21 Mayıs 2015 00:57

'Amaç Erdoğan’ın ve bürokrasinin gücünü artırmak'

Başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim propagandasının merkezini oluşturmaya devam ediyor. Parlamenter sistemin çöktüğünü söyleyerek, başkanlık sisteminde Türkiye’nin “uçacağı” iddiasıyla halktan oy isteyen Erdoğan’ın tarif ettiği sistemi, Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Yunus Sözen’le konuştuk.

Paylaş

DOSYA: AKP'NİN 13 YILI

Şerif KARATAŞ

Başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim propagandasının merkezini oluşturmaya devam ediyor. Parlamenter sistemin çöktüğünü söyleyerek, başkanlık sisteminde Türkiye’nin “uçacağı” iddiasıyla halktan oy isteyen Erdoğan’ın tarif ettiği sistemi, Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Yunus Sözen’le konuştuk. Başkanlık sisteminin Erdoğan’ın gücünü arttırmak ve AKP’nin devlet üzerindeki kontrolünü derinleştirmek için istendiğini vurgulayan Sözen, AKP’nin başkanlık sisteminin Türkiye’yi otoriterleşmeye götüreceği uyarısında bulunuyor.

AKP’nin seçim beyannamesinde başkanlık sistemi ile ilgili yer alan maddeler başkanlık sistemini tarif ediyor mu?
Bu maddeler başkanlık sistemini tarif etmiyor ama AKP’nin başkanlık sistemini neden istediğini gösteriyor. İlk olarak yürütmenin güçlendirilmesinden bahsediyor. İkinci olarak da devletin idari yapısının değiştirilmesinden ki bu bence çok önemli bir konu. İdari yapının değiştirilmesi demek, bürokrasinin yeniden tarif edilerek, tam AKP’nin istediği şekle gelmesi demek. Çünkü bürokratik yapının dönüşümü yavaş olduğundan, 12 yılda bile bürokratik kurumları tam olarak ele geçiremiyorsunuz. Eğer bir hükümet sistemi değişikliği olursa bu hızlanacak. Yani AKP’nin başkanlık sistemi önerisinin nedenlerinden bir tanesi Erdoğan’ın gücünün artmasıysa, ikincisi de AKP’nin devlet üzerindeki kontrolünü derinleştirmek. Bunu istemeleri öngörülebilir bir şeydi, ancak AKP’nin bunu propaganda malzemesi yapacağını düşünmemiştim. Yani başkanlık sistemini gerçekten isteme nedenlerinden biri olsa da, bürokraside partinin hâkimiyetini artırmak konusunu propaganda unsuru yapmaları ilginç olmuş.  

BAŞKANLIK SİSTEMLERİ DAHA RİSKLİ

Meclisteki partilere baktığımızda başkanlık sistemini isteyen tek parti AKP. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP, bunu Türkiye’nin ihtiyacı olarak sunuyor... Biraz açar mısınız, nasıl bir ihtiyaç bu?
AKP yıllardır başkanlık sistemi için iki temel gerekçe sunuyor. Birincisi istikrar konusu. Yani ülkeye istikrar gelecek, koalisyonlardan kurtulacağız iddiası. Bunu defalarca söylediler. Başkanlık sisteminde belli bir süre için seçilen başkan değişmez, koalisyon da olmaz, tek kişi olduğu için bunlar doğru. Ama bu istikrar demek değildir. İstikrarı rejimin istikrarı olarak düşünmek gerekir. Başka bir ifadeyle, demokratik rejimin yıkılıp otoriterliğe dönmeden devam etmesi. Bu bakımdan istatistiksel araştırmalara göre başkanlık sistemleri, parlamenter sistemlerden daha kırılgandır. Literatürdeki tartışma, sadece parlamenter sistemlerde demokratik istikrarın neden daha fazla olduğu üzerinedir.
AKP’nin sunduğu ikinci gerekçe, başkanlık sisteminin ekonomik olarak olumlu sonuçları olduğu. Bu gerekçenin de bilimsel temeli kesinlikle yok. Yine istatistiksel çalışmalara baktığımızda parlamenter sistemlerin ekonomik performansının daha iyi olduğunu görüyoruz. Bu konuda da, bilimsel tartışma nedenler üzerine. Parlamenter sistemlerde büyüme görmemizin sebebi parlamenter sistemlerin işleyişinden mi, yoksa başka bir sebepten mi gibi. Kısaca ekonomik büyüme konusunda da, istikrar konusunda da başkanlık sistemleri en azından daha riskli. Yani sunduğu iki gerekçenin de altı kesinlikle boş. Bunları söylüyor da AKP, “gerçekten neden istiyor başkanlık sistemini” sorusunun yanıtı da söylediğim gibi, bugünkü koşullarda Erdoğan’ın Anayasal gücünün artması için ve de bürokrasinin yeniden yapılandırılabilmesi için istiyor.
Ayrıca biz başkanlık sistemini değil, başkanlık sistemine geçişi tartışıyoruz. Bu önemli bir fark... İlk başkan olan kim olursa o çok avantajlı olacak. Bunu unutmamak lazım. Örneğin 2010 referandumundan sonra Anayasa Mahkemesi genişledi. O atamalar çok önemliydi, yavaş yavaş dönüşen bir sistem yerine, bir anda ilk başkana çok geniş bir hareket alanı oluşacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’liler sürekli dünya örnekleri üzerinden başkanlık sistemini savunuyorlar. Meksika, ABD örneklerini vererek, bu ülkelerde diktatörlük olmadığını dillendiriyorlar. Erdoğan’ın dillendirdiği başkanlık sistemi dünyadaki örneklerine benziyor mu?
Başkanlık sistemleri dünyada, Kuzey Amerika’da ABD’de ve Güney Amerika’daki ülkelerin hemen hepsinde var. ABD’deki ve Güney Amerika’daki bazı ülkelerde başkanlık sistemiyle demokratik rejim işliyor. Demokrasi yıkılmış ve kurulmuş defalarca, ama şu anda işliyor. Yalnız bu başkanlık sistemleri şöyle; Başkanın karşısında meclisin bir takım yetkileri var, güç bölüşülmüş, denge-fren mekanizmaları iyi kötü işliyor. Eğer böyle bir başkanlık sistemi Türkiye’ye gelecek olursa, bütün sorunlarına rağmen Türkiye’nin demokratikleşmesine faydası olabilir. Çünkü Türkiye’deki otoriterliğin kaynağı gücün AKP’nin ve Erdoğan elinde yoğunlaşması. Bu yoğunlaşmayı başkanlık sisteminin kurumsal yapısı çatlatabilir ama AKP’nin istediği başkanlık sistemi böyle bir başkanlık sistemi mi? Tabii ki hayır. Türk tipi başkanlık sisteminin maddelerine bakarsanız, başkanın anayasal güçleri ortalama bir başkanlık sistemine göre çok fazla. Ayrıca parti güçleri de başkanın çok fazla olacak. Kısaca orada tarif edilen başkanlık, demokratik bir rejimi sürdürecek bir sistemin tarifi değil. Başkanın hem anayasal güçleri fazla, hem de Türkiye’deki parti ve seçim sisteminden dolayı parti güçleri fazla olacağından, Güney ve Kuzey Amerika’daki demokrasiyi işletebilen başkanlık sistemlerinden çok farklı olacaktır.

SEÇİMLİ OTORİTER REJİM DERİNLEŞİR

AKP ve Erdoğan savundukları başkanlık sisteminin diktatörlük olmadığını söylüyor. Siz ne diyorsunuz?
Evet, başkanlık sistemi diktatörlük demek değil ancak kendilerinin önerdiği ve Türkiye’de geçiş olursa uygulanacak sistemin, seçimli otoriter rejimin kurumsal ifadesi olacağına da şüphe yok. AKP’nin başkanlık sistemini demokratik başkanlık sisteminden ayıran iki temel özelliği var: Birincisi, biraz önce de söylediğim gibi aşırı kuvvetli bir başkanlık tarif ediliyor. İkincisi, her sistem uygulamada kendine özgü özellikler gösterir. Türkiye’de de hukuk devleti ve güçlünün önündeki sınırlar zayıf olduğu için uygulamada otoriterlik kesinlikle öne çıkacaktır. Bugün dahi, olmayan başkanlığa rağmen, Bakanlar Kurulu’nu toplayabiliyor, seçim propagandası yapabiliyor. Yani evet, başkanlık sistemi doğrudan diktatörlüğe götürmez. Ama Türkiye’deki hukuksuzluğu, güç dengesizliğini ve AKP’nin tarif ettiği başkanlık sistemini göz önünde bulundurursak, Türkiye’de başkanlık sistemi otoriter bir sisteme götürür. Zaten Türkiye’de hâlihazırda seçimli otoriter bir rejim olduğu için, aslında şu şekilde ifade etmek gerekir; AKP’nin tarif ettiği ve Türkiye siyasal bağlamında uygulanacak başkanlık sistemi, seçimli otoriter rejimi sıkıntısız devam ettirir, hatta derinleştirebilir.

AKP İÇİNDE GÜCÜNÜ KAYBEDEN ÇOK İNSAN OLACAK

Erdoğan'ın başkanlık için 400 vekil istemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sistem değişikliği siyaseti çok zor. Erdoğan’ın 400 vekil isteği çok abartılı bir rakam. Ama fire vereceği için pay bırakması da gerek. Çünkü başkanlık sistemine geçilirse, Türkiye’de en çok AKP’nin içinde gücünü kaybedecek insan olacak. Örneğin Başbakandan kendisini ülkenin anayasal olarak en güçlü kişisinden yetkisiz bir insana dönüştürecek bir sisteme “evet” vermesini beklemiş oluyoruz. Bu gibi durumlardan dolayı, sıkıntılar, fireler olabilir kapalı oylamada. Tabii başkanlık sistemi olmazsa, bugünkü kurumsal yapısıyla bile AKP’nin tek parti iktidarı devam ettiği sürece, hukukun zayıf olmasından, iktidarın kişiselleşmiş ve keyfileşmiş olmasından dolayı, başkanlık sistemine benzer, hatta başkanlık sistemlerini aşan uygulamalar göreceğiz. Ama yine de bu kurumsal yapıyla devam edersek, güçler arasındaki çatışmaya, yani AKP’nin içinde çatlaklar çıkmasına müsait bir ortam olacağı da garanti.  

MUHALEFETİN ELİ GÜÇLÜ    

Peki, muhalefet AKP’nin tarif ettiği başkanlık sisteminin diktatörlük getireceğini halka nasıl bir argümanla anlatabilir?
Bu fikirleri propagandatif yöne çevirmek zor. Ama “başkanlık sistemi Türkiye’yi otoriterliğe götürür” propagandası, mekanizmaları doğru ifade etmese de yanlış bir propaganda olmaz. Çünkü otoriterliği yeniden üretebilecek bir sistem olacak. Ayrıca, muhalefetin de eli güçlü olabilir bu konuda, çünkü propagandatif dilin bir karşılığını oluşturacak hissiyat gelişti sanki kitlelerde. Bir kere AKP karşıtı seçmenlerde zaten olacaktır bu hissiyat, ama bazı AKP’lilerde bile bunun bir karşılığı olabilir. Çünkü AKP de içinde çatlamaların, sıkıntıların olduğu bir dönemden geçiyor, bakanlar kuruluyla cumhurbaşkanlığı arasındaki yetki, meşruiyet dengesizliği dolayısıyla ve bir kişinin sadece kendi gücü için başkanlık sistemi istediği bariz hale geldiği için...

DÜNYANIN EN YÜKSEK BARAJIYLA TEMSİLCİ SEÇMEK AKLA ZARAR

Dünyadaki başkanlık sistemlerini kısaca tarif edecek olursanız neler diyeceksiniz?
Öncelikle, parlamenter sistem, başkanlık sistemi bunlar hükümet sistemleri. Daha üst kategoride demokrasi, otoriterlik gibi siyasal rejimler var. Aslında hükümet sistemi tartışmasının bir anlamı olması için, o ülkede asgari demokratik şartların olması lazım, yoksa bir otoriter sistemde Anayasada başkanlık mı, parlamenter sistem mi öngörülmüş pek bir önemi yok. Türkiye’de hızla hükümet sistemi tartışmasının anlamsızlaştığı noktaya doğru ilerliyor. Sistemi tarif etmek gerekirse başkanlık sistemlerinin iki ayırt edici özelliği var. Bir, yürütmenin başının doğrudan seçilmesi, meclisin ayrı bir seçimle gelmesi ve birbirlerini denetleme yetkileri olması. İki, bu birbirleriyle çatışabilecek güçleri olan kurumların ülkeyi yönetirken anlaşmaları gerekmesi.

Nasıl bir seçim sistemi var başkanlık sistemlerinde?
ABD’de dar bölge çoğunluk sistemi kullanıyor meclisi seçerken. Güney Amerika’daysa çoğunlukla nispi sistem kullanılıyor Türkiye’deki gibi. Ancak Türkiye’dekine göre çok daha temsili oluyor bu nispi sistemler ve ezici çoğunluğunda da baraj hiç yok, tek Bolivya’da var, o da yüzde 3 zannediyorum. Neden baraj yok? Çünkü başkanlık sistemlerinde tek kişilik yürütme var, bakanlar kurulu meclisten çıkmıyor, koalisyon da olmuyor. Koalisyon kötü bir şey değil kesinlikle ama eğer başkanlık sistemi gelirse koalisyon imkânsız olacak zaten. Ondan sonra hala meclise dünyanın açık farkla en yüksek barajıyla temsilci seçmek akla zarar.

Yarın: AKP’nin Kürt sorunuyla imtihanı

ÖNCEKİ HABER

Kolombiyalı kadınlar barış masasında

SONRAKİ HABER

Kamber Ateş: Barajın yarım domateslik canı var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...