Mitolojinin vatanı Anadolu
Hepiniz toprağımızın altının heykel, sur, duvar kalıntıları binlerce yıllık para, çömlek örnekleriyle dolu olduğunu bilir. Belki de bu yüzden herkes tarihi kanıksamıştır neredeyse. Ama bu kalıntıların birer öyküsü olduğu çoğunlukla aklımıza gelmez.
Sennur SEZER
Hepiniz toprağımızın altının heykel, sur, duvar kalıntıları binlerce yıllık para, çömlek örnekleriyle dolu olduğunu bilir. Belki de bu yüzden herkes tarihi kanıksamıştır neredeyse. Ama bu kalıntıların birer öyküsü olduğu çoğunlukla aklımıza gelmez. Dünyayı hayran bırakan Olimpos ilahlarının Kazdağlarında yaşadığı, Anadolu’da akan ırmaklarda peri kızlarının köpüklerle oynaştığı; Sümer, Hitit, Hatuşaş söylencelerinin güney doğu şehirlerimizin masallarına karıştığı pek aklımıza gelmez.
Oysa efsanelerin şehirlerinde yaşamaktayız. Şimdi Olimpos Dağı’ndan ilahların izlediği Troya Savaşına bir göz atalım:
“Troya ovası, tam takım giyinip ışıl ışıl yanan silahlarını kuşanmış erlerle kaynıyordu. Ana baba günüydü ortalık! İki hasım ordunun komutanları , Troyalı Ayneas ile Yunanistanlı Ahilleus, birbirlerini görünce hemen erlerin arasından sıyrılıp yüzyüze geldiler. Ne varki Ahilleus da Ayneyas da hemen birbirleriyle vuruşmak için gönüllerinde yanan ateşin birden soğumaya başladığını duyumsadılar. İkisi de analarının ölümsüz birer tanrıça ama babalarının ölümlü birer insan olduğunu biliyordu. Ama damarlarında insan kanı dolaşıyordu.Bundan olsa gerek , birbirimizi öldürmeden önce birbirimize söyleyecek bir şeylerimiz olmalı , diye düşündüler aynı anda”.
1870 yılında Alman arkeolog Heincrich Schliemann Homeros’un yazdığı İlyada’yı okuyarak başlattığı kazılar sonucunda o güne kadar gerçek olduğu bilinmeyen efsane şehir Troya’yı bugünkü Çanakkale yakınlarında buldu. Peki biz, bu toprakların çocukları kolayca ulaşabileceğimiz Çanakkale’nin Troya olduğunu biliyor, bu topraklarda geçen savaşı ve bu destansal savaşın kahramanlarını tanıyor muyuz? (Bu soruya olumlu yanıt verebilecek olanlar parmak kaldırsın. Ya da arkeoloji müzelerinde canları sıkılmayanlar ellerini kaldırsın...) Gazetemiz Evrensel’in Pazar günleri verdiği eklerde yer alan Yaşar Atan’ın yazdığı mitoloji öykülerini hatırlıyorsunuzdur. Bu öykülerin bir bölümü Homeros’un İzinde Troya’dan Savaş Efsaneleri adıyla kitaplaştı. Renkli, resimli bu kitapta bin yıllardır tükenmeyen savaşların öykülerinin görüntülerini buluyorsunuz, at arkasına bağlı düşman komutanı cesetleri, oğlunun ölüsünü düşman komutanından isteyen ihtiyarlar, komşu ülkeye yardıma yetişmek yola düşen kadın askerler... Savaşı güçle kazanamayınca tuzakla kazanma denemeleri.Yaşar Atan bu öyküyü “emekçilerin tanrısı demirci topal Hefaystos, işliğinde dövdüğü o özel aygıtın üstüne çekiciyle nakışladı. Sırf gelecek kuşaklara savaşın o çirkin yüzünü gösterebilmek için” cümlesiyle bütünlüyor.
Kitabın en önemli bölümü özel adlar dizini. Efsaneleri öğrenmek uygarlık tarihinin önemli bir bölümüdür.
* Homeros’un İzinde Troya’dan Savaş Efsaneleri,
Yaşar Atan,
Kaynak Yayınları, 252 sf, 20 TL.