18 Mayıs 2015 00:46

‘İş insana uygun hale getirilmeli’

Türkiye’de işçi sağlı ve iş güvenliği denince akla ilk gelen barettir. Kimi işçiler tarafından ağır kaldırmak olarak bilinen ergonomi kavramı ise henüz Türkiye işçi sınıfının diline yerleşmiş durumda değil. İşçinin yaşamına uygun hale getirilmesi gereken ergonomik sağlık ilişkileri, gün geçtikçe daha fazla iş cinayetine meydan bırakıyor.

Paylaş

Tolga Alp TURGUT
Sakarya

Türkiye’de işçi sağlı ve iş güvenliği denince akla ilk gelen barettir. Kimi işçiler tarafından ağır kaldırmak olarak bilinen ergonomi kavramı ise henüz Türkiye işçi sınıfının diline yerleşmiş durumda değil. İşçinin yaşamına uygun hale getirilmesi gereken ergonomik sağlık ilişkileri, gün geçtikçe daha fazla iş cinayetine meydan bırakıyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası’nın düzenlediği 4’üncü İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Değerlendirme Toplantısı’nda “ergonomi” konusu ele alındı. Birleşik Metal-İş Sapanca Eğitim ve Sosyal Tesislerinde gerçekleşen toplantıya on farklı fabrikadan işçiler katıldı. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinden Halk Sağlığı  Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan’ın ergonomi eğitimini dinleyen işçiler, fabrikalarda yaşadıklarını sorunları, risk faktörlerini ve çözüm uygulamalarını tartıştı.
Açılış konuşmasını yapan Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, “Bizler ergonomiyi insanın işe değil işin insana uygun hale getirilmesi olarak görüyoruz ve bu anlamıyla ele alıyoruz. İşin en azından fiziksel anlamda insana uygun hale gelmesi hem bedensel yorgunluğun azalması hem ruhsal anlamda zorlanmayı azaltacağından bu, iş kazalarının da azalması anlamına gelecektir. Bu nedenle fabrikadaki makine alet ve edevatların, ofislerin, ofislerdeki mobilyaların, donanımın, araç gerecin ve iş taleplerinin insan boyutları, yetenekleri, beklentileri ile uyum içerisinde olması metal işkolu gibi son derece ağır, iş kazalarının, meslek hastalıklarının yaygın olduğu bir işkolunda son derece önemlidir” şeklinde konuştu.

HER GÜN 572 İŞ KAZASI MEYDANA GELİYOR

Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalından Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan, öğrencileriyle fabrikalarda yaptıkları çalışmaları anlatarak, “Her gün 572 iş kazası meydana geliyor. Araştırmalarımıza göre işçiler en fazla kas ve iskelet sistemi hastalıkları sebebiyle revire başvuruluyor. Ancak kendilerine verilen raporu kabul etmeyen işçiler iğne veya ilaç kullanarak bir an önce işinin başına dönmek istiyor. Çünkü işçilerin her zaman işini kaybetme riski var. İş buldukları için kendilerini şanslı sayıyorlar. Sendikalı değiller dolayısıyla iş güvenlikleri yok. Bu yüzden tedavi yerine geçici çözümlere başvuruyorlar” dedi.  

ERGONOMİK ÇALIŞMA RİSKİ AZALTIYOR

İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ergonominin önemine dikkat çeken akademisyen Çağlayan, “Isı, ışık, nem, basınç, gürültü, titreşim, ışın, havalandırma, gaz, toz, duman, buhar gibi faktörlerin yanında çalışma alanlarındaki araç-gereç, ağır yük kaldırma, tekrarlayan hareketler işçi sağlığını tehdit ediyor. İşyerlerindeki risklerin kontrolü ergonomik çözümlerle sağlanabilir. Tıbbı müdahaleye gerek kalmadan, herhangi bir kaza oluşmadan önce ergonomik önlemler alınmalıdır” dedi. Çalışma sürecinin işçinin bedensel ve mental yeteneklerine uygun hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Çağlayan, “Çalışma koşulları ve saatleri insan sağlığına uygun biçimde düzenlenmeli. Örneğin omuz seviyesinin üzerinde ağırlık kaldırmamalı, 30 dakikadan uzun süre ayakta çalışmamalı, havalandırma ve aydınlatmaya dikkat edilmeli, yüksek beklenti ve çalışma temposu dayatılmamalı, işçiler sürekli bilinçlendirilmeli ve eğitimleri sağlanmalı” şeklinde konuştu.  

İŞÇİLER ÖRGÜTLENMELİ VE BİLİNÇLENMELİ

Fabrikalardaki çalışma koşullarını dile getiren metal işçisi Hakan Türk, “Yaşanılan iş kazalarına bakıldığında yüzde 50’sinin gece vardiyasında meydana geldiğini görüyoruz. Gece çalışmak insanın yaşam düzenini altüst ediyor. Bütün bunlar daha fazla üretmek daha fazla kâr elde etmek için yapılıyor” dedi. Ejot Tezmak vida fabrikasından Erdoğan Özdemir de, “Sendikalı olmadan önce haklarımız ve sağlığımız konusunda bilinçli değildik. Vidaları elimizle, kürek ve kovayla taşıyorduk. Ama biz bilinçlendikten sonra mıknatıslı taşıma sistemi talep ettik. Havalandırma, yemekhane ve iş elbisesi anlamında taleplerimizi kabul ettirdik” dedi. Paksan Makina fabrikasından Rıfat Codura, “Tofaş ve Toyota’nın yan sanayi durumundayız. Ancak çalışma ortamından kaynaklı belimiz ağrıyordu. İşçiler olarak bir araya gelip bu sorunu nasıl çözebileceğimizi tartıştık. Bütün tezgahların önüne açılı sehpalar yaptırdık. Ayrıca bağlantı aparatlarını sıkmada sorun yaşıyorduk. Hidrolik sistemle çalışan makineler alınmasını talep ettik. Ayakta iş yaptığımız için de yere yumuşak zemin döşenmesini istedik” şeklinde konuştu.


ERGONOMİ NEDİR? NEDEN ÖNEMLİDİR?

ERGONOMİNİN konusu iş ve insan ilişkileri ve bu ilişkileri etkileyen çevresel etmenlerdir. İnsan özellikleri, insan-makine ilişkisi, çalışma koşulları, çevresel koşullar bir bütün olarak ergonominin çalışma sahasına girer. Diğer bir tanımla masanızın yüksekliği, sandalyenizin rahatlığı, çalıştığınız yerin havasının nemi, gürültü düzeyi, dinlenme araları, çalışma tezgahının konumu, gösterge düzeni, gösterge-kontrol ilişkisinin uygunluğu, çalışma alanının boyutu, renklerin kullanımı, aydınlatmanın yeterliliği vb. konular ergonominin çalışma konularıdır. İnsan özellikleri (duyusal, fiziksel, ussal) ve kapasite sınırları, çalışma koşulları (duruş ve hareketler, yorgunluk, gerilim, monotonluk, iş güvenliği, kazalar, motivasyon, vardiya çalışması, çalışma süreleri, otorite, yetki, sorumluluk, grup davranışı, ücret yapısı), insan makine ilişkisi (gösterge-kontrol düzeni, boyut sorunları, mekanik sorunlar), çevresel koşullar (aydınlatma, gürültü, titreşim, sıcaklık, nem, hava akımı, toksik maddeler, buharlar, gazlar, radyasyon, düzen ve temizlik, renk ve manzara) ergonominin uğraş alanlarıdır.

ÖNCEKİ HABER

Camp David: Silahlanmanın Zirvesi

SONRAKİ HABER

Metal direnişinden notlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa