik kalkınmanın yavaşlaması birçok sorunun görünür olmaya başlamasına neden oldu. TÜİK verilerine göre resmi işsizlik oranı yüzde 10.5’e yükseldi. Bu oran sadece kayıt altına alınmış işsizlik oranı. Bunun yanı sıra, iktidar partisinin ekonomik siyaseti üretime değil ithalata dayanıyor. Bu da küçük ve orta ölçekli sanayi yatırımlarının azalmasına neden oldu. 

Güvenlikle ilgili sorunlara gelince… Radikalizm, bazı vatandaşların Suriye’de dinci grupların (özellikle IŞİD) saflarında savaşmaya başlamasından sonra hissedilmeye başlandı. Türkiye’de yeni anayasanın kaderini belirleyecek olan seçimler bu baskıcı koşullar altında gerçekleşecek. Erdoğan ise bütün bu koşullardan partisine çıkar sağlama konusunda ısrarcı. Ancak aksine partinin itibarını zedeledi. Aynı şekilde Türk demokrasisini de zedeledi. Zira bu baskıcı koşullar içerideki bölünmüşlüğü daha da derinleştirebilir ve ülkede bir patlamaya yol açabilir. 

ÖNCEKİ HABER

İspanya seçimlerinin sağı-solu belli değil

SONRAKİ HABER

Seçimin sonucunu CHP ile HDP arasında kalanlar belirleyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa