14 Mayıs 2015 00:58

Erdal’dan Ulaş’a Soma

Dönüm noktası olmuştu Soma faciası benim için. Dostluğu ve kardeşliği paylaştığım kuzenimden ileriydi 301’den biri Uğur Çolak. Olayın 3. günü ulaştı acı haber bizlere. Bundan sonra başladı bizde en Uğur(suz) gün 13 Mayıs diye.

Paylaş

Ali ALKIN
Kütahya

Beraberliğin kutsandığı, yiğitliğin mahalle maçı yapılan alanda atıldığı, güzel yarınlara çıkan yolun zeytinlik tarlalarından geçtiği, dostluğun raconuna uydurulduğu, kardeşliği musahiplikle bir tutan, özlemlerini dere yollarında giderdiğin, onurunla yaşamayı üretken bir ruha borçlu kılan bir şehirdi kömür kokan Soma.
İstemediğimiz bir anda kazındı belleklere ölüm kokusuyla birlikte. Yaşadığımız tarihe bir kanlı gün daha eklenmiş oldu. 13 mayıs diye. Gittiğimiz her yerden kömür diyarındansın diye tarifleniyorken, 301’in içinde var mıydı bir yakının oldu Soma. 1 yılı geride bıraktığımızda sorulan sorular da seyrekliğe çıkmıştı. Anaların acıları gün geçtikçe öfkeye, kine bürünmeye başlamıştı. Sorulmayan hesaplar her geçen gün madenci babalarını daha bir çekmişti sınıfın içine doğru. Unutulduklarını düşünüyorlar artık madenci aileleri. Yaşanmasın istiyorlar artık bir Soma daha. Yüreklerini ağızlarına getirmişti Ermenek faciası yeniden. Analar, yitirilmesin evlatlar diye ağıt yakıyor her özel günün ardından evlatlarının mezarları ziyaretlerinde.
Ayrı bir dönüm noktası olmuştu Soma faciası benim için. Dostluğu ve kardeşliği paylaştığım kuzenimden ileriydi 301 den biri Uğur Çolak. Uğurlu günlerin hayalini kurarken birlikte başka bir dünya özlemiydi bizimkisi. Tanıştığım anda ilk Emek Gençliği ile Uğur’a fısıldamıştım “İşte başka dünyanın kurulmasında bize kılavuz olacak yapı” diye. Böylelikle yaşamıştık pek çok dönüm noktalarımızı. Eksikliğimizde tamamlarken birbirimizi sözler vermiştik hep umut adına. Kokusunu içselleştirmesine izin vermedikleri Ulaşı’ydı aslında Erdal Eren’i. Benim koymamı istediğinde Ulaşı’nın adını, Erdal Eren olsun istemiştim. “Ulaş Bardakçı da bizim değerimiz Ulaş olsun” diye anlaşmıştık. Hiçbir zaman yitirilmeyen değerleri yaşatmaya çalışmaktı inancımız Uğur’la. Beraber garsonluk yaparken alamadığımız yevmiyelere karşı ertesi gün işe geç gitme kararı almıştık tüm garsonlarca. Diğer garsonların normal saatinde gelmesiyle ortalığı karıştırıyorum diye işten kovulduğumda gelip ayrılmak istemişti işten. Belki basit bir olaydı pek çoğuna göre fakat biz mutluyduk doğru inandıklarımızla. Bizden farklı düşünenleri “farklılar” diye tariflemiştik. Ortak inancımızda buluşturmaya çalıştık farklıları aynı yapabilmek adına.
Facianın haberini aldığım anda düşmüştüm yola. O gün Uğur’un da ocakta olduğunu öğrendiğimde koşup gittim çaresizce hastane önünde bekleyen babasının yanına.  “Zaman daralıyor, umutlarımız tükeniyor oğlum” dediğinde babası Ulaş gelmişti aklıma. Biz inancımızı Ulaş’a yüklemiştik. Ulaş’ı yalnız bırakmayacağını, hayalini kurduğumuz dünyanın henüz inşası tamamlanmadı düşünceleriyle beklemeye koyulduk Uğur’u. Olayın 3. Günü ulaştı acı haber bizlere. Bundan sonra başladı bizde en Uğur(suz) gün 13 Mayıs diye.
Feryadın, acının, çığlığın toplamı olmuştu Soma. Bacasından kül yağan termik santralinde kömür yakılmamıştı o gün. Daha çok kömür daha fazla kâr diyen patronların 301 insanı acımasızca katlettiği gün oldu bizim için 13 Mayıs. Uğur(lu) günlerin yakıldığı bir zaman dilimine döndü o vakit Soma.
Düşlerimizi ortaklaştırdığımız, zalimi yenip, yaşanılası bir dünya yaratmanın peşinden koşanlardan olmak adına verdiğimiz sözleri kaldığı yerden devam ettirmedir artık bize düşen. Vahşi sistem Uğur’u bizden alırken Erdal’dan Ulaş’a bir yoldaş daha bize kazandırdı.
Artık kavgamızda bir yoldaş daha bizimle.
Ulaş ÇOLAK

ÖNCEKİ HABER

17 Şubat 2015 günlerden de salı...

SONRAKİ HABER

evrenin kötülüğü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...