19 Mayıs 2015 11:41

Metalde genel direniş

Paylaş

Muzaffer ÖZKURT
Hakkı TALİ
Bursa

Metal patronları, işçilerin kararlılıkla savunduğu üç talep karşısında sıkışmış durumda ve bu sıkışıklıktan kurtulmak için her yolu deniyorlar. Tehdit, rüşvet, zamana yayacak teklifler, ileri sürdükleri yasalar... Ancak bu girişimlerin hepsi “Taleplerimizi kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz?” sorusuna çarparak geri döndü. 

İşçilerin kararlı ve sağlam durmasını sağlayan ise taleplerinin haklılığı ve birlikleri. Direnişi bir yangına benzeten işçiler, bu yangının söndürülememesinin tek yolunun daha da büyümesinden geçtiğini söylüyor. Bu nedenle başta Türk Metal üyeleri olmak üzere tüm işçilere Bursa’da başlayan direnişi kendi fabrikalarına taşımaya, birlik olup direnişe geçmeye çağırıyorlar.

12 BİN KİŞİLİK TEK FABRİKA GİBİ 

Renault, TOFAŞ, Coşkunöz ve Mako’dan görüştüğümüz işçilerin hepsi aynı görüşü paylaşıyor. Direnişe katılan her yeni fabrikayla birlikte güçlerinin daha da arttığını söyleyen işçiler için bu dört fabrika 12 bin kişinin çalıştığı tek fabrika haline geldi. Birbirlerinden güç alan işçiler kader birliği içinde. Sadece bir fabrikanın taleplerinin kabul edilmesinin yetmeyeceğini söylüyorlar. En büyük desteği Renault işçilerinden gördüklerini anlatan Coşkunöz işçisi, “Bize zam verildi diye içeri girersek Renault’ya ihanet etmiş oluruz” diyor. 

KARARLAR OYLAMAYLA ALINIYOR

İşçilerin bildiği bir diğer gerçek ise gelinen yerde geri adım atarlarsa sonuçlarının çok ağır olacağı. Kazanmaktan başka çareleri olmadığını söylüyorlar. TOFAŞ işçisi bu durumu “Direniş yerinde bir araba ürettik, geri vitesi yok” diye özetliyor. Renault işçisi ise “Patronlar bize bir kart gösterdi biz de onlara rest çektik” sözleriyle anlatıyor. 

Ellerindeki tek ve gerçek güç olan birliklerini bozmamak için her şeyi yapıyorlar. Öncelikle direniş yerlerinde karar oylamayla alınıyor. Çoğunluğun aldığı karar geçerli sayılıyor. Kendi seçtiği temsilciler ve yaptığı oylamayla belirlendiği için kararın hayata geçmesi için itiraz eden işçiler de dahil herkes elinden geleni yapıyor. 

DÜŞMAN OLMAYAN HERKES

Birliklerini güçlendirmek isteyen işçilerin fabrikalarından bir kişinin bile direnişin dışında kalmasına tahammülü yok. Renault işçisi verdikleri çabayı şöyle anlatıyor: “Tamam istifa etmeyebilirsin. Mücadele de etmeyebilirsin ama gel bizim yanımızda dur. Sen düşmanım değilsin. Ama yanımızda gibi görünüp zarar vermeye çalışanlar... İşte bir tek onları affedemem! Düşmanlıktan başka bir şey değil çünkü bu.” İşçiler “düşman” olmayan herkesi etraflarında toplamak için tüm gayretlerini sarf ediyor. Şimdilik bunun sonucunu da aldılar. 

AİLELER DİRENİŞİN BEKÇİSİ

Direnişin bir başka garantisi ise işçilerin aileleri. Özellikle işçi eşleri, direnişten kısa süreli firarlara bile izin vermiyor. Çocuğu hasta olduğu için eve uğradığını anlatan bir Renault işçisi, “Eşim beni görür görmez ne işin var, dedi. Çocuğu görmeye geldim demeye varmadan, utanmıyor musun arkadaşların betonda yatıyor sen yatakta yatmaya gelmişsin, dedi. Öyle duygulandım ki” diye aktarıyor. Coşkunöz işçisinin anlattıkları da aynı yönde: “Kimi aile kazanmadan gelme diyor. Benim eşim de eve gittiğimde hemen geri gönderiyor beni.”

BU DİRENİŞ ‘98’DEN DAHA GÜÇLÜ
 

Onurlu bir direniş veriyoruz” diye başlayan cümleler, o fabrikada kaç yıl çalışmışsa, 
“… yıldır böyle bir birlik görmedim” sözleriyle devam ediyor. Bunu söyleyenler arasında 1998 yılında yine Bursa’da yaşanan isyana tanıklık eden işçiler de var.

Renault’nun ‘98’i yaşamış eski işçilerinden biriyle konuşuyoruz. O günlerde işçilerin öfkeyle hareket ederek bir anda sokağa çıktığını ve Türk Metal’den istifa ettiğini anlatan işçi şöyle devam etti: “Ama işçi bugünkü kadar örgütlü değildi. Sendikacılar da bugünkü kadar pervasız değillerdi. İşçiden de biraz anlıyorlardı.” ‘98 mücadelesinin sendikacılara öfkeyle başladığını, patronlar devreye girdiğinde de işsiz kalma korkusuyla işçilerin geri adım attığını anlatan işçi, bugün ise durumun daha ileri olduğuna işaret etti. “Bugün öfke sendikanın yanı sıra patrona da yönelince çıkış yolu kalmadı. Üstelik işçilerin büyük kısmını yenilediler. Yeni işçiler daha çabuk örgütleniyor ve düşük ücret nedeniyle kaybedecek bir şeyinin olmadığını düşünüyor. Yeri geldiğinde sendikaya, müdüre bile laf söylüyorlar. Bir de belirlediğimiz talepler o kadar net ki... Ya kabul edeceksin ya da etmeyeceksin.” 

Direniş yenilse bile hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlatan işçi “Çünkü tüm işçiler bu gücü gördü. Artık işçi kapıya vurmayacak, masaya vuracak. İşte patronlar ve sendikası artık bu gücü yönetemiyor” diye konuştu.

KİM BU MARJİNALLER!

Polis her fırsatta direnişteki işçilere “Marjinaller gelecek, provokasyon yaratacak” uyarısında bulunuyor. Bu nedenle dışarıdan gelen ziyaretçiler içeri alınmıyor. Birkaç ajans dışında basın içeri sokulmuyor. Ancak polis en son önceki gün akşam saatlerinde Bursa Kent Meydanı’nda metal işçilerine destek olmak için eylem yapan KESK üyelerini işçilere “Eylem yapan marjinaller” olarak tanıttı. İşçilerin çocuklarını okutan öğretmenler, hastaneye gittiklerinde tedavi eden sağlıkçılar ile mimar ve mühendislerin “marjinaller” denilerek kötülenmesi tepki çekti. 


Önce Türk Metal gidecek

İşçilerin üç talebinden biri Türk Metal’in gitmesi. 12 bin işçinin tamamına yakını istifa etmiş durumda ve istifalar devam ediyor. İstifalardan sonra ne yapılacağı ise şimdilik belirsiz. İşçiler arasında hakim olan burjuva partilerin anlayışı, bu tartışmaların da yönünü belirliyor. 

Sektörde Türk Metal dışında DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş ve Hak-İş’e bağlı Çelik-İş sendikaları var. Çelik-İş diyen işçi sayısı çok az. Çoğu işçi için Türk Metal’den farkı yok. 

Birleşik Metal-İş için ise Türk Metal merkezli yapılan “solcu, radikallerle iş yapan, PKK’lı” yakıştırmaları işçilerde oldukça etkili. Birleşik Metal-İş’i savunanlarda ise temsilcilerin seçimle belirlenmesi, işçilere kendi şubelerini kurabilecekleri ve sözleşmede söz sahibi olacakları sözü verilmesi etkili. 

Bu tartışmanın bir yönünü de bağımsız sendika oluşturuyor. İşçilere, genel başkanından şube yöneticilerine ve işyeri temsilcilerine kadar her kademeden yöneticisini kendisinin seçtiği bir sendika daha sıcak geliyor. Burada ise karşılarına sözleşme yapacak yetkiyi almak için aşılması gereken baraj engeli çıkıyor. Buna çözüm olarak bağımsız sendika kurmak ve federasyon biçiminde bir sendikanın çatısı altında varlığını sürdürme tartışmaları yapılıyor. 

Azınlık olsa da “Toyota modeli” olarak adlandırılan bir görüş var. Toyota’da olduğu gibi sendikasız olarak devam etmeyi savunan bu görüşteki işçiler, “Fazladan aidat ödemeye ne gerek var. Biz işverenle anlaşırız” diyor. 

Farklı görüşleri olanların farklı tercihlerinin olması ve bu tartışmanın birliğe zarar vereceği kaygısı nedeniyle şimdilik bu soruya yanıt aranmıyor. “Türk Metal’den sonra ne yapacaksınız?” diye sorduğumuz TOFAŞ işçisinin “Bizim siyasetle ilgimiz yok” yanıtını vermesinin nedeni bu. İşçiler bu sorunun yanıtını da daha pek çok sorunun yanıtı gibi, üç talebin gerçekleşmesinin, en başta da Türk Metal’in tamamen gönderilmesinin ardından arayacak. 

İşçilerin bugün için çözümü şimdiden belli; referandum. Direniş yerinde olduğu gibi seçenekler için sandık kurulacak ve çoğunluk ne derse işçiler buna uyacak. (Bursa/EVRENSEL)

 

 

ÖNCEKİ HABER

Yeni Diyarbakırspor ligden çekilme kararı aldı

SONRAKİ HABER

İzmir’den metal direnişine selam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...