28 Mayıs 2015 01:01

Dindar-kindar-itaatkar nesiller yaratma çabası

2003 yılında 450 imam hatip lisesinde 71 bin 100 öğrenci varken bu sayı 2012 yılında 537 lisede 268 bin 245 öğrenciye yükseldi. Bu rakamlar, 2014 yılında, 952 imam hatip lisesi ve 474 bin 96 öğrenciye ulaştı. 2015 yılı itibariyle imam hatip ortaokulu ve lisesinde toplam 932 bin öğrenci okuyor.

Paylaş

DOSYA: AKP'nin 13 yılı

Birkan BULUT

AKP’nin iktidarı boyunca eğitim politikalarında en çok tartışılanlardan biri de gençlerin gerici politikalarla muhafazakarlaştırılmasına yönelik uygulamalar oldu. Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2012 yılının şubat ayında AKP Gençlik Kolları Kongresinde “Modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum” sözleri, iktidarın nasıl bir gelecek istediğinin de formülüydü.

İMAM HATİPLERİN YÜKSELİŞİ

Ancak eğitimde gericileşmeye ilişkin adımların atılması için 2012 yılına kadar beklenmedi. AKP, iktidara geldiği ilk yıllardan itibaren ajandasına imam hatipleri ve ‘başörtü sorununu’ koymuştu. İmam hatip liselerinin katsayı sorunu o dönemin mağdur edebiyatının malzemesi yapıldı. “İmam hatip lisesi öğrencilerinin de doktor, avukat, mühendis olabilmesi önündeki engellerin kaldırılması” için kollar sıvandı. O yıllarda çok geniş tartışmalara neden olan konulardan biri de başörtülü öğrencilerin üniversiteye girebilmesiydi. Yine 28 Şubat mağduriyetine dayanılarak türbanın bir “özgürlük” olduğu ve öğrencilerin eğitim hakkının engellenemeyeceği propagandası yapıldı.

2012 yılındaki “dindar-kindar nesil” tartışmalarına ve tüm eleştirilere rağmen 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya sokulmasına kadar bir hayli yol katedildi. 2003 yılında 450 imam hatip lisesinde 71 bin 100 öğrenci varken bu sayı 2012 yılında 537 lisede 268 bin 245 öğrenciye yükseldi. Bu rakam, 2014 yılında, 952 imam hatip lisesi ve 474 bin 96 öğrenciye ulaştı. Hükümet dini eğitim kurumlarına devasa yatırımlar gerçekleştirdi; yeni imam hatipler açıldı, imam hatip okulları diğer okullarda olmayan fiziki ve teknolojik donanıma kavuşturuldu.

TOPYEKÜN SALDIRI

Yalnızca imam hatip liselerinin desteklenmesiyle değil, eğitime dair her alanda gerçekleştirilen uygulamalarla da muhafazakarlaşma arttırıldı. İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri “Cinsel istismar vb. durumlarla karşılaşılmaması” gerekçeleriyle “Kız ve erkek öğrenciler arasındaki mesafe 1 metreden az olmayacaktır” şeklinde kararlar aldı; bazı okullarda kız ve erkek öğrencilerin teneffüslerde aynı bahçeye çıkması yasaklandı; 4+4+4 eğitim sisteminin yanı sıra kız çocuklarının erken yaşta evlenmesininin önünü açacak düzenlemeler gerçekleştirildi; ders kitapları ve yardımcı kaynaklar bilim dışı içeriklerle donatıldı; edebiyatçıların ders kitaplarındaki yazı ve şiirleri sansürlendi; evrime yönelik saldırılar artırıldı; Kur’an kursları yaygınlaştırıldı... Saymakla bitmeyecek birçok uygulama eğitim ortamının bilim dışı, gerici bir karakter kazanmasında etkili rol oynadı.


KARMA EĞİTİM HEDEF HALİNE GETİRİLDİ

Eğitimin dini kurallar çerçevesinde şekillendirilmesi için yıllardır yapılanlar, Eğitim Sen tarafından hazırlanan raporda şöyle sıralanıyor:
* Felsefe, bilim derslerinin sayısı azaltıldı.
* Otizmli çocuklara 2010’dan itibaren zorunlu din dersi getirildi ve en çok ihtiyaçları olan beden eğitimi ders saati azaltıldı.
* Okul öncesinde, hatta kreşlerde fiilen dini eğitim verilmeye başlandı.
* Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla ‘dindar’ ve ‘itaatkar’ nesil yetiştirme hedeflendi. Bütün okulları imam hatibe çevirmeye çalıştılar.
* Zorunlu din dersi ve ‘zorunlu seçmeli’ din dersleri dayatıldı.
* Reşit olmayan kız çocuklarına başörtüsü uygulaması getirildi.
* İmam hatiplere ayrıcalık tanındı. İmam hatip sayıları arttırıldı. Normal okullarda imam hatip sınıflarının açılması sağlandı.
* MEB­Diyanet­dini vakıflar iş birliği üzerinden imzalanan protokollerin sayısında ciddi artışlar yaşandı. Çeşitli projeler kapsamında okul öncesi ve ilkokul öğrencileri camilere götürüldü, Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katılmaları zorlandı, okullarda dini içerikli yarışmalar arttırıldı.
* Eğitim bilimi ve çocukların sağlıklı gelişimi açısından büyük önem taşıyan karma eğitim uygulaması açıkça hedef haline getirildi. İmam hatip liselerinde ve bazı lise türlerinde fiilen karma eğitim kaldırıldı.
* 19. Milli Eğitim Şûrasında eğitimi ve toplumu dinsel kurallara göre biçimlendirme anlamında son derece tehlikeli ve eğitim sistemi açısından sakıncalı kararlar alındı.


SAFSATA VE HURAFELER İÇİN TÜM İMKANLAR SEFERBER EDİLDİ

AKP Hükümetinin eğitimi gericileştirmekte ne kadar ileri gidebileceği, 2-6 Aralık 2014 tarihinde düzenlenen 19. Milli Eğitim Şûrasında ortaya çıktı. Karma eğitimin kaldırılmasının dahi gündeme geldiği Şûrayı takip eden Eğitim Sen Eğitim Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu sorularımızı yanıtladı.

Son Milli Eğitim Şûrası, özellikle karma eğitimin tartışılmaya açılmasıyla çokça tepki gördü. Şûra’nın belirleyiciliğini de göz önünde bulundurarak soralım; Türkiye’de eğitim sistemi nereye götürülmek isteniyor?
Eğitimdeki en temel sorun alanlarını görmeyen, eğitim sistemini çeşitli yönleriyle sorgulamayan ve somut çözüm önerileri sunmayan bir Milli Eğitim Şûrası yaşandı. Alınan kararlar, eğitimin sorunlarına çözüm üretmek yerine yeni sorun alanları yaratan tartışmaları gündeme getirdi. Bunun okullarda ve toplumdaki çatışma ve kutuplaşmayı arttırması kaçınılmaz. Bugüne kadar eğitim alanında kullanılan ve hayata geçirilen dini içerikli söylem ve uygulamalara 19. Milli Eğitim Şûrası’nda alınan ve pedagoji bilimine açıkça aykırı olan kararları da eklediğimizde, eğitimde bilimin yerine safsataların ve hurafelerin egemen kılınması için bütün imkanların seferber edildiğini görmek mümkün.
AKP’nin eğitimde 4+4+4 dayatması ile eğitim sistemini ve gelecek nesilleri kendi dünya görüşüne göre şekillendirmek istiyor. 12 Eylül darbesi ile temelleri atılan eğitimde Türk-İslam Sentezi adımları, AKP iktidarı döneminde daha da derinleştirilerek sürdürüldü. Zorunlu din dersleri, zorunlu seçmeli din dersleri, eğitim müfredatının içeriğinin dinsel söylemlerle doldurulması, dini törenlerin okullara kadar inmesi, okullarda mescit açılması gibi pek çok gelişme okulları hızla eğitim kurumları olmaktan çıkarmaya ve başka bir yöne doğru götürmeye başladı.
Eğitim sisteminin nereye gittiği tartışılırken iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri, toplumsal yaşam koşulları, sınıflar arası güç ilişkileri gibi pek çok açıdan iç içe geçmiş bir dizi ilişkinin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Eğitimin mevcut sorunlarına ve 19. Milli Eğitim Şûrasında alınan kararlara bakınca, iktidar ve yandaşlarının eğitim sistemini ve toplumu sonu görünmeyen karanlık bir tünele doğru götürdüğü söylenebilir.

AKP iktidarında çok kapsamlı bir şekilde hayata geçirilen muhafazakar uygulamaları düşünürsek, 12 yıl önceki bir öğrenci ve öğretmenin durumu ile bugünün tablosu arasında nasıl bir değişim var?
Kuşkusuz 12 yıl önce de eğitimin içinde bulunduğu durum çok parlak değildi. Bugün yaşanan sorunların büyük bölümü geçmişten birikerek gelen ve çözüm üretilmeyen sorunlar. Ancak 12 yıl öncesiyle bugün arasında belirgin bir farktan söz edecek olursak, o da eğitimin bir bütün olarak dinselleştirilmiş ve ticarileştirilmiş olmasıdır.
Eğitim bir taraftan hem biçimsel olarak, hem de içerik olarak dini kural ve referanslara göre düzenlenmeye çalışılırken, diğer taraftan eğitimde yoğun bir ticarileşme ve özelleştirme furyasının başladığını söylemek mümkün. Özellikle özel öğretim kurumlarına yapılan teşvikler, devlet okullarındaki eğitimin zaten sorunlu olan niteliğini daha da kötüleştirmeye başladı. 2002 yılında bir öğrenci velisi çocuğu için bir yılda toplam 720 TL cebinden eğitim harcaması yaparken, 2015’te bu rakam 4 bin TL’yi geçmiş durumda.
Öğretmen, öğrenci ve veliler açısından tablonun çok parlak olduğunu söylemek mümkün olmasa da, özellikle 4+4+4 sürecinde ve sonrasında yaşanan okul dönüşümleri sürecinde Eğitim Sen’in, öğrencilerin ve velilerin ortak mücadelesi ile pek çok ilde okul dönüşümlerine karşı başarılı mücadeleler verildiğini hatırlamak gerekiyor.

Bu süreçte imam hatiplerin rolü nedir?
İmam hatipler Türkiye’de yıllarca iktidarlar tarafından siyasi istismar konusu yapıldı. Fakat hiçbir iktidar bu konuda AKP’nin eline su dökemez. AKP iktidara geldiğinde 71 bin imam hatip lisesi öğrencisi vardı. Özellikle 4+4+4 dayatması sonrasında bir taraftan bütün okullar fiilen imam hatibe dönüştürülürken, diğer taraftan imam hatip sayılarında ciddi artış yaşandı. 2015 yılı itibariyle imam hatip ortaokulu ve lisesinde toplam 932 bin öğrenci okuyor. 2013-14 eğitim öğretim yılında imam hatip ortaokullarında 140 bin 15 öğrenci varken, normal orta okullar içinde imam hatip sınıflarının açılmasının ardından bu sayı 2014-15 eğitim öğretim yılında yaklaşık 3 kat artarak 385 bin 830 oldu. 


ERCAN GEÇMEZ: ZORUNLU DİN DERSİNİN KALDIRILMASINI İSTEDİK, BİR TANE DAHA KOYDULAR

Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, zorunlu din derslerinin kaldırılması için yıllardır verdikleri mücadeleyi hatırlatarak, “Biz zorunlu din dersi kaldırılsın derken bir tane daha konuldu” dedi.
AKP’yle birlikte 14 yıldır sadece zorunlu din derslerinde değil, tüm derslerde dinci bir müfredat uygulandığını belirten Ercan Geçmez, tüm eğitimin zorunlu bir şekilde dinselleştirildiğini ve halkın da buna benimsemesinin sağlandığını ifade etti. Özellikle Milli Eğitim içerisindeki atamaların dinsel referanslarla yapıldığına dikkat çeken Geçmez, Fen Bilgisi, Türkçe gibi derslere bile öğretmen eksikliği nedeniyle din hocalarının girer hale geldiğini dile getirdi. Geçmez, “Eğitim tamamen özelleşirken imam hatipler özelleşmedi. Hukuken her türlü okul açılırken imam hatip açılamıyor. AKP iktidarının en çok övündüğü işkencenin bitmesi... Onlar işkenceyi sadece bir insanın fiziki zarar görmesi olarak biliyorlar. Ancak Alevi ve Müslüman olmayan çocuklara psikolojik bir işkence uygulanıyor. Alevi çocukları namaz kılmayı bilmiyorlar ve okula gittiklerinde zorluk çekiyorlar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim meydanlarına çıkarak elinde Kur’an’la konuşmasını da eleştiren Geçmez, “Ortadoğu’daki diktatörler de böyle yaptılar” dedi, “Ellerinde Kur’an’la seçim meydanlarına çıkmışlardı. Irak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi, Mısır’da Mübarek Kur’an’la seçim meydanlarına çıktılar. Fotokopi Başbakan da seçim malzemesi olarak özellikle bunu söyledi. ‘Zorunlu din derslerine karşılar’ diyerek saldırdı. Aslında halkın elinden dini alan biz değil, onlardır. AKP iktidarıyla birlikte Türkiye de Ortadoğu ülkesi gibi dini referansları çok kullanmaya başladı. Bu Türkiye’nin geleceğine zarar verecektir.”

YARIN: Ekolojinin 13 kara yılı / Özer Akdemir

ÖNCEKİ HABER

İşçi kentinin işçi adayı

SONRAKİ HABER

Van YYÜ'de Yaşar Kemal paneli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa